3. Bölüm~ Gizemli kız

30 4 0
                                    

Efida'dan

Günlerdir cenaze sahipliği yapmaktan hiçbir şeye bakamamıştım. Öcü gibi duruyordum. Ev kıyafetlerimi etek, tülbent gibi şeylerle tesettür kıyafetine çeviriyordum aceleden. Çok yakın bir akrabamız maaile trafik kazası geçirmişti. Ailenin yetişkinlerinin cenazesi vardı. Evin çocukları ise yoğun bakımdaydılar. Evet kuzenlerim yani. Önlerine sollayan bir araç yüzünden arabaları kontrolünü kaybetmiş ve hızlı bir şekilde birkaç kısa aralıklı ağacın arasına girmişlerdi. 

Kuzenlerimin en büyüğü 23 yaşındaydı ve işinden izin aldığı sırada olay olmuştu. Ortanca kuzenim 15, küçük kuzenim ise 10 yaşındaydı. 3 kardeş yoğun bakımda hayata tutunmak için çırpınırken anne-babalarının cenazesi çoktan yapılmış, taziyelerin yarısından fazlası bitmişti. Hatta annemler artık tek tük gelen giden olur diye beni bizim eve yollıycaklardı artık. Evet onların evinde kalıyoduk. Minnak bavulumun fermuarını çektiğimde eve gitmeye hazırdım. 

Saat akşam 20.30'du. Eve gelmiş, duş almıştım. Ardından da tatlış pijamalarımı giyip kendimi ödüllendirmiştim bunca yorgunluğun üstüne. Mutfağa gidip kendime bir salata yaptım. Günlerdir doğru düzgün yemek yemediğim için mideme tak diye ağır bişey koymak istemiyordum. Bol malzemeli bir salata yaptıktan sonra içine birazcık annemin pilav için didiklediği tavuk etinden kattım. Gerçekten vitaminsiz kalmıştım. Bir bardakta sıcak çikolata yaptıktan sonra en sevdiğim programı açtım. 

Bugün perşembeydi ve ben bir haftadır okuldan raporluydum. Zaten ders işlemiyorduk bi süredir 12'yiz diye. Pek sorun olmazdı. Yarına da dilekçem vardı. Yani keyfim keyf olabilirdi. 

Televizyondan en sevdiğim dizilerden birini açtım. Neredeyse her gün için bir dizim vardı. Düşününce bir kahkaha attım ve gülümseyerek bir kaşık salatamdan aldım. Evet doluca tepeleme bir kaşık...  Yarım saatte yemek hazırladığım için saat dokuz olmuş ve yeni bölüm yayını başlamıştı. Keyifle dizimi izleyerek bitirdiğim akşamı sıcacık yatağımda rahat bir uykuyla taçlandırdım. 

Abelard'dan 

Kendime kalacak bir yer arıyordum. Çok az para aldığım için bir otel seçemezdim. En iyisi bir bankta kıvrılıp sabah ışıklarıyla başımın çaresine bakmaktı. "Aşıklar Parkı" isimli bir park gördüm. Üstü kapalı çardakları olan bi parkta anladığım kadarıyla geceleri de duran bir güvenlik vardı. Sanırım buraya kıvrılabilirdim. Güvenlikten izin aldıktan sonra uzun montumu kendime battaniye yapıp bavuldan yastığımla kendime tatlış bir yatak hazırladım. Mışıl mışıl uyumaya hazırdım. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken yorgunlukla karışık bir mutlulukla uykuya daldım. 

Efida'dan

Sabah olmuştu. Ezanla kalktıktan sonra namazımı kılıp kendime güzel bir bakım yapmaya geçtim. Allah'ın emaneti bedenimi çok yıpratmıştım. Mis gibi bir bakımdan sonra sweat ve koşmaya uygun bir etekle kombinim hazırdı. Sweatim gibi hazır şalım ve çoraplarım da tozpembeydi. Çok tatlı olmuştum. Koşu veya yürüyüş yaparken hazır şal kullanıyordum. Hem bozulma ihtimali olmuyor hem de uçlarını içten iğnelediğim için sıkıntı çekmiyordum.  Anahtarımı, telefonumu, suyumu vs. kol çantama koyup fermuarı çektim. Siyah spor ayakkabılarımı da eşikte giydiğimde evden çıktım ve kapıyı kilitledim. Her zamanki gibi evin en yakınındaki parka gittim. Kırmızılarla bezenmiş bu parkta bir de küçük bir büfe-kafe vardı. Evet o da kırmızıydı.

Önce yavaş başladığım yürüyüşümde hızımı gittikçe artırıyordum.  Şuan hızlı hızlı yürüyordum ki birazdan koşmaya başlayacaktım. Birkaç dakika daha hızlı yürüyüp bir yandan da belirli aralıklarla su için duracaktım. Güzelce yürüyüşüme devam ediyordum.

Abelard'dan

Gece güzel bir uyku çekmiştim. Uyku ile uyanıklık arasında bir yerlerde, etrafı dinleyerek uzanıyordum. Dün gerçekten çok yorulmuştum ve bunu bugün düne oranla fazlasıyla dinlenmiş olarak uyandığımda farkettim. Uyandım dediğime bakmayın, hâlâ uyuyordum sadece etraftaki sesleri duyabiliyordum. Yavaş yavaş parka insanlar gelmeye başlamıştı. Uzaktan insan sesleri ve gülüşmeler duyuyordum. Birkaç dakikadır böylece etrafı dinliyordum. Saniyeler önce bir koşma sesi gelmeye başlamıştı. Koştu... Koştu... Ve koştu... Sonrasında ise hızını yavaşlattı ve yakınımda bir yerde durdu. Etrafımda hareket sebepli olan bir minik rüzgar oluşmuştu. Buradan da yanıma çöktüğünü anlamıştım.

- Şşşt. Siz kimsiniz? Allah Allah üstü başı da yeni ve düzgün duruyo hatta marka bunlar. Neden sokakta yattı ki acaba. Buralarda da görmedim daha önce hiç. Tövbe tövbeee.

Gelen kişinin sesiydi. Naif tatlı bir kadın sesi. Hatta... Hatta bu basbaya genç bir kızın sesiydi. Şaşkın ve endişeli ama merhamet dolu bir sesi vardı. Sonra bianda başımın altındaki bavulum hafifçe hareket etmeye başladı.

-Şşşt! Kime diyorum. Neyse bırakıyım bari ya. Yorgundur belki.

Ayaklanacağını hissettiğimde yavaşça kıpırdandım ve gözlerimi açtım.

-Heh sonunda uyandınız. Burada daha önce kalan hiç görmemiştim de. Meraklı bir kişi olduğumdan biraz merak ettim. İnsanlar da garip garip bakınca. E üstün başın da düzgün yani hiç sokakta kalmak zorunda olan o masum insanlara da benzemiyosun.

Gülümsedim. Çok hızlı ama tane tane konuşmuştu. Şaşkınlığını anlayabiliyordum. Hafifçe doğrulttuğum vücudumu tamamen doğrultarak oturdum.

- Evet doğru bildin minik kız. Ben sokakta kalmak zorunda kalan biri değilim. Sadece evden kaçtım ve yanıma fazla para almadan sinirle çıktığım için otele falan da gidemedim. Güvenlikten izin aldığımda sorun olmayacağını söylediler ve gece buraya geldim yattım böyle. Ama bir şeyi sormadan edemiycem. Sokakta kalmayan insanlar masum değil mi neden özellikle belirttin?

Son cümlemi gülerek söylemiştim. Şakasına sormuştum ve kırıcı konuştuğunu sanmasını istememiştim. Her şeyde kendine kötü bir özellik çıkartacak biri gibi duruyordu.

- Birincisi ben minik değilim koskoca 17 yaşındayım lütfen. İkincisi merak etmeme rağmen neden evden kaçtığını sormıycam. Üçüncüsü hayır o anlamda söylemedim. Tabii ki tek masum insanlar sokakta kalanlar değil ama onlara karşı kötü bir algı olduğunu düşünüyorum. O yüzden öyle dedim.

-Anladımmm. Eee gizemli kız söyle bakalım sabahın bu saatinde ne koşusu bu?

-Ya sen uyanık mıydın? Niye uğraştırdın öyle beni? Gitmemi istediğini söyleseydin giderdimmm.

-Hayır hayır gitmeni istemiyorum gizemli kız. Buralarda bir arkadaşa ihtiyacım var. Özellikle senin gibi Müslüman bir arkadaşa. Eee adın ne bakalım minnoş?

Bilerek minnoş demiştim. Yaşıtımdı ama olsun. Onu sinir etsem nolur ki diye merak etmiştim. Tatlıydı. Hem de çok tatlı.

-Adımı napıcan sen ya? Hem ben sana nerden güveniyim? Zaten de uyanık olduğun halde bişey demedin. Ben niye hâlâ çökmüş duruyom ya? Ben gidiyom.

Sesli gülüp ellerini çırpan gizemli kıza yanımı gösterdim ve belki rahatsız olur diye olabildiğince kenara kayıp ona büyük bir alan bıraktım.

- Dur gitme! Gel yanıma otur. Yine sorumu cevaplamadın ayrıca farketmedim sanma. Bişey dememe sebebim de uykumu tam açamamış olmamdı. Yani bilinçli olarak kapatmadım gözlerimi. Bu arada sen adını söylersen ben de söylerim.

-Afff iyi peki ama söylicen bak adını.

-Söylicem söylicem söz.

-Efnan. Ya senin adın ne peki o zamannn???

-Abelard benim de.

-İyi peki çok memnun oldum Abelarddd.

Çok tatlı konuşuyordu. Minik bir kız çocuğu gibi olan sesiyle bıdır bıdır konuşuyordu. 17 yaşındaki birisi nasıl böyle çocuk gibi bir sese sahip olabilir anlamıyordum. Biranda yüzüme anlamaz gözlerle baktı. Biraz beni inceledikten sonra "Hıaaa" diye bir ses çıkarttı.

-Hihhh yoksa sen... Sen o Abelard mısın?..

Zinadan Uzak(Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin