pilot, kriz(in zamanı olmaz)

148 17 18
                                    

mac demarco - freaking out the neigborhood.

Ağustosun getirdiği bir dinginlik vardır. Yaz tatili bitmek üzere, daha kötüsü, okul başlamak üzere, sivrisinekler bıkkınlık getirmiş, sıcak had safhada, yapılabilecek tüm aktiviteler bitmiş, bazıları planlarında kalakalmış, plajlar insan kaynıyor, evler de yanıyor... Bundan daha kötü bir zaman olabilir mi? Bilmiyorum. Fakat bunların hiçbiri zamanın verdiği zevki alamaz. Alamaz işte. O gençlik ruhu bizim damarlarımızda attığı sürece, özellikle bu dönemde ne tür bir felaket olursa olsun moralimizi bozamaz.

Diye düşünüyordum, en azından.

Yedi kişiden oluşan arkadaş grubumuzla inek fiyaskosu olan Chenle'nun babaannesinin eski küçük ahırında oturuyorduk. Buranın etrafı bu alan yıllardır doğru düzgün ziyaret edilmediği için ağaçlarla kaplıydı, dolayısıyla sıcak pek vurmuyordu buraya. Ama dramatik arkadaşlarımdan biri olan Donghyuck, ikide bir "Sıcaktan öleceğim." deyip kendini oradan oraya atıyordu. Aslında yaz tatili genel olarak böyle geçmişti. Tamamen erkeklerden oluşan bir grupta yapılabilecek aktiviteler ya spordur, ya da spor konuşmaktır genelde. Bu ahıra da yine spor konuşmak için bir uğrayalım dedik, amaç tamamen ortam değişikliğiydi. Ve ben gayet memnundum. Ama işte, terlemekten nefret eden Donghyuck için fazla olumlu bir değişim olmamış.

Ahır yıkılıyordu. İçine biz girmeden önce gayet normaldi, sapasağlam duruyordu uzaktan. Fakat kapıyı açtığımız gibi birkaç toz parçası düştü yere. İyi ki temizlik takıntılı Renjun yanında bir toz alıcı taşıyordu. Onun sayesinde kafamıza örümcek düşer diye korkmadan oturabildik. Fakat götlerinde kurt olduğunu düşündüğüm Jisung ve Mark, dışarıya top oynamaya çıktı. Mark çıkmadan önce "Siz kızlarla ne konuşacağım ki ben?" benzeri şeyler söyleyip alay etti bizimle. Ama onun hakaretinden daha kötü haldeydik. Çünkü hiç konuşmuyorduk. Kahrolası ahırın içinde beş kişiydik ve konuşmuyorduk. Biri ben, Na Jaemin, çok önemli biri sayılmam, zamanla da tanırsınız zaten beni, o yüzden tanışma faslını atlıyorum, diğeri temizlik takıntılı Huang Renjun; aslında polene alerjisi var, fakat ahırda kalmayı kendisi istedi, alerjisi yüzünden burada değil, belki de güzelce sohbet etmeyi dilemişti içinden, diğeri Zhong Chenle; ailesi biraz zengin, genelde akrabalarının varlığını unuttuğu mekanlarda takılıyoruz, gönlü geniş olduğu kadar da yetenekli biri, elektro gitarı var ve çok iyi çalıyor, böyle yerlere de akustik gitarını getiriyor, aslında üç tane falan var ama neyse, diğeri Lee Donghyuck; tam bir aptaldır kendisi, öyle ki aynı dersten üç kere kaldı, peş peşe, ve biliyorum, şimdi bana gelip 'Akademik başarı zekanızı belli etmez' falan diyeceksiniz ama cidden, onu tanıdıkça nasıl salak biri olduğunu fark edeceksiniz, sizi temin ederim. Fakat şimdi bunun zamanı değil. Çünkü ileriki zamanlarda onun ahmaklıklarından epeyce bahsedeceğim, o yüzden şimdi ona zaman harcamaya gerek yok. Ama iyi kurabiye yapar. O olmasa Mark ve Jisung fazla spor yapıp şeker kaybından ölmüştü çoktan.

Ha bir de, evet, Lee Jeno. Onu atlamışım, kusuruma bakmayın. Beş kişiyiz demiştim, nasıl fark etmediniz bir kişiden bahsetmeyi unuttuğumu? İlahi!

Aslına bakarsanız suçlu benim. Hatta ben de değilim. Lee Jeno'nun ta kendisi. Adam hayaletten farksız. Bu kötü bir şey mi, ya da direkt birini suçlamak için bir malzeme olmaya uygun mu emin değilim fakat size şöyle söyleyeyim: Lee Jeno sıkıcı biri. Ben insanların eğlenceli olması için normalden fazla kusurlu olmasını isterim. Ne bileyim, sakar olun, yere tükürün, alkol için, dövme yapın, sigara için, annenize bağırın, derslerden kalın, öğretmeninize küfredin, denize uçurumdan atlayacak kadar manyak olun, intihar meyilli olun... Onda hiçbiri yok. Dersleri mükemmel, yani, bir iki puanın mükemmelden parça götürdüğünü zannetmiyorum o yüzden mükemmel deyip geçiştireceğim, ama 98 ve 100 puanlarının ikisi de sıkıcı sonuç olarak; bizi kötü bir şey yaptığımızda hep uyarır, muhallebi çocuğunun teki, kusursuz futbol oynar; aslında eline herhangi bir sporun topunu verin, birkaç günde öğrenir... Falan ve filan. Anlatırken bile sıkıldım. Bir kere bile küfrettiğini görmedim. Küfredenleri 'nazikçe' uyarır. Defterlerini düzenli tutar, hatta defter tutar. Kim üniversitede defter tutar ki? Delirmiş! Evet, onun tek kusuru bu sanırım, ve kusmak istememe sebep oluyor.

karınca california'da ot içiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin