Milyarder

39 2 4
                                    

Milyon dolarların bile olsa sevgiyi satın alamazsın

Bunu zor yoldan öğrenmiştim. Küçükken abim ve ben hep birlikteydik. Annem babamı sevmezdi çünkü onunla sadece para için evlenmişti. Parayı bulunca ise şımarmıştı. Babam ise bizi hiç sevmemişti cünkü o da annemi sevmiyordu ve sevmediği bir kadından olan çocuklarını neden sevsin ki? Sevmiyordu.

Ben biraz daha şanslıydım. Doğduğumda abim altı yaşındaymış ve o yasına kadar sevgisiz büyümüştü. Ben doğduğumda ise benim de onun gibi olmamı istememiş, her şeyim olmuştu.

Annemin umurunda değildik sadece arkadaşlarına kendini iyi bir anne gibi göstermek için bize özel dersler aldırtır, pahalı hediyeler alırdı. İçten olmadıkça bir hediyenin fiyatı önemli değildi.

Bu sabah da annemin benim için özel aldırdığı dersteydim. Üniversite ikinci sınıftım ve felsefem berbattı. Abim ise çoktan iş sahibi olmuştu. Bu yüzden dersleri tek başıma almak zorundaydım.

"Okudum unuttum, gördüm hatırladım, yaptım öğrendim' sözünü açıklar mısın Afra?"

Derin bir nefes verdim ve düşünmeye başladım. Okdum, unuttum... Gördüm, hatırladım. Yaptım, öğrendim...

"Okuduklarımız bir şey yapmadıkça veya bir yerde canlı görmedikçe geçicidir. En iyi öğrenme yolu yaparak öğrenmektir?"

Felsefe hocam bana şaşkın bir şekilde baktı. Neden öyle baktığını anlamıştım. Öyle bakıyordu çünkü ben genelde sözleri doğru yorumlayamazdım.

Şaşkınlığını sesine de yansıtarak "Doğru, sanırım çabalarımız işe yarıyor." Sen öyle zannet! "Peki şu sözü yorumlar mısı-"

O sırada içeriye abim girdi.
"Böldüğüm için özür dilerim ancak Afra bana iki dakika lazım. Sorun olur mu hocam?"

Hocam kendini çabuk toparladı ve "yok, yok olmaz Mert Bey" dedi.

Hevesle ayağa kalktım çünkü derste sadece bazı felsefik sözleri yorumluyordum. Adam asla bir şey anlatmıyordu.

Hemen dışarı çıktım.

"Beni kurtardığın için sağol abi!"

Yüzündeki ciddi ifadeyi hiç bozmadan "önemli bir konuda konuşmam lazım Afra"

Gözlerimi devirdim. "Neymiş o?"

Abim derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı. "Gölge örgütünü biliyorsun anlatmama gerek yok değil mi?"

Başımı olumsuz anlamda ikiye salladım.

Abim bıkkın bir nefes verdi. "Gölge örgütü. Türkiye Cumhuriyeti'nin başa çıkmaya çalıştığı en büyük örgüt. Karşı oldukları şey ise zenginlerin çok zengin olması, fakirlerin de çok fakir olması ve orta gelirlilerin hiç olmaması. Yani toplumdaki eşitsizlik. Bunu savunmaları haklı ama yalnış şekilde savunuyorlar. Zenginden çalıp fakire veriyorlar ve bunu yaparken karşı çıkan zenginleri öldürmekten çekinmiyorlar. Öyle organize bir örgüt ki kimin ona üye olduğunu anlayamazsın. Belki senin felsefe öğretmenin, belki arkadaşın, belki de hoşlandığın çocuk! Hepsi örgütün bir üyesi olabilir" Derin bir nefes aldı. Gözlerini yere dikti ve aldığı nefesi verdi.

Merakla abime baktım. "Bunu neden bana anlatıyorsun peki?"

Abim sıkkın bir nefes verdi ve "Şimdiki hedefleri babam..." dedi.

Ne?!

"Sen bunu nerden biliyorsun?"

"Duydum! O örgüt gizli çalışmıyor! Bütün hamlelerini ortaya döküyorlar. Üstelik hâlâ yakalanmadılar!"

İmkansızın PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin