İyi Okumalar dilerim🖤
3- Gidenler Geri Gelir
Yıkanmış tabak ve bardakları kurularken omzuma bir el dokunduğunda yerimden sıçradım. Kafamı çevirip baktığımda elin sahibinin İzel olduğunu görmemle derin bir nefes verdim.
"Lâl bir sorun mu var?" diye sordu.
Başımı yavaşça iki yana salladım. "Hayır, bir sorun yok. Neden sordun?"
Tek kaşını sorgular gibi havaya kaldırdı ve telefonumu işaret etti. "Sürekli telefonunu kontrol ediyorsun." Sesinde ima içeren bir ton vardı. "Mesaj beklediğin biri mi var?"
Bu kadar açık bir şekilde pat diye sormasını beklemiyordum. Bocalayarak, "Hayır, mesaj beklediğim biri falan yok benim." diye mırıldandım.
Tamamen yalan söyledim.
Onunla konuşmamız üzerinden yaklaşık bir hafta geçmişti ve bana tek bir kelime dahi yazmamıştı. Her ne kadar hayatımdan çıktığı için mutlu olsamda bir yanım yine ondan gelecek bir mesajı bekliyordu.
Mavi gözleriyle yüzümü karış karış inceledi. "Emin misin?"
"Eminim tabi İzel." diye yanıtladım.
İnanmadığı her halinden belliydi ama irdelememeyi tercih etti. "İşin bittiyse çıkalım mı?"
İşim zaten çoktan bitmişti ama diğerlerine yardım etmek ve kafa dağıtmak için burada kalmıştım. Kafamı olumlu anlamda salladım. "Olur çıkalım."
Soyunma odasına geçip önlüklerimizi katlayıp dolaba bıraktıktan sonra diğer eşyalarımızı alıp kafeden ayrıldık. Yürümeye başladığımız esnada İzel'in erkek arkadaşını görmemizle duraksadık. O, hızla yanımdan ayrılıp koşarak Can'ın boynuna atlarken onları onaylamaz bir şekilde gözlerimi devirdim. Bir insan neden aldatıldığını bildiği halde o kişinin yanında durmaya devam ederdi ki? Hayır konu para da değildi. Evet, Can gerçekten zengin biriydi ama İzel'in ailesinin de mal varlığı gayet yerindeydi. İzel o varlıktan yararlanmamayı tercih etse bile. "Asla akıllanmıyor." diye söylendim kendi kendime onların işitmeyeceği bir tonla.
Yalan değildi. Üç kere aldatılmasına rağmen gerçekten akıllanmıyordu.
Aralarındaki sarılma faslı bittiğinde İzel bana döndü. "Lâl, ben Can'la döneceğim. Yarın görüşürüz."
Kafamı salladığımda onlar Can'ın arabasına bindi. Ben ise hemen eve gitmek istemiyordum. Havanın güzel olmasını fırsat bilerek biraz yürüyüş yapmaya karar verdim. Kulaklıklarımı kulağıma takıp Spotify listemden rastgele bir şarkı açtım. NewDad, Angel. Rüzgarlı hava yüzümü okşarken saçlarımı usul usul uçuruyordu. Bu his her şeye bedeldi. Rüzgar, müzik, kulaklık ve sigara. Bunlar benimleyken hayatımda başka hiçbir şeye ihtiyacım yokmuş gibi hissediyordum.
Yarım saat gibi bir süre yürüdükten sonra sahile indim. Aslında planım yürüyüş sonrası eve gitmekti ama temiz hava iyi geldiğinden bunu biraz ertelemeye karar verdim. Köşedeki butik bir kafeden filtre kahve alıp denizin tam karşısındaki banklardan birine oturdum. Burada rüzgar kendini daha fazla hissettiriyordu ve bu benim için daha iyiydi. Kahveyi yanıma bırakıp cebimdeki telefonumu çıkardım ve şarkıyı değiştirerek Deftones, Entombed açtım. Kahvemi avuçlarıma alıp bir yudum içtim ve geri bıraktım. Sosyal medyada gezinirken aniden gelen bildirim sesiyle kalp atışlarım eş zamanlı olarak değişime uğradı. Dışarıdaki soğuk havaya rağmen terlemeye başladığımı hissettim. Bir süre bu şekilde bekleyip cesaretimi toplayarak bildirime tıkladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ GECELER ÖPÜCÜĞÜ
General Fiction05** *** ***: İyi geceler öpücüğü. Lâl: Anlamadım? 05** *** ***: Daha önce hiç iyi geceler öpücüğü aldın mı?