2.bölüm

220 45 7
                                    

"Sadece yaşamak yetmez " dedi kelelebek....

Gün ışığı, özgürlük ve bir küçük çiçek de gerek.

Christin Andersen

"Prenses uyan artık". Babam sesleniyor. Ne ara uyudum ben. Gözlerimiz zor olsa açmaya çalıştım. Kirpiklerimin arasından babama baktım. Burnumu sıkarak "uykucu" dedi. Elimde hemen burnumu kaşıdım. "offf baba bi uyumadın ya " diye mızmızlandım. Babam gülümsüyordu. " Geldik " dedi.

Evet yine hastane yine çaresizlik.Yine o iğrenç koku. Yine o iğneler.Yine o acıyan bakışların olduğu yere geldik.

Geldik.

Başımı aşağı yukarı sallayıp toparlanmaya başladım. Derince bir esnedim. Arabadan çıktım. Herzaman olduğu gibi babam yanımdaydı.5 yaşında bir çocukmuşum gibi elimi tuttu.Hastaneye ilerlemeye başladık. Babam bu hastane çok iyi demişti. Ama hastane işte. Büyük yeşil bir bahçesi kocaman binası çaresiz insanları içeren bir hastane. Babam sekretere ilerleyerek "Bengi Arslan randevusu vardı. Doktor müsait mi?" dedi. Sekreter kız hemen bilgisayara döndü bir yerlere tıkladıktan sonra "Evet efendim sağdan üçüncü kapı sizi bekliyor."

Babam yine benim elimi tutarak denilen yere götürdü.Kapıyı tıklatıp içeriden gelen "gir" sesiyle içeri girdik.Babam doktorun elini sıktı ve oturdu. Ben doktor görmek falan istemiyorum artık. Ama doktor gülümseyerek bana yaklaştı ve elini uzaatı "Bengi hoşgeldin"edi. Zoraki bir şekilde gülüseyerek elini sıktım. Saçları ağarmış. Yüzü kırışıklık dolu olan doktorum. "Hastalığını biliyorum.Baban dosyanı önceden getirmişti.Lösemi. Zor bir hastalık. Ama seninde savaşman lazım. Şuan hastalığın 3. evresindeyiz. Kemoterepiye başvurmuşsun okuduğuma göre. Kemoterepiye devam etmek senin için sakıncalı olabilir. Bu yüzden hergün kan tahlili ve bir takım iğneler olucaksın."dedi yaşlı doktorum.

Direk konuya girmesi iyi olmuştu."Peki iyileşicek miyim?"dedim.
Yaşlı doktoruma. Bir süre düşündü dosyalara baktı. "Zamanla görücez hastalığın çok ilermiş."dedi sakince.Zaman. Zamanla herşey geçer. Acılar unutulur. Tek sorun zaman. O zamanın içinde kayboldum. Ve şimdide ölüyorum. "İlerlediyse ilerdi iyileşecek iyileştiriceksin kızımı doktor " diyerek kükredi babam. Kızmış tı. Onun hayalleri umutları doktorun söylediğine ters düşüyordu. Babamın elini tutum. "Baba tamam" dedim . Baba sarılıp başımı öptü. Babamın umutlarına teslim olmuştum artık. Ne zaman ölceğimi bilmesemde babam için savaşmaya razıyım. Babam için " Sizi anlıyorum Cihan bey ama hastalığın son evresindeyiz. Tedavi birazda kızınıza bağlı. Savaşırsa iyileşir. " Babam bu sefer sakince başını salladı. " Iyi günler . " dedi doktorun yanından çıktık. " Bengi baban için savaşır mısın? ." Dedi çaresizce. Başımı
salladım ." Ben babam için 3. Dünya Savaşı açmaya bile hazırım. " dedim eğlenerek ." Şımarık " dedi bu sefer babam . Şimdi gülüyorduk. Her yağmur sonrası güneş açar. Sanırım artık güneş açma vakti. Savaşı ben kabullendim. Ya bedenim. .. Bir kaç morluk atlatırım bunu da . Ya da umutlara teslim olup savaşa yenik düşersem. Babam yanımdan ayrılıp doktorun yanına girdi. Benim duymak istemediğim birşeyler konuşulacak galiba . Uzun bir süre beyaz duvarı izledim. Nihayet babam çıkmıştı. Bana dönüp göz kırptı. " Sıkıldın mı bakalım." Küskün bir tavırla " Evet ." dedim . Hemen elimi tuttu . Çekiştire çekiştire bir odaya götürdü. Bu odanın duvarları pembe , yatak bembeyaz , yatağın yanında duran koltuk beyaz , küçük dolabı , perdeleri şeker pembesi. Gözlerim şaşkınlıktan yerinden fırlayacak şimdi.Babam elimi bıraktı bana döndü." Ağzını kapa kızım . " dedi gülerek . " Benim mi ? " dedim şaşkınlığım yine kendini belli etmişti. " Tabiki prenses bi süre burda kalıcaz ." Dedi. Ben hemen yatağıma zıplayıp uzandım. " Sen ? " dedim . Ben burda kalıyosam babam nerde kalcak . " O koltuk ne için duruyo sanıyorsun orda ." Benim yüzümden nelere katlanıyo . Beli ağrır uyuyamaz ki. " Baba belin tutulur gel beraber uyuyalım hadi " dedim .
Babam dediğimi bekliyormuş gibi hemen yanıma geldi. Sımsıkı sarıldı . " Uyuyalım mı? " dedi. Yorgunluk nefes alışverişinden bile belli olurken. Hemen başıma aşığı yukarı salladım. " Ne zaman başlıcak. "
" Sabah ."
En azından babamın kokusunu sabaha kadar çekmem için zamanım var . Miss. Gülümseyerek biraz daha sokuldum. " Baba annem savaş mışmıydı. "

Kelebeğin RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin