oy ve yorum yaparsaniz garip sevindirirsiniz
iyi okumalarr⛓️⛓️
~~~~
Hyunjin, geri kalan saatlerde sabırla Jeongin'in Chan'la olan konuşmasının bitmesini beklemişti. İşinin bittiğini söyler söylemez de Jeongin'i arabasına yollamış içindekileri kusmak için Chan'a yönelmişti.
Chan da bu anı beklediği için sonunda koltuğuna rahatça oturmuş Hyunjin'in konuşmasını beklemeye başlamıştı.
"Bunu yapmanı gerçekten beklemezdim." Chan gülümsedi. "Neden, seni elde etmek için birçok yol deneyebilecek kadar takıntılı değil miyim?" Hyunjin sinirle güldü. Onu sürekli kendi dedikleriyle vurmasından bıkmıştı.
"Chris, Jeongin'in acısını görmüyor musun? Sırf seninle çalışmayı kabul edeyim diye ona gerçeği söylemen..." diyecek şey bulamadı. "Çok adice!" Chan sonunda oturduğu yerden kalktı.
Ellerini cebine koyarak ona doğru yaklaştı.
"Jeongin'e yalan söylemedim Hyunjin. Bunu bilmesi gerekiyordu. Ben de işime yarayacak bir zaman dilimi bekliyordum. Karar vermekte zorlanacağını tahmin ettiğimden işleri senin için kolaylaştırdım işte. Daha ne istiyorsun anlamıyorum?" Hyunjin'in yüzünden anlam vermekte zorlandığını anlayabiliyordu.
"Gerçekten, tedavi olmayı düşündün mü?" sakince sorduğu bu sorunun Chan'ı sinirlendirmesini beklese de Chan gülmekle yetindi. "Hayır, sana olan hislerimin zannettiğin gibi hastalıklı olduğunu düşünmüyorum. Bunu zamanla anlayacaksındır eminim. Gitmeden Jisung'la görüş istersen girişini yapsın." Hyunjin kendisine arkasını dönüp koltuğuna geri dönen Chan'ın sırtını izledi bir süre.
"Bünyende resmi olarak bulunmak istemiyorum. Senin için danışmanlık yapacağım. Gerekirse de vekaletle davalara girerim. Ama genelde sizin işlerinizde davaya sıra gelmiyor." Chan'ın itiraz edeceğini bildiğinden devam etti. "Benim zaten bir bürom var. Ayrıca tamamen için rahat etsin diye söylüyorum. Minho'nun da bünyesinde resmi çalışanı değilim. Minho benim müşterim, sen de öyle olacaksın!" Chan son dediğiyle ikna olarak kafasını salladı.
Minho'dan hiçbir farkı olmasını istemiyordu. Aksine Minho'dan daha önemli olmak istiyordu. Hyunjin en çok onu sevsin istiyordu. İçindeki sevginin bir takıntıdan ibaret olmadığını kanıtlamak istiyordu.
"O halde yarın bir durum değerlendirmesi için şirkete uğrarsın." Hyunjin kafasını sallayarak onayladı. "Yarınki işleri kontrol edip boş saatlerimi haber veririm." başka da bir şey demeden oradan ayrıldı.
Jeongin'i arabasında düşünceli düşünceli otururken buldu. "Seni acilen kendine getirmeliyim Innie~" adını tatlı bir şekilde telafuz ederek onu güldürdü. Kemerlerini bağladıklarında oyalanmadan hareket etti Hyunjin.
"Minho'ya güvende olduğunu söyleyeceğim Jeongin. Sorun olmaz değil mi?" Hyunjin, Jeongin'i rahatsız hissettirip uzaklaştırmak istemiyordu. Jeongin de Hyunjin'in iyi niyetinden ve söyleme derse söylemeyeceğinden çok emindi. Yine de kafasını sallayarak onu onayladı. Abisini bu kadar merakta bırakmak içinden gelmiyordu.
Hyunjin Minho'yu ararken Jeongin'i süzmeyi ihmal etmiyordu. "Minho," karşı taraftan gelen kısık sesle Minho'nun sızdığını anladı. "Jeongin benimle, gelmeni istemiyor. Sadece güvende olduğunu bil. Kendini hazır hissettiğinde konuşursunuz." Minho'nun cevabını dinleyerek onu onayladı ve telefonu kapattı.
"Ne diyor, gelmeyecek değil mi?" Hyunjin endişesini gidermek adına gülümsedi. "Hayır, gelmiyor. Ayrıca zaten gelse bile sitedeki evime gitmiyoruz." Jeongin aldığı cevapla kocaman gülümsedi. Hyunjin'in şehre çok da uzak olmayan ormanlık, çok güzel bir evi vardı. Daha çok kafa dinlemeye gidiyorlardı ve ne zaman orada olsa içini inanılmaz bir huzur kaplıyordu Jeongin'in.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
reminder | hyunchan
FanfictionHwang Hyunjin, beklenmedik bir şekilde kendini düşmanın yanında bulduğunda nereden geldiğini hatırlamak zorundaydı.