10

185 34 28
                                    

selamlar ve iyi okumalar⛓️⛓️

~~~~

Hyunjin kahvaltıyı hazırlarken neredeyse her şeye yardım eden Chan, kendini mutlu hissediyordu. Hyunjin'deki ani değişikliği anlamlandıramamıştı ama keyfi yerindeydi.

Nihayet her şey tamamlandığında Chan, Hyunjin'in ne kadar iyi bir aşçı olduğunu da öğrenmiş olmuştu.

"Her şey hazır olduğuna göre baygınları uyandırabiliriz." tam kapıdan çıkacakken aklına gelenlerle geri döndü. "Chris, dün hakkında konuşmamam sana kızmadığım anlamına gelmiyor. Yaptığın aşırı rahatsız edici ve yanlıştı. Ama sana karşı tavrım yüzünden bu kadar şey yaptığını da farkındayım. Tek suçlu bildiğim sen değilsin yani. Senden haz etmiyorum ya da sana güvenmiyorum ama sana karşı bu ön yargılı tavrımı geride bırakmaya çalışacağım. Beni pişman etmezsin umarım." başka bir şey demeden ve Chan'ın cevap vermesini beklemeden çıktı.

Chan arkasında kalakalmıştı. Birden fikri nasıl değişti anlayamamıştı ama sonunda ona bir şans verdiğini bilmek inanılmaz iyi hissettirmişti.

Yüzünde aptal bir sırıtışla Hyunjin'in dediklerini düşünürken dışarıdan duyduğu teker sesleri dikkatini dağıttı. Eli belinde olup olmadığını kontrol etmek için silahına gittiğinde gelenin yabancı olmadığını tahmin edebiliyordu. Yine de cama yaklaşıp gelene baktı. Tahmin ettiği gibi elinde büyük bir poşetle gelen Jisung'du.

Kapıyı açıp içeri girdi. Elindekileri mutfağa bırakmak için kapıdan geçmişti ki Chan'ı görünce irkildi.

"Hassiktir!" Chan gülerken o somurtuyordu. "Sabah sabah şu uğursuz suratınla karşılaşmam gerekli miydi cidden?!" Chan eline geçirdiği meyveyi kafasına atınca çevik bir hareketle yakaladı.

"Gelme o zaman sabah sabah amına koduğum!" ikisi gülüşürken içeri bu kez de Minho girmişti. Dalgın, uykusuz ve oldukça mutsuz görünüyordu.

"Günaydın. Ben içerdeyim, birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekiyor." Chan ve Jisung'a açıklama yapması bile normal olmadığına işaretti. Gece herkes uyurken bir şey olmuş olmalıydı.

"Bize hesap verdi az önce?" Jisung şok içinde Chan'a baktı. Minho'nun kendisini insan yerine koyduğunu bile düşünmezken şaşırmıştı.

"Jisung, gelmişsin! İstediklerimi aldın mı?" Hyunjin de sonunda gelebildiğinde karşısındaki ikilinin şok içindeki yüzlerine baktı. "İki dakika kayboldum ne olmuş olabilir?" biraz da korkarak sorduğu bu soru Jisung'u kendine getirdi. "Ha, şey Minho beni insan yerine koydu da az önce." öylesine bir şeyden bahseder gibi olsa da bir garip olmuştu.

"Ben de kısa bir görüşme yapmalıyım, gelirim beş dakikaya." başka da bir şey demeden mutfaktan çıktı. Hyunjin bir giden Jisung'a bir de Chan'a baktı.

"Hepiniz bir acayipsiniz." "Acayip olan senin arkadaşın." Hyunjin omuz silkti. "Jeongin bugün geç kalkacakmış. Siz yiyin dedi. Minho'yla Jisung'u bekleyelim mi başlayalım mı?" Hyunjin'le baş başa yemek fikri çok daha cazip gelmişti. "Başlayalım bence, gelirler birazdan." Hyunjin bir şey demeden kafasını salladı. Rastgele sandalyelerden birine oturdu.

"Kahve içer misin?" Chan filtre kahve içmekten pek hoşlanmıyordu ama Hyunjin'in americano sevdiğini bildiği için hazırlamıştı. "Olur. Americano olsa daha iyi olurdu tabi. Buraya acilen güzel bir kahve makinesi almalıyım." Chan dedikleriyle ona döndü. Elindeki fincanı Hyunjin'in önüne koyarken gülümsedi. "Ben hallederim." tam da Hyunjin'in itiraz edeceği anda ekledi. "Buraya az yatırım yapmadım. Ortaklığımız bozulsa da hala gözümde bizim ortak noktamız burası." dediğinde samimiydi.

reminder | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin