abovv abovv yani
aslinda biliyosunuz ki yarin atmam gerekiyodu ama bir guncuk erken atayim dedim😭
siz de yorum yapin la bari (ama anlik reactionlarinizu yazin)
iyi okumalarr⛓️⛓️
~~~~
Hyunjin belki hayatının şokunu yaşıyordu. Chan'dan böyle bir hamle asla beklemediğinden birkaç saniye hiçbir şey yapamadı. Biraz kendine gelir gelmezse ilk işi onu itmek oldu.
Suratına yumruğunu da geçirmeyi ihmal etmeyecekti ki Chan kolunu hızla tutarak onu kendine çekti.
"Ne yapıyorsun lan?! Bırak beni!" Hyunjin'in sinirden ve farkında olmasa da utançtan yanakları kızarmıştı. "Kendinde misin sen manyak ucube? Bir sapık sapık hareketler yapmadığın kalmıştı!" Chan güldü. "Alt tarafı bir öpücük Hyunjin. Sana karşı hissettiğim çekimden haberin bile yokken bu kadar ön yargılı olmana gerek yok bence. Bütün gün gözlerimi senden alamadım. Çok bile dayandım hatta." Hyunjin şok içinde ona baktı.
"Lan bir de kendini savunuyor musun?! Benden uzak dur! Belanı sikeceğim yoksa sonunda!" Chan onu asla umursamadı. "Bana istediğini yapabilirsin." Hyunjin kolunu sertçe kurtarırken ondan uzaklaştı. "Böyle bir şeyi tekrarlamayacaksın! Bu seferlik sakin karşılıyorum. Aldığın alkolün fazla oluşuna verdiğimden. Bu sakin halim yani anlıyor musun?!" sinirden titreyen ellerini gösterdi. Ardından Chan'la göz teması bile kurmadan odasına girdi.
"Sakin kalıyormuş... Temas etmekten korkuyorum demiyor da!" Chan arkasından hiç de sessiz olmayan bir şekilde söylenerek tekrar dışarı çıktı.
Hyunjin, dediklerine kızması gerektiğini biliyordu. Ama haklı olduğunu da biliyordu. Böyle bir yakınlık asla beklemiyordu. Kendini çok garip hissediyordu. Aynı anda o kadar fazla duygu hissetmişti ki doğru düzgün kızmamıştı bile.
Kalbi adrenalinin de etkisiyle hızla atarken sakinleşmeye çalıştı.
Bir gören olsaydı neler olurdu düşünmek bile istemiyordu. Gerçekten Chan'dan nefret ediyordu. Düşüncesiz, baskın tavırlarından, dünyayı ben yönetiyorum triplerinden, Hyunjin'i dinliyor gibi davransa da sadece kendi işine geleni yapmasından nefret ediyordu.
Biraz sakinleştikten sonra odasından çıktı. Yokluğunun dikkat çekmesini istemiyordu.
Dışarı çıktığında Chan'ı aynı yerde otururken gördü. Anında bakışlarını ondan çekti. Jeongin ortalarda görünmüyordu, ki muhtemelen yatmıştı. Minho bir köşede elinde kadehiyle sigara içiyordu. Jisung da ortalarda görünmüyordu. Derken hemen yanında bir hareket hissetti.
"Herkes kendi dünyasında..." Jisung nefes vererek ellerini ceplerine soktu. "İyi görünmüyorsun. Chan'la bir sorun mu oldu?" Hyunjin kısa bir an Chan'a bakarak salağa yattı. "Yoo, her zamanki rahatsızlığım üstümde." Jisung gülerek kafasını salladı.
"Haklı olduğun çok fazla nokta var Hyunjin. Bunu kabul ediyorum. Hatta bazen ben de Chan'a o kadar sinirleniyorum ki... Ama sonra aklