*1*

620 18 3
                                    

Medya: Ada Yılmaz

Yağan yağmura aldırmadan çalıştığım kafeye girdim. Annemle babama yük olmamak için okuldan sonra kafede çalışıyordum. İlk başta izin vermek istememişlerdi. Fakat ısrarlarıma dayanamayıp kabul etmişlerdi.

Genelde babamın yurtdışında işleri oluyordu. Annemde ona eşlik etmek için yanına gidiyordu. Bir çok kez taşınmayı düşünselerde ben burayı seviyordum. Onlara defalarca söylemiştim. Ve dediğim gibi genelde evde olmuyorlardı. Tek başıma yaşıyordum. Yalnız olmaktan her zaman korkmuşumdur. Ama hayat insanı herşeye alıştırıyordu.

İçeriye girdiğimde Elif abla boş bardaklarla önüme kadar gelmişti. "Kızım nerede kaldın? Bu kadar kalabalıkta bir ben kaldım bide içeride oğuz var. O da kasaya mı baksın, sipariş mi alsın şaşırdı iyice."

Elindeki boş bardakları aldım ve tezgaha koyduğumda "Abla valla hocayı yakalayıp devamsızlıklar hakkında konuşmam gerekiyordu. Bilerek olmadı. Hemen geçiyorum işimin başına. Bak hemen" dedim.

Bu halime güldüğünde "Sen varya sen. Neyse hadi değiş şu üzerini. Birileri daha geliyor" demişti.

Kafamla onu onaylayıp üzerimi değistirmek için arkaya geçtim. Saat 16.21 di. Bu saatlerde genelde sakin oluyordu ama bugün fena kalabalıktı.

Tekrar yanlarına gittiğimde Elif abla bana dönüp "Ada sen köşedeki masayı al, ben kasaya geçiyorum" demişti.

Hızlıca gösterilen yere gittim. Altı kişilik bir arkadaş grubuydu. İçlerinden birisi bana baktığında "Merhaba, ne alırdınız?" diye sormuştum. Güler yüze dikkat ediyordum.

Diğer yüzlerde bana döndüğünde kıvırcık saçlı olan "Valla sen ne verirsen bebek! Farketmez" demişti.

Şeytan ağzını yüzünü dağıt diyordu fakat Ali abinin bu konuda sert uyarıları beni engelliyordu. Dua et sakin kalmam gerekiyor. Kendimi toparlayıp "Lütfen kelimelerinize dikkat edin! Eğer bir isteğiniz yoksa defolup gidin. Sizin gevşekliklerinizle uğraşamam." demiştim.

Bana gülümseyip kafasını eğen siyah deri ceketli olan "Sen bize kola getir. Getirirken de şu gerginliğini masaya bırak" demişti.

Benim sinir loading....

Kafamı masumca sallamıştım. Elime geçirdiğim kola kutularını güzelce sallayıp tepsiye koymuştum. Tekrar masaya döndüğümde "Afiyet olsun" demiştim.

Kıvırcık açtığında kola fışkırmış her yer kola olmuştu. Yapış yapıştı. Arkadaşları gülmekten neredeyse ağlayacaklardı. Fakat gülmeyen tek kişi deri ceketliydi. Kolayı masaya fırlatıp üzerime doğru yürüdüğü an iki adım gerilemiştim.

Deri ceketli çocuk kıvırcığın önüne geçtiğinde "Bu konudaki hassasiyetimi biliyorsun, sikerim belanı!" demiş ve motor kaskını alıp "Gidelim" diye eklemişti.

Kıvırcık olan bana ters bir bakış atıp o da kaskını almıştı. Yanımdan geçerken "Rüzgar'a dua et" demişti.

Ne? hepsi birlikte mekanı terkettiğinde Elif ablanın yanına koştum.

"Şu tepsiyi birinin kafasına geçirmeden şu günü geçirmek istiyorum!"

Kahve makinesindeki bardakları yerlerine koyarken "Dur Ada sakin ol kızım. Ne bu sinir? " demişti.

"Saçma sapan insanların saçma salak lafları. Ne olucak. Bide gelmiş dua et Rüzgara diyor. Delirirsin."

Abla elime tutuşturduğu tepsiyle "Aman kızım yakma başımızı. Hadi şunları iki numaraya götürüver." demişti.

Dediğini yaptıktan sonra diğer müşterilerle ilgilenmeye başlamıştım.

🌇

Akşam olduğunda herkes yavaş yavaş çıkmaya başlamıştı. Bende üzerimi değiştirip Elif ablaya ve Oğuza veda edip çıkmıştım.

Yavaş adımlarla caddenin karşına geçmiştim. Kulağıma taktığım kulaklığın sesini biraz fazla vermiştim. Aniden birisinin kolumu tutmasıyla kolumdaki çantayı kafasına geçirmek için hamle yaptım.

Fakat biranda çekilmişti. Kafasındaki kapüşonu indirdiğinde sabahki deri ceketli çocuk olduğunu farkettim.
Yüzündeki yumuşak bakış yerini dalgaya bırakmıştı. "Sen böyle herkese saldırır mısın ufaklık?"

"Sen böyle aniden herkesin koluna yapışır mısın?"

Sorduğum soruyla gülmüştü.

"Hayır, dikkatimi çeken kızlarınkini tutarım."

Çantamı tekrar koluma taktığımda "Polisi aramamı istemiyorsan git başımdan!"

"Allah Allah!" diyip cebinden sigarasını çıkarıp yakmıştı. Ona göz devirip yoluma devam etmeye çalıştığım sırada yanımda yürümeye başlamıştı.

"Ama bilmediğin birşey var, polislerle aram çok iyi. Hergün görüşüyoruz. Mutlaka"

Hızla ona dönüp "Gitmeyeceksin galiba. " dediğimde sigara dumanını havaya üflemişti.

"Sohbetine doyum olmuyor. Neyse ben yavastan kaçıyorum. Eğer bırakmamı istersen-"

Derin bir iç çekip "Hiç gerek yok! Defolup gider misin?" diye sorduğumda tebessüm etmişti. Biraz uzakta olan siyah bir motora doğru adımlamıştı. Çıkardığı egzoz sesi kulağımı tırmalayınca "Rüzgar, bu arada . Tanıştığımıza memnun oldum Ada Yılmaz. Tekrar görüşeceğiz." demişti.

Gözlerim kocaman açılmıştı. Bir dakika adımı nereden biliyordu. Ona döndüğümde bana göz kırpıp uzaklaşmıştı.

***

MOTORCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin