1.1

329 51 36
                                    

Minho dudakların da ki sırıtışla karşısında duran Alfa'ya bakıp, kardeşinin cevabını zevkle duymak istiyordu. Bu kadar iddialı olması Hyunjin de de bir gülme isteği barındırır iken iki Alfa da, yanaklarını şişirmiş kendilerini izleyen Omega'ya döndüler.

Omega, kendisine dönen bakışlarla derin bir nefes alarak vereceği cevabı düşündü ama abisinin bakışları ona hiç yardımcı olmuyordu. Destek ister gibi bakışlarını başka bir yöne çevirince Minho, Omega'ya göz devirip "Salak şey seni." diyerek yanındaki iki çocuğa döndü.

"Kim bu kaslı adamla parka gelmek ister!" diyerek kardeşinin omzuna atmış olduğu kolunu çekip iki çocukla aynı boya gelmek adına eğilmişti. İkili sevinçle yerlerinde zıplayıp "Ben! Ben!" demişlerdi. Alfa, iki çocuğa gülüp kollarını açarak ikisini de kucağına alıp okulun arkasında ki oyun parkına adımlar iken "Çokta kendini kaptırma kötü Omega!" diye bağırdı kardeşine doğru.

Seungmin, abisinin dediğine kıkırdarken içinden teşekkür etmişti. Bir nevi karşısında ki adamın güzel sözlerine karşılık veremeyeceğin den, yanaklarının kızarmasın dan kurtarmıştı onu. Bakışları bu sefer kendisinden uzun boylu adamı bulurken aklındaki uzun cümleleri söylemek yerine dudaklarının arasından "Ah ne demem gerektiğini biliyorum ama beynim durmuş gibi. Bu yüzden saat kaçta gideriz?" derken içinden saçmaladığını söyleyen sese kulak asmayıp yanaklarının kızarmasına izin vermişti.

Onun bu tatlı haline tebessüm eden Hyunjin, karşısındaki Omega'nın onunla akşam yemeği yemesini kabul ettiğini yeni fark etmişti. Gözleri heyecanla büyürken "Kabul ettin mi? Gerçekten kabul ettin değil mi?" derken olduğu yerde heyecan ve mutlulukla ileri geri gidip geliyordu.

Karşısındaki adamın bu kadar mutlu olması Omega'yı güldürürken başını sallayarak onayladı siyah saçlıyı. Onu dışarıdan gören kesinlikle otuzlarına yaklaşan bir adam olduğunu söyleyemezdi.

Omega'nın, kendisini onaylaması ile olduğu yerde durup "Gerçekten kabul ettin. Şey o zaman, yarın ben seni gelip alayım?" demişti sakin olmasını kendine hatırlatırken. Omega, "Kaç gibi gelirsin ki? Ona göre hazırlanmam gerek." dedi siyah saçlı'nın heyecanına ortak olarak.

Kendisi de fazla heyecanlı olsa da abisinden öğrendiği duygularını sakla yöntemiyle iyi idare ediyordu.

Bir kaç dakika yarın akşam için saat belirlenmişler sonra da sohbet etmişlerdi Minho ve çocuklar gelene kadar.

Mia ve Niki'nin kahkahaları ikilinin kulaklarına dolarken artık ayrılma vakitlerinin geldiğini anlamışlardı. Küçük bir veda dan sonra Mia Omega'ya sıkı bir sarılma verip arabaya binmişti. Hyunjin de kendisine el sallayan Seungmin'e karşılık verip sürücü koltuğuba geçerek ayrılmışlardı okulum önünden.

Omega arkasını döndüğünde kaşlarını çatık ikiliye bakıp gülmemek için dudaklarını birbirine bastırtı. İlk konuşan Niki olurken "Bu planda senin o Alfa'yı reddetmen gerekiyordu ki tadı çıksın. Şapşal amca." diyerek Seungmin'e dil çıkartıp arabaya bindi.

Onu hareketi iki büyüğü de güldürürken Minho da kollarını göğsünde birleştirip oğluna katılıp "Şapşal kardeşim." dediği gibi gülmüş onun gülmesi ile Omega da gülüp başını yana eğerek "Sarılalım mı abi?" dediğinde Minho'nun gözleri dolarken kardeşine belli etmeyip kollarını iki yana açıp "Gel buraya." dedi hafif çatlamış sesiyle.

Seungmin, abisinin kolları arasına girip sıkıca sarıldı Alfa'ya. Minho'nun göğüsüne den kendini ayırmayıp "Abi." diye seslendi. Minho, gözlerini açmadan kardeşinin kokusunu içine çekerken "Hım?" diye yanıt verdi.

Seungmin başını biraz yukarı kaldırıp, ışıldayan gözleriyle abisine bakarak "Yeni farkına vardığım bu duygular çok değişik geliyor. Bana bunları en iyi şekilde öğrenmeme yardımcı olur musun abi?" dediğin de artık Minho'nun gözünde yetişkin Seungmin değil on bir yaşındaki sevgiyi yeni öğrenmiş Seungmin belirdi.

Sevmeyi de sevilmeyi de abisinden öğrenen küçük bir çocuk.

Bunları söylerken abisinin gözlerinin dolduğunu fark ettiğinde geri çekilip göz yaşlarını silmek istese de Minho buna izin vermeyip elini kardeşinin başına koyarak göğüsüne yasladı tekrar.

Dudakları titrer iken başını kararmak üzere olan gökyüzüne çevirip "Olurum abim. Olurum." diye yanıt verdi kardeşine.

Bir süre ikisi de ses etmeden orada öylece sarılıp durmuşlardı ki Niki'nin arabanın içinden söylenmesi ile ayrılıp arabaya geçtiler.

Seungmin, yeğeninin yanına oturup saçlarını sevip küçük bir öpücük koyarak aynadan kendilerini izleyen abisine gülümsedi.

Niki çok şanslı bir çocuktu. Sevmeyi ve sevilmeyi bilen iki babaya sahipti. Kendisine nazaran.

Evlerinin önüne geldiğinde Niki den önce arabadan inip koşar adım apartmana girmiş geri de kalan yeğenine dönüp dil çıkartarak merdivenleri çıkmaya başlamıştı.

Her okul dönüşünde bu maraton hâline gelmiş olayda Seungmin, Niki den önce eve gelip tüm gün onla dalga geçip durur, Niki de amcasını babalarına şikayet ederdi. Jeongin babası yanında olurken, Minho her zaman kardeşinin yanında olurdu.

Her zaman da kardeşinin yanında olacaktı.

Şimdi de yarınki akşam yemeğinde de.

🖤🤍

Mutlu yıllarrrrr🥳🥳
Umarım bu yıl size; sağlık, güzellik, şans ve tüm istediklerinizi getiren bir yıl olurrrr☘️☘️

Akşam yemeğinde Minho da geliyor galiba 😑😔🤭😱

Kısa bir bölüm oldu gibi. Eğer sınavlardan sonra yazabirlirsem bu hafta içi umarım bir bölüm daha atabilirim (böyle deyip hiçbir zaman atmayan ben 🥺😭)

Bir de sanki birazcık sıkıcı mı olmaya başladı ki bu fic ☹️😔🫤

Kendinize çoook çok çok çok iyi bakın ❄️🤍

Umarım gününüz müthiş güzellikte geçer ☃️🌨️

Öpüldünüz 😽😽😽😽

loss☆hyunmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin