Saatler 23.30'u gösterirken penceresinden yıldızları seyreden Jungwon diline dolanan şarkıyı mırıldanıyordu.
Yarım saat sonra bir yaşını daha geride bırakmış olacaktı. Sabah ise arkadaşlarıyla kutlamaya gideceklerdi. Evet,bu soğukta.
Kışın doğmak onun suçu değildi sonuçta. Arkadaşları katlanmalıydı.Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşurken evlerinin önünden geçip giden tanıdık arabaya baktı. Riki'nin babasının arabasıydı bu. Bu saatte buralarda ne işi vardı ki?
Çok geçmeden kapısı da tıklandı.
"Giriyorum?" Kapı aralanmıştı.
"Hı,Riki? Gelsene."
"Tahmin ettiğim gibi uyumamışsın. Gruptaki mesajlara bakmayınca millet uyudun sandı."
"Hayır,öyle takılıyordum." Diyerek gülümsedi.
Yanına gelen uzun boylu çocuk da gülümseyip kolunu omzuna atmıştı.
"Az kaldı."
"Evet. Yaşlanıyorum..."
"İhtiyar Jungwon."
"Yaa! Böyle demeye hakkın yok,velet!"
"Shh,sakin ol ya, milleti uyandıracaksın." Gülüşlerinin arasından konuşurken onun ithamıyla ihtiyarın yanaklarını sıkmıştı.
"Ne ihtiyarı ya? Bebek bu bebek."
"Sen nesin peki? Boyun uzun diye havalara girme. Tosuncuk."
"Tosuncuk ha?" Derken yüzünü aşağıya eğmiş,kısa boylu çocukla ugraşmaya başlamıştı.
"Gözlerime baksana bi."
"Bakamıyorum,gülesim geliyor."
"Tamam bir bak,kaç saniye bakarsan o kadar öpücük vericem sana."
"Iyy,istemez."
"O kadar emin olma Wonie~" kısık sesiyle konuştuğunda Jungwon yutkunmuştu. Ne kadar derin çıkmıştı Riki'nin sesi öyle!
Riki geri çekilip Jungwon'un yatağına oturduğunda Jungwon da derin bir nefes almış,kendine gelmeye çalışmıştı.
"Sadece beş dakika kalmış."
"Öyle mi? Ne çabuk..."
Jungwon da gelip yatağına oturmuştu.
"Bu gece burada kalıyorsun dimi?"
"Evet!"
"Sevindim!"
"Wonie." Boğazını temizleyip tamamen Jungwon'a dönmüştü.
"Seni çok seviyorum. Tanıştığımız ilk günden çok ama yarından az. Çünkü ben seni her gün daha çok seviyorum. Ve her zaman yanında olacağım,neye ihtiyacın varsa yapacağım. Seni üzenler olursa döveceğim hatta! İyi ki karşıma çıktın ve iyi ki benim çok değerli Wonie'm oldun,teşekkür ederim. Bu yaşını da beraber,güzel anılarla ve birbirimizi çok severek geçirelim. Seni her zaman çok seveceğim. Bu da kulağına küpe olsun. İyi ki doğdun."
Konuşmasını bitirdikten sonra cebinden bir kutu çıkarıp Jungwon'a uzatmıştı.Jungwon ise şaşkın bir şekilde elindeki kutuya bakıyordu.
"Hadi ama açmayacak mısın?"
"A-açacağım..."
Riki'den kutuyu alıp nazikçe açmaya başlamıştı. İçini saran heyecan yüzüne de vuruyor, utangaç bir şekilde gülümsemesine neden oluyordu.
"Bu... Çok güzel ama bu..." Kutudaki küpeler Jungwon'u çok mutlu etmişti.
"Bilmiyorum artık güzel mi,değil mi? Sen takınca anlayacağız onu."
"Riki... Çok teşekkür ederim." Küpe kutusunu bir kenara bırakmış,kollarını Riki'nin boynuna dolamıştı.
"O kadar çok mu sevdin ya?" Riki de kollarını Jungwon'a doladı.
"Çok sevdim,evet."
"O zaman ben de çok sevindim."
Kollarını doladığı bedeni kendine çekmiş,yatağa yatmalarını sağlamıştı.
"Ezileceksin salak."
"Ne ezileyim be minik bir ihtiyardan."
Jungwon'un kıkırdamasıyla Riki de ona katılmıştı.
"Tamam çok gülen çok ağlarmış,bu kadar gülmek yeter. Uyuyalım."
"Uyuyalım."
Yorganın altına giren ikili eski anılarından konuşmaya başlamış,beraber geçirdikleri günleri hatırlayarak eğlenmişlerdi. Nihayetinde bastıran uyku ile Riki uyuyakalmış,Jungwon da uyumadan önce Riki'ye gizli bir öpücük vermişti.
"Bu ikinci oldu ama sen bilmeyeceksin."
Kollarını Riki'ye dolayıp biraz daha yaklaştığında fısıldadı.
"Ben de seni çok seviyorum Riki. Her geçen dakika daha çok seviyorum hemde..."-★-
of arkadaslar bu næ
beynim durmus yazamiorum😔😔ben NORMALDE bu bolumle beraber rikinin hikaru ile yedigi boklari da atacaktim FAKAT yazamadim yani...
eger yazarsam atarim💗kendinize iyi bakin optim
aha bu da bebisimin kupesi👇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘵𝘸𝘰 𝘣𝘦𝘴𝘵 𝘧𝘳𝘪𝘦𝘯𝘥𝘴 𝘪𝘯 𝘢 𝘳𝘰𝘰𝘮 :: 𝙬𝙤𝙣𝙠𝙞
Fanfiction"Nasıl öpüşüyorlar böyle ya? Ateşli ateşli."