bölüm altı, yeniden doğalım mı sevgilim

53 13 16
                                    

"beni nasıl buldun?" çehremi inceledi, bakışları dudaklarımda oyalandı.

"içeri davet etmeyecek misin?" kafasını kapıya doğrultup tek kaşını kaldırarak sordu.

bakışlarım bir süre daha onda oyalandı ve kapıya yöneldim.

"buyur, kapıma kadar gelmişsin içeri almazsam ayıp olur." sırıtıp içeri girdi, ben de ardından girip kapıyı kapattım.

içeri girer girmez yoğun boya kokusu burnumuza nüfuz etti, önden ilerleyip ufak camı açtım.

arkamı döndüğümde peşimden geldiğini gördüm, yattığım kanepeye baktı.

"neden burada bu kadar çok kalıyorsun ki?"

hakkımda daha neler biliyorsun..?

sorgulayıcı bakışlarımı fark etmiş olmalı ki; senden çok tanıyorum seni, diyor. hah. koltuğa oturup bacaklarımı üst üste atıyorum, nedense beni korkutması gerekirken güven veriyor bu sözler.

"devam et."

"seni ilk gördüğümde, o ara sokakta bir köpek besliyordun. pantolonunda boya izleri vardı, köpeğin kafasını okşayıp gülümsüyordun." eskizlerimi astığım panoyu ve masayı incelerken devam etti.

"birkaç gün sonra oraya yakın bir parkta gördüm, normalde bu taraflara sık gelmem. iki sefer de bir arkadaşıma uğramak içindi. sonrasında seni tekrar görebilmek için geldim." derin bir nefes aldı.

"bir süre sonra, çoğu akşam yemek yediğin restoranı ve atölyeni istemesem de ezberledim. adımlarım sürekli seni buldu." biraz duraksayıp bana baktı.

kesinlikle bunları duymayı beklemiyordum, ne zamandır beni takip ettiğini hatırlayamıyorum bile. bahsettiği şeyler hakkında tek bir fikrim yok. haftada bir iki gün köpekleri beslerim, bazen parka uğrar müzik dinlerim. bunlar benim rutinlerimden sadece bazıları.

"ne zamandır?" kelimeler arasında duraksayıp nefeslendim, iki kelime ağzımdan zor çıkıyor.

"hmm, bilemiyorum. birkaç ay belki de." tuvallerimin üstünde elini gezdirdi.

"ah" portresini görmek şaşırtıcı olmuş olmalı. çekik gözleri her zamanki sıradanlığını kaybediyor ve çehresi yumuşuyor. bu ifadeyi görmeyi dileyerek çizmiştim o portreyi, istediğime ulaşmanın verdiği hazla tebessüm ettim.

"beğendin mi?" bu bir soru değildi, düz bir şekilde oturuyordum şimdi. kafasını eğdi ve kıkırdadı.

kaküllerinin arasından baktı, kafası eğikti.

"aynı şeyleri hissediyor olmamıza sevindim."

yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı. nefesini suratımda hissedebiliyordum artık. ellerimle gömleğinin yakasını tuttum.

"neden daha erken gelmedin?" nefeslerimiz birbirine karışıyordu.
öperek cevap vermeyi seçti, reddetmedim ve kollarımı boynuna doladım.

●●●●●
sade, is it a crime
frank sinatra, strangers in the night

●●●●●sade, is it a crimefrank sinatra, strangers in the night

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
conflict, hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin