İyi okumalar dilerim🖤
2- Tanıdık Yabancı
Kafamı yastığa koyup uyuyakaldıktan yaklaşık bir saat sonra çalan alarmın sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi açmak konusunda zorlanarak uyandım. Dün akşamdan beri doğru düzgün uyuduğum pek söylenemezdi. Uyku sorunlarım vardı ve beni mahvediyordu. Tabi uyuyamamamın tek sebebi bu değildi. Bana mesaj atan kişinin kim olduğunu merak ediyordum. Kazanın üzerinden 1.5 yıl kadar süre geçtikten sonra yaşadığım şehirden kaçıp buraya, İzmir'e taşınmıştım. Üniversitedeki tüm arkadaşlarım arayıp beni sorduğunda hiçbirini hatırlayamadığım için onlara karşılık verememiş ve hepsinden kaçmak istemiştim.
Bana mesaj atan kişinin beni tanıyan biri olduğu kesindi aksi takdirde ismimi bilmesi saçma olurdu zaten. Merak duygumu eşeleyen şey kim olduğu ve bana nasıl ulaştığıydı çünkü İzmir'e geldiğimde telefon numaramı değiştirmiş, evimin adresini de annem, babam ve bir kişi daha dışında kimseyle paylaşmamıştım.
Sanki kim olduğunu öğrensen hatırlayacakmışsın gibi davranıyorsun, Lâl.
Her ne kadar ona dün akşam onu bulacağımı söylesem de aslında bulmaya çalışmayı hiç düşünmüyordum. Ona kendim mesaj yazmayacaktım ama o yazarsa cevap verir miydim işte onu bilmiyordum.
Hafızamı kaybettikten sonra benim için savaş ya da kaç yoktu. Sadece her şeyden kaçıyor, kendi halimde yaşamaya çalışıyordum.
Yorganı üzerimden çekerken yastığımın altındaki telefonumu alıp çalan alarmı kapattım. Mesajları kontrol etme isteği içime doğarken bunu engellemeye gerek duymadım. WhatsApp'a girip baktığımda en son bana görüldü attığından beri başka bir mesaj gelmediğini gördüm.
Telefonu komodine bıraktıktan sonra yataktan kalkıp diş fırçalama, yüz yıkama gibi banyodaki rutin işlerimi hallettim. Ardından mutfağa gidip hızlıca bir şeyler atıştırdım. Odama tekrar gelip dolabıma yöneldiğimde ispanyol paça siyah bir pantolon ve buz mavisi bir gömlek seçip üzerime geçirdim. Gömleğin eteklerini pantolonun içine sıkıştırdıktan sonra aynanın karşısına geçip saçlarıma üstten sıkı bir topuz yapıp tokayla sabitledim. Bu yaptığım her şey sadece otuz beş dakikamı almıştı. Odadaki işim bittiğinde deri ceketim ve siyah kol çantamla beraber evden ayrıldım.
Kafeden içeriye girdiğimde gözlerim ilk İzel'i buldu. Hararetli bir şekilde telefonda biriyle tartışıyordu. Yanına gittiğimde fark etmemiş olacak ki dönüp bana bakmadı. En sonunda telefonu karşıdaki kişinin suratına kapattığında sinirden kıpkırmızı gözüküyordu. Kiminle tartıştığını tahmin etmek zor değildi. Koluna hafifçe dokunduğumda sıçrayıp bana döndü.
"Ödümü kopardın be."
"Yine Can'la mı tartışıyorsunuz?"
"Beni başka kim bu kadar sinirlendirebilir sence?"
"Siz de hem anlaşamıyorsunuz hem de ayrılmıyorsunuz. Şu ilişkiden bir kurtulamadın gitti."
Sesini düşürdü. "Deme öyle lisenin başından beri beraberiz biz. Onsuz ne yaparım bilmiyorum."
Tek kaşımı kaldırdım. "Seni üç kere aldattı İzel!"
Bakışlarını önüne düşürüp cevap veremediğinde bedenimi çok derin bir pişmanlık sarmıştı.
Tam bir şeyler söyleyecekken konuyu kapatmak için söze girdi. "Müşteriler gelmeye başladı. Önlüğünü giy hadi bugün yoğun olacak."
Çenemi kapatıp başımı olumlu anlamda salladım ve içeriye girip önlüğümü giyerek dolaptaki kalem ve defterimle müşterilerin siparişlerini almak için bahçeye çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ GECELER ÖPÜCÜĞÜ
General Fiction05** *** ***: İyi geceler öpücüğü. Lâl: Anlamadım? 05** *** ***: Daha önce hiç iyi geceler öpücüğü aldın mı?