Bir anda uyandım kabus görmüş olmalıydım kan ter içindeydim terliklerimi giyinip su almak için yatağımdan kalktım saate baktığımda 3'e yaklaşıyordu kızları konturol ettim Semiha hâlâ eve gelmemişti mutfak alt kata olduğu için mutfağa yürümeye başladım tam aşağı inicektim ki bir anda kapı açılma sesi duydum başta çok korktum sonra cesaretimi toplayıp aşağı indim gördüğüm kişi semiha'ydı nefes nefese kalmıştı hemen şu verdim sonrada salona geçip ne olduğunu sordum anlatmaya başladı. "Kanka şimdi ormanda yürüyordum sonra kayboldum nereye gideceğimi bilemedim bir kayanın üzerine oturdum sonra yanıma bir kız geldi kızın adı suden'di biraz sohbet ettikten sonra beraber yürümeye başladık belli bir süre yürüyüşün ardından çalılığın arkasından bir ses geldi kadın çığlığına benziyordu hemen bir ağacın arkasına saklanıp izlemeye başladık net görünmesede yaratık gibi birşey gördük kadını bacağından sürükleyip bir mağaraya götürdü çok korktuğumuzdan koşmaya başladık bir şekilde evlerimizi bulduk işte bu kadar" olayı dinlerken kanım dondu bir an konuşamadım sonra şimdi sakin ol sabah olduğunda kızlara anlatırız şimdi odamıza gidip güzelce uyuyalım zaten evimiz güvenli merak etme dedim.
sabah kahvaltıda kızlara anlattığımız da beren bir hışınla " ben size dedim ama yok korkma ne kadar korksın dediniz tabi sahilin ıssız bir köşesinde arkamızda orman var ne bekliyordunuz ya semiha'ya birşey olsaydı ne yapacaksınız ama yok maldivlere gidelim dediniz gördünüz maldivleri ben daha birşey demiyorum başımıza birşey gelirise siz sorumlusunuz" beren ne kadar haklı olsada biz korkak değiliz mademki böyle bir şeye şahit olduk sakin kalıp bu akşam güzelce tatilimizin tadını çıkarıcaz yarın hava kararınca da ormana gidicez ve ne olduğunu çözene kadar tatili uzatıcaz anlaştık mı? Beren itiraz etti " ben canıma susamadım ormanda ne olduğu belirsiz bir katil veya yaratık dolaşıyor gelmem ben " biraz dil döktükten sonra beren'i ikna etmeyi başardık ardından güzelce kahvaltımızı yaptık sonra da hazırlanıp sahilin kalabalık taraflarına gitmeye başladık biraz ilerledikten sonra güzel bir yer bulup yerleştik önce biraz güneşlenip hep beraber denize girdik Fatma yüzme bilmediği için ona can simidi ve deniz yatağı aldık beraber eğlenip 2 saat kadar yüzdük saat öğlen 12'ye yaklaşıyordu karnımız acıkmaya başlamıştı kurulanıp sahildeki sneck bara gittik yemeklerimizi yerken yanımıza iki tane kız geldi Semiha hemen kızı tanıdı bu kız dün ormanda tanıştığı suden ve onun yanında ki ise muhtemelen arkadaşıydı beraber güzelce sohbet edip tanıştık yanında ki kızın ismi azra'ymış sohbetin sonu dün akşam yaşanan olaya geldi diğer kızlarda ne yapacağımızı anlattık onlarda tamam dediler sonra yemeğimizi yiyip kalktık beraber yürürken karşıdan siyah saçlı hafif beyaz ten mavi gözlü bir çocuk geliyordu biraz daha ilerledik sonra çocuk bize katıldı Semiha ile çocuk göz göze geldiğinde sanki ilk görüşte aşık olmuşlardı daha yeni yemek yesekte Semiha çocuğa "kahve içmeye gidelim mi"dedi çocuk böyle bir güzelliğe nasıl hayır diyebilirdi ki karşısında beyaz tenli sarı saçlı yeşil gözlü taş gibi bir kız böyle birşey teklif etti çocukta hemen "olur" dedi Semiha ile çocuk beraber yanımızdan ayrıldılar bizde biraz daha konuşup alışverişe gittik birkaç saat sonra gruba semiha'dan mesaj geldi şöyle yaziryordu
Semiha: kızlar çocuk bizi kendi kamp alanına çağrıyor ne dersiniz
Fatma: hepimiz okeyiz hem yeni kişiler tanırız.
