Saat 11:25 - Sanat Galerisine Gidiş

1 0 0
                                    


"Büyük şehirler, insanları kalabalıklar içinde yalnızlaştırarak boğar."

Pita ve Stilla'nın felsefi diyaloglarından sonra, ikisi genel olarak sohbet etmeye devam ettiler. Aile konularına pek girmiyorlar ve genellikle eğitim aldıkları yerleri ve yaptıkları işleri konuşuyorlardı. Stilla, eğlence sektöründe hizmet verecek üç şube açarak başarı elde etmişti. Güvendiği arkadaşlarına işleri emanet ettikten sonra, gezginlik ruhunu tatmin etmek ve anlam arayışı adı altında bir yolculuğa çıkmış biriydi .

Stilla, çeşitli tarihi yerleri, sanat galerilerini ve şehirdeki aydınları ziyaret ederek, her birinden bir şeyler öğrenerek daha iyi ve olgun bir insan olma yolunda ilerliyordu. Ona göre, insanlar bu dünyaya bir amaç için gelmişlerdi ve kendi amacını bulmak isteyenlerdendi. Stilla daha çok doğu felsefesine yatkındı. Stilla'nın Doğu felsefesine olan ilgisi, özellikle Hint ve Çin felsefesinden kaynaklanıyordu. Yoga, Zen ve Taoizm gibi öğretiler, onun için içsel huzurun ve bilgelik arayışının temelini oluşturuyordu. Meditasyon pratiği, ona kendi zihnini keşfetme ve yaşamın derin anlamlarını kavrama fırsatı sağlıyordu. Doğu felsefesinin vurguladığı evrensel bağlantı ve doğa ile uyum, Stilla'nın günlük yaşamını ve dünya ile ilişkisini şekillendiren önemli unsurlardı.

Pita ise, Batı felsefesindeki mantık, bilim ve insan aklının analitik gücüne duyduğu hayranlıkla öne çıkıyordu. Pita, özellikle Edmund Husserl'in fenomenoloji teorisine ve William James'in pragmatizm görüşlerine ilgi duyuyordu. Fenomenoloji, nesnelerin doğasını anlama çabasını desteklerken, pragmatizm, deneyim ve eylem arasındaki işlevsel ilişkiyi vurguluyordu. Varoluşçuluk ise, bireyin özgür iradesi ve kendi değerlerini yaratma çabasıyla örtüşüyordu. Stoacılık felsefesinde ise duygusal denge ve kabullenme, Pita'nın zorluklarla başa çıkma ve içsel gücünü bulma konusundaki yaklaşımını şekillendiriyordu.

Pita'nın keskin mantıksal düşünme yöntemi, bu süreçte biraz dinmişti, bu nedenle Stilla'nın anlayışını daha iyi kavrayabiliyordu.

Pita, filozofların öğretilerinden ve felsefi argümanlardan beslenerek, yaşamın anlamını sorgulama ve anlama sürecinde çeşitli yaklaşımları deniyordu. Bu, onun düşünsel bakış açısının zenginleştiği bir dönemdi ve Stilla ile paylaştıkları felsefi diyaloglar, her ikisinin de dünya ve yaşam üzerine derinlemesine düşünmelerine olanak tanıyordu.

Stilla, kitabın üzerinde duran broşürü kaldırdı ve Pita'nın gözleri doğrudan kitaba kaydı. Ancak, kitap ters çevrilmişti ve arka kısmı boş beyaz bir kapaktan ibaretti.Pita, böyle kitapların varlığını biliyordu, ancak ilk kez karşılaşıyormuş gibi hissetti. Genellikle kitapların arkasında, içeriğin özetlendiği metinler bulunurdu. Stilla, Pita'nın bu çabasını gözlemleyerek kısık gözlerle tebessüm etti ve elindeki saate bakarak, "Çok az kalmış" diyerek sevindiğini belirtti. Pita, merakla, "Sanırım yetişmeniz gereken bir etkinlik var" dedi ve tek başına kalmanın verdiği hissiyatla arkasına yaslandı.

Stilla gülümseyerek, "Evet, ileride cadde üzerinde aylardır beklediğim bir sanat sergisi olacak. Çeşitli konseptlerde çalışmalar var ve birbirinden mükemmel keşfedilmemiş sanatçıların eserlerini görmek harika olacaktır."

Pita, umursamaz bir tavırla, "Büyük ihtimalle öyle olacaktır, bol şans size" dedi. Stilla ise gülümseyerek devam etti, "Eğer isterseniz, beraber gitmeyi teklif ederim. Yaklaşımlarınız belki birebir bana uymasa da kendi haklılık payını bulunduran türden. O yüzden sizin de görüşlerinizi duymak isterim" dedi ve Pita'nın beklenmedik teklif karşısındaki şaşkınlığını fırsat bilerek ayağa kalktı. Başını kapıya doğru işaret ederek, "Hem oturmak isteyenler için yer açmış oluruz" dedi ve kapıya doğru yöneldi.

Pita, Pita Ve PitaWhere stories live. Discover now