0.8

144 10 8
                                    




İçimde Sen Varsın


Bedenimdeki bünyeme fazla gelen heyecanı en ufak hücreme kadar hissedebiliyordum. Onunla aynı ortamdaydık. Ergen gibi heyecanlanmıştım ve buna sinirlenmeden edemiyordum. Ona karşı herhangi bir duygusal çekim hissetmediğime emindim ancak bu şu an yaşadığım heyecanı bastırmaya yeterli olmuyordu.

Sınıftan çıkmam gerekiyordu ama ben saniyelerdir olduğum yerde birkaç adım arkamda kalan adamın varlığının verdiği heyecanı sorguluyordum.

Dışarı çık Melisa.

Lanet olası bacaklarını hareket ettir ve şu sınıftan kaybol.

İşin ilginç olan tarafı ise o da ayakta durmuş öylece sınıfa bakıyordu. Mükemmel bedenine layık bir masa seçmek onun gibi kibirli birini zorlamış olmalıydı. Diğerlerinin yerinde olsam bu anlamsız tavrına göz devirirdim ancak kimse bunu umursuyor gibi görünmüyordu. Onun hareketsiz duran uzun bacaklarını ve belli belirsiz seçtiğim bedenini bir kenara bırakarak sınıftan çıkmak üzere kapıya doğru adımladım. Bir an gerçekten hareket edemeyeceğimi ve sınıfta çakılı kalacağımı düşünmüştüm ancak bana oldukça fazla gelen bu duraklama aslında birkaç saniyeden ibaret olmalıydı. Kendime geldikten sonra kapıya o kadar hızlı varmıştım ki bir an ayaklarım birbirine dolanacak ve yeri boylayacağım sanmıştım. Kazasız belasız sınıftan çıkacak olmanın verdiği rahatlıkla kapı koluna uzandığımda tanıdık gelen ama aynı zamanda tamamen yabancı olan sesini duyarak duraksadım.

"Nereye gidiyorsun? Yoklama aldığımı bilmiyorsun sanırım."

Ellerimin altındaki kapı kolu bir anda bir buz kütlesine dönüştü. Nefesimin teklediğini hissederken kafamı ağır çekimde ona doğru çevirdim. Konuşan gerçekten Ata mıydı? Beynim bana bir çeşit oyun oynuyor gibiydi. Evet konuşan gerçekten oydu. Gözlerimi ona çevirdiğim an göz göze gelmiştik ve ben an itibariyle nefes almıyordum.

"Efendim?" dedim sesimi ilk bulduğum anda.

Ne dediğini anlamamıştım. Aptal gibi yüzüne bakıyor olmalıydım çünkü düz ifadesi yerini çatık kaşlara ve sabırsız bakışlara devretmişti. Bakışlarımı ondan çekip sınıfta gezdirdiğimde herkesin anlamsızca bana baktığını fark ettim. Olmayan anksiyetem tutmak üzereydi ve ağlayarak sınıftan çıkmama saniyeler kalmış gibi hissediyordum.

"İlk defa mı derse geliyorsun? Yüzünü hatırlamıyorum."

Gözlerim tekrar onu buldu. Kafasıyla boş sıralardan birini işaret ederken çoktan öğretmenler masasındaki yerini almıştı. "Boş sıralardan birine geç, bugün önemli bir konu işleyeceğim."

Masadaki çocuk onun gelmesiyle birlikte sırasına geçerken ben hala olduğum yerde dikilmeye devam ediyordum. Ağzım ciddi boyutta aralık olmalıydı zira istesem de kapatamıyordum. Duyduklarımı hala idrak edememiştim. Beni öğrenci sanmıştı... Evet buraya kadar bir problem yoktu. Dersi o mu anlatacaktı?

Dersi o anlatacaktı çünkü... Çağla'nın bahsettiği hoca oydu.

Hayır hayır bir yanlış anlaşılma olmalıydı.

Ata üniversite hocası olamazdı. Olmamalıydı!

"Orada dikilmeye devam mı edeceksin? Ya çık ya da hızlıca geç otur." Sabırsız tonda yükselen sesi bana hiç yardımcı olmuyordu. Bana attığı garip bakışlara kaşlarımı çatarak karşılık verdim ancak hala kendime gelememiştim.

"Ben... Hayır." derken neyden bahsettiğimin veya söylediğimin ne anlama geldiğinin bilincinde değildim.

Elinde tuttuğu kumandayı projeksiyon perdesine çevirdiğinde umursamaz sesi kulaklarımı doldurdu. "Sen ne? Seni mi bekleyeceğiz saatlerce, haydi!"

İçimde Sen Varsın | Texting (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin