16. BÖLÜM

43 7 1
                                    

İyileşmek  için zaman önemlidir.

Birkaç ay geçti ve bununla birlikte, bazı şeyler hâlâ rahatsız edici olsa da herşey yerli yerine oturmaya başlamıştı.

Mesela Hoseok'un Naomi ile tanıştığı zaman gibi. Bundan kaçınmasına rağmen oldu. Çocukları jungkook'a bırakma sırası Naomi'ye geldiğinde birbirlerini görmüşlerdi.

Naomi durumu iyi idare etti ama Hoseok başaramadı. Başını eğer ve mümkün olduğu kadar az kelime konuşmaya çalışır yada sadece yokmuş gibi davranırdı.

Naomi yeterince iyileştiğinde,o ve Jungkook birbirleriyle ve ayrıca çocuklarıyla ellerinden geldiğince çok konuşuyorlardı. Resmi olarak ayrılmak zorunda kaldılar ve anlaşmalarının ortasında jungkook, muhtemelen orada uzun süre kalmayacağını iddia etmesine rağmen evin elinde kalması konusunda ısrar etti. Naomi zamanın çoğunu dul olan annesinin evinde geçiriyordu. Fakat jungkook bu konuda herhangi bir taviz istemiyordu. Çiçekçiye o kadar da yakın olmayan kendi evinde kalmayı tercih ediyordu ama yirmi dakikalık bir araba yolculuğunun çözemiyeceği hiçbir şey yoktu.

Birde Hoseok'un babası vardı. Hâlâ jungkook'a garip bir şekilde bakıyordu ve Jungkook resmi olarak Hoseok'tan çokta romantik olmayan bir cümleyle erkek arkadaşı olmasını istemeye "çalıştıktan" sonra bile ona dünyadaki en büyük nezaketle davranmama eğilimindeydi.

Ve Hoseok'ta da söylenecek sözlerin önüne geçen aynı aidiyet duygusu vardı. Buna ihtiyacı olduğunu söyledi çünkü hâlâ hayır deme hakkına sahipti,sadece jungkook'un özel birşey yapmak için hareket ettiğini görmek amacıyla. Ama Jungkook ona tapacağına, onunla ilgileneceğine ve onu değerli çiçeklerinden daha çok seveceğine söz verdiğinde duyduğu tüm sözlere ağlayacağını ve gözyaşlarına boğulacağını düşünmemişti. Ve sonunda herşey Hoseok'un vücudunda birkaç gün iz bırakacak bir geceyle geçti.

Hoseok için herşeyin yolunda gittiğini, yanlış başladığını ve herşeyin ters gitmesi gerektiğini düşünmek çılgıncaydı. Ama jungkook'un dediği gibi hissettikleri çok büyüktü ve olumsuz koşulların üstesinden gelebilecek kadar inançlıydılar.

Sonuç olarak birbirlerinden neredeyse hiç ayrılmıyorlardı ve Hoseok neredeyse her gün Jeon'un iş yerine gidiyordu. Zamanının çoğunu onula geçiriyordu, uzun süre birbirlerinden uzak kalmak ikisi içinde işkenceydi. Buda Hoseok'un çiçekçiye gittiği çoğu zaman Kedy'i görmek zorunda kalmasıyla sonuçlandı,bu yüzden onunla konuşmayı daha fazla erteleyemeyeceğini fark etti. Ve şimdiye kadar yaptığı en zor konuşmalardan biriydi.

Onun yüzüne bakarak geçmişi yeniden yaşamak herşeyi daha canlı ve acı verici hâle getiriyordu.

Ancak herşeyi geride bırakmaya karar vermişti.

.....

Kedy kafenin penceresinden gökyüzünü kaplayan bulutlara baktı,hava bulutluydu ve gelecek şiddetli yağmurun açık uyarısıyla sokaklar boşalmaya başlamıştı.

- Kahve.

- Ah, teşekkür ederim - çocuğa gülümsedi.

Sert kahvenin sıcak buharı burun deliklerine yükseldi ve bir anlığına rahatlayabildi. Hoseok'u beklerken gergin hissediyordu, sonunda konuşacaklardı. Aslında ne söyleyeceğini bilmiyordu ama kendini açıklamak zorundaydı,bu hâlâ aklını rahatsız eden bir şeydi,her şeyin yolunda olmasını umuyordu.

-Benimle kalacaksın değil mi?

- Onunla yanlız konuşmak istediğini düşündüm.

-İstemiyorum,elimi sıkmana, gerginliğimi gidermene ihtiyacım var.

DYES AND FLOWERS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin