35.Bölüm

19 3 14
                                    

önceki bölümü atlamayın...

Jeongyeon mesafeli davranışını fazla uzatmamıştı ve aynı isimle yeniden üçümüze grup açmıştı. Yeni bir soğuk günde bana okula gelip onları dershaneye bırakmam için cilvelendi, ben de kabul ettim. Önce Sana'yı Momo ablamın deyimiyle gelecekteki kocasıyla buluşacağı yere bıraktım oradan okula geçtim. Artık Nayeon'um bana tavırlı olmadığı için Jihyo'yu da okula geleceğimden haberdar ettim.

Bir süre sonra yanımda Jihyo arkada üçü oturuyor bir şekilde yoldaydık. Dikiz aynasından arkaya baktığımda ortada oturan Jeongyeon'un kollarını bağlayarak oturmuş ve fazlasıyla somurttuğunu gördüm. "Ne o en çok beni sevmiyor musun şu an?" dedim gülerek.

"Hayır," derken kafasını yana çevirip camdan bakmaya başladı. "En az seni seviyorum."

"Suçum ne sorması ayıp?"

"Ben sana bizi dershaneye götür dedim arabayı servise çevir demedim."

Bunu duyunca Jihyo hışımla arkasını döndü. "Benim abim yalnız bilmem farkında mısın?"

Jeongyeon sırtını yaslamayı bırakıp öne doğru geldi. "Ben benim abim dedim mi?"

Atarlı hali Jihyo'yu sinir etmiş olacak ki "Seni döverim." derken ona vurmaya çalıştı. Jeongyeon da karşılık verdi. Genelde onlar dövüşmezdi ya ben teker teker döverdim ya da birisiyle bir olup diğerine çullanırdık. Hemen yanımda saçma sapan bir dalaşma yaşanınca bağırdım. "Düzgün durun lan! Chanyeol tut onu. Dön sen de önüne. Kaza yaptıracaksınız."

Chanyeol Jeongyeon'u iyice kendine çekti sarıldı. Saçlarını öpüp sakinleştirmeye çalıştı. Muhtemelen Jeongyeon başka bir şeye sinirlenmişti sinirini bu şekilde çıkartıyordu. Sonra öğrenirdim nasılsa. Chanyeol Jeongyeon'u sakinleştirirken aynadan Nayeon'a baktım. O da onları izliyordu. Kendisine baktığımı hissetmiş olacak ki o da bana baktı ve hafifçe gülümsedi. Aşkım kesinlikle dünyanın en güzel kızıydı.

Yolda annem Jihyo'yu aramış ve eve gitmeden iş yerine uğramasını istemişti. Dershanenin önünde Chanyeol ve Jeongyeon'u indirdikten sonra Nayeon'a dönüp sordum. "Önce Jihyo'yu anneme bıraksak senin için sorun olur mu? Buradan yol üstünde kalıyor biliyorsun sen de."

"Olur abi sorun değil." dedi muhteşem gülümsemesiyle. Bu demektir ki Jihyo indikten sonra arabada başbaşa kalacağız.

Jihyo indikten sonra Nayeon benim yanıma öne geldi. Benden çekinmediğinin göstergesiydi bu. Daha da mutlu oldum. Sohbet etmeye başladık. Evine varana kadar  konuştuk. Bana bu kadarı gerçekten yetiyordu. Henüz onu sevmekten yorulmamıştım.

Durduktan sonra tamamen bana döndü. "Teşekkür ederim."

Müthiş gülümsemesiyle büyülenmişken asla beklemeyeceğim bir şeyi yaptı. Bana uzanıp dudaklarımızı birleştirdi.

Kısa öpücüğünün ardından birazcık geri çekilip gözlerime baktı. Anlamıyordum. Neydi şimdi bu? Hiçbir tepki verememiştim. Tepkisizliğimden ne anlam çıkarttı bilmiyordum ama bu kez bir elini yanağıma koyarak daha uzun bir öpücüğe çekti ikimizi.

Emniyet kemerimi çıkartıp vücudumu tamamen ona döndürdüm ve karşılık verdim. Ellerimi nereye koyacağımdan bile emin değildim. Bir yanağını bir saçlarını okşuyordum, saçlarını sıkıyordum. O da benden farklı değildi. Değişik bir duygu vardı aramızda. Benim onu öptüğüm zamankinden çok daha farklıydı.

Başka birisini seviyordu. Bana onu anlatıyordu. Dinliyordum, tavsiyeler veriyordum. Durum böyleyken neden beni öpmüştü? Teşekkür öpücüğü gibi bir zırvalık değildi tabiki. Onu evine bırakmak benim yıllardır yaptığım bir şeydi zaten. Şu an yaşadığımız şeyin hiçbir anlamı yoktu.

O kadar uzun bir süre öpüştük ki. Belki, aslında kısadır ama bana çok uzun gelmiştir bilemiyorum. Telefonumun çalmasıyla zorla ondan koptum. Jihyo arıyordu. "Ne?" dedim düz tutmaya çalıştığım sesimle. Hiçbir şeyden haberi olmayan kardeşimin sesi cıvıl cıvıl geliyordu. "Abi benim işim bitti eve gitmediysen geri gelip beni alır mısın?"

Jihyo bunu söylerken Nayeon kendini resmen arabadan dışarı atmıştı. "Tamam." dedim Jihyo'ya ve yüzüne kapattım. Çoktan evine girmişti. Belki de çoktan pişman olmuştu. Başımı direksiyona yasladım ve düzensiz kalp atışlarımın düzene girmesini bekledim. Beni neden öptüğünün hesabını vermesi gerekiyordu. Başka birini sevdiği halde beni öpmesinin hiçbir mantığı yoktu. Aslında karşılık vermek yerine onu itip bunun doğru olmadığını söylemeliydim ama yapamamıştım. Ona karşı o kadar savunmasızdım ki hemen karşılık vermiştim.

Henüz buradayken Nayeon'u aramak istedim ama çalmadan meşgule düşmüştü. Başka ulaşım yollarını denemiştim ama anında her yerden engellemişti beni.

İç çekip telefonu yan koltuğa attım. Galiba bu kez geri dönüşü yoktu

It's not easy for you | Twice × ExoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin