Önünde durduğum dövme salonuna dikkatle bakıyordum. Salon sadece siyah, gri ve beyaz tonlarından oluşuyordu. Modern ve sadece zenginlerin uğradığı bir mekan olduğu fazlasıyla belliydi, şimdi düşününce öylesine dövmelere sahip olan birinin bu işi yapmasına şaşırmamalı.
Salona doğru yaklaştığımda beni algılayarak yavaşça açılan kapıdan bir süre içeriye bakmış, hazır hissettiğim an ise içeri girmiştim. Hiç bir ilerleme kaydetmeden sessizce etrafı izlerken duyduğum ses ile irkilmiş, karşımda duran bedene bakmıştım.
"Merhaba efendim, randevunuz varmıydı?"
Karşımda oldukça küçük yapıya sahip bir oğlan duruyordu. Çenesine kadar uzanan sap sarı saçları, giydiği mini etekle fazlasıyla uyumluydu. Eteğine kadar uzanan bol sweatshirtu ile fazlasıyla tatlı görünüyordu.
"Ben dövme veya piercing yaptırmaya gelmedim, Jeon burdamı?"
Minik beden bir süre bana bakıp iç çekmişti.
"Bay Jeon bu tarz görüşmeleri iş yerinde yapmaz"
Duyduğum cümleyi hiç bir şekilde anlamazken tekrar konuşmaya başlamıştım.
"Anlamadım, ne tarz görüşmeleri?"
"Yani şey kısacası iş yerinde kimseyle görüşmez"
Sarı saçlı utanarak başını eğerken olanları anlamaya çalışıyordum.
"Kendisiyle telefonda görüştüm ve buraya geleceğimden haberi var."
Başını hafifçe kaldırarak bana bakan beden tam konuşacağı sırada, gelen ses ile ikimizde aynı yöne doğru dönmüştük.
"Tamam Mingyu sen işine bak, ben hallederim."
İsminin Mingyu olduğunu tahmin ettiğim sarı saçlı hiç bir şekilde itiraz etmeden hızla oradan ayrılmıştı. Sesini duyduğum bedene bakarken kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Şuan yüzünü net ve yakından görüyordum. Anlatılamayacak kadar mükemmel olan bu adam bana doğru yaklaşırken resmen bayılmak üzereydim. Suratına aldığı tepkisiz ifade ile bana yaklaşmış ve mesafeli bir şekilde önümde dururken elini bana doğru uzatmıştı. Anlamadan eline bakarken, hafifçe elimi uzattığım an tuhaf bakışlarıyla bana bakmış sakin bir tonda konuşmuştu.
"Saati alayım"
Hızla elimi geri çekip yaşadığım utançla çantamı karıştırırken bulduğum saati hiç beklemeden ona doğru uzatmıştım. Hiç bir şey demeden saati almış, bana kısa bir bakış attıktan sonra bileğine takmıştı.
"Rica ederim"
Surat ifadesini hiç bir şekilde bozmadan aramızdaki mesafeyi iyice azaltmış boyuma doğru eğilerek göz teması kurmuştu.
"Amacın saatimi vermekmi yoksa tekrar altıma girmekmi?"
"Sadece saatini vermek"
Hafifçe sırıtmış ve bir kaç saniye bile sürmeden tekrar eski tepkisiz ifadesini alarak geri çekilmişti.
"Eee gördüğün sarışın tanıdık gelmedimi?"
Bir süre az önce gördüğüm suratı düşünerek Jeon'a baktım.
"Gelmedi, gelmesimi gerekiyor?"
Jeon ellerini cebine koyarken tek kaşını havaya kaldırmış, sorgulayıcı bir ifade ile beni süzüyordu. Konudan konuya atlaması ve bu konulara yetişmek epey zordu..
"Her zaman bu kadar hazırlanırmısın?"
"Anlamadım?"
"Her zaman bu kadar özenle hazırlanırmısın diyorum, sonuçta sadece sıradan bir saati vermek için çıktın."
"Her zaman bu şekildeyim, neden senin için hazırlandığımı ima etmeye çalışıyorsun? Kendine çok deger veriyorsun Jeon."
Karşımda duran yapılı beden sessiz bir şekilde gülerek bana bakmaya devam etmişti.
"Bunu ima etmedim sadece sordum, öyle olduğu için bu kadar alınmış olabilir misin?"
Cevap vermemiş, sinirli bir ifade ile karşımdaki ukala surata bakıyordum.
"Beni yanlış anlama sadece basit bir geceden sonra duygusal bağ oluşturmamanı istiyorum."
"Sana duygusal bağ falan oluşturduğum yok. Kendini bir sik zannetmeyi kes."
Ukala suratına son bir kez sinirle bakıp arkamı dönmüş ve hızla oradan uzaklaşmıştım. Doğrusunu söylemek gerekirse asla böyle bir diyalog beklemiyordum.
Yorum aldıkça yeni bölüm atasim geliyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tattoos • TaeKook
Fanfiction"Bırakta vücuduna bırakabileceğim tek iz, dudaklarımın sebep olduğu morlukların olsun."