Semiha: tamam o zaman şimdi söylerim görüşürüz. Bu haberi aldıktan sonra suden ve azradan ayrılıp eve geçtik ve hazırlanmaya üstümüzü giymekle başladık benim konbinim siyah şort ve kısa bir crop beren'in konbini çicek detaylı etek ve askılı beyaz crop Aybüke'nin konbini mavi çiçekli uzun bir elbise Fatma'nın konbini gri salaş bir pantolon üstünde gri kısa askılı crop sonra makyajımızı da tamamlayıp çıktık önce kuaföre gittik ardından yolumuzun üzerinde ki kırtasiyeye uğradık ordan tabu aldık sonra taksiye binip gidicegimiz yere doğru yola çıktık oraya vardığımızda hava kararmıştı kamp alanına yürümeye başladık Semiha bizi girişten aldı sonra bizi oraya götürdü vardığımızda Aybüke bir anlığına dona kaldı çünkü karşısında barda tanıştığı garson duruyordu biraz daha ilerleyip ateşin başına oturduk garson bugün tanıştığımız çocuk ve 2 arkadaşı vardı. Isimlerini öğrendik garsonun ismi barlas
Bugün tanıştığımız çocuğun adı toprak diğer arkadaşlarının adı Barlas ve baran'dı tanıştıktan sonra barlas Aybüke'nin yanına toprak Semiha'nın benle bartu fatma ile baran ve beren sanki bekarlık sultanlık dermiş gibi ateşin en başındaki sandalyeye kuruldu bu şekilde oturduk karnımız acımıştı toprak ile Bartu kalkıp bizden uzakta farklı bir Ateş yaktı sonra mangal malzemelerini alıp mangal yapmaya başladılar 1 saate yakın sürede bütün etler hazır oldu tekrar ateşin başına toplanıp yemek yemeğe başladık Bartu çok güzel gitar çalıyordu yemek yerken bize gitarını çaldı yemeklerimizi bitirip kızlar ile topladık ardından aldığımız tabuyu poşetten çıkarıp oynamaya başladık ilk ben başladım ve Bartu'ya anlatıyordum kelimem peluş ayıydı. Basliyorum şimdi küçüken bütün çocuklarda olurdu
Bartu: oyuncak
Şimdi genelde kız çocukları bu oyuncakla uyur
Bartu: peluş ayıcık
Aferim sana doğru
Oyun böyle devam etti saat gece 11 'e yaklaşıyordu arkamızdan kız sesleri geldi arkaya döndüğümüzde suden ve Azra buraya geliyorlardı başta şaşırdık sonra bugün tanıştığımız çocuklara seslenince anladık ki önceden taniyorlardi gelip yanımıza oturdular sohbet ettik sonra bizim çocuklarda dün gece yaşanan olayı anlatık ve şöyle bir karar aldık bizim bulunduğumuz yere göre bu kamp alanı daha hareketli olduğu için hep beraber bu alana gelicektik öylede yaptık barlas toprak ve Bartu arabalara atlayıp evilerimize gittiler eşyalarımızı toparladilar ve bu kamp alanına getirdiler o gün baya oturduk saat 3'e yaklaşırken erkekler çadırlarına döndü bizde 5 kız bir bungolova Azra ve suden onun yanındaki bungolova gittiler kamp alanıyla aramizda 100m var dı o gun çok rahat uyuduk sabah denizin durgun sesiyle uyandık kahvaltimizi yapıp direk denize girdik. Ben ve beren biraz yüzüp çıktık Fatma hariç diğer kızlar da açıldılar biz kurulanırken bağırma sesi duydum kafamı o yöne çevirdiğim de Fatma boğuluyordu berenle beraber koşmaya başladık ben fatma'yı kurtardım ama berenin ayağına deniz kestanesi batmıştı fatma'yı kıyıya bırakıp beren'i denizden aldım beren çıkar çıkmaz söylenmeye başladı " offff başımızdan bir günde Bella eksik olsun ya yeter " tamam kanka sakin ol sen bugün akşam istersen bizle gelme dinlen beren zaten gelmek istemediği için anında "tamam" dedi diğerleri de bir iki saate geldiler yemek yiyip bungolova geçtik biraz dinlendik akşam oluyordu hazırlanmaya başladık saat 9 gibi evden çıkıp diğerleriyle buluştuk Azra' da gelmek istemiyordu onun için beren'nin yanına gitti biz ise elimizde meşalelerle ormana doğru yürüdük hava iyice kararmıştı yine bir bağırma sesi geledi dönüp baktığımızda aynı sahneyi gördük tam Semiha'nın anlattığı gibi yaratık yada her neyse mağraya gitmeye başladı bizde onu takip ettik yaratık mağraya girdi ardından bizde gircektik ama önümüzü bir büyücü kesti ve " eğer o mağraya girerseniz lanetlenirsiniz denemeyin bile " dedi ardından bir anda kayboldu biz ise merakımıza yenik düşüp mağraya girdik ve gördüklerimiz inanamadık korkudan bacaklarım titriyordu hemen o mağaradan uzaklaşmak için arkamıza bakmadan koşmaya başladık ama Aybüke hapşırdığı için katil bizi gördü arkamı bir anlığına döndüm ve artık onun bir insan olduğuna emindim ama kılık değiştiriyordu içimden bunları geçirirken taşa takılıp düştüm bartu hemen beni kaldırıp koşmaya devam ettik ormandan çıktığımızda katilin ormanın çıkışından geri döndü o an anladım ki bu kişi ormanın dışına çıkmıyor yada çıkamıyordu kamp alanına vardığımızda beren ve Azra sohbet ediyordu bizde yaşadıklarımızı anlattık ardından biraz oturup odalarımıza gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümlü Tatil
Misterio / Suspenso"Ya ölecektik yada yaşıyacaktık bu kadar şeye şahit olduktan sonra geri dönüşü yoktu" 5 arkadaşın tatile çıkmak için plan yapıyordu fakat evrenin farklı planları vardı kızlar tatile çıktıklarında hiç birşeyden haberi yoktu herşey bir arkadaşın tek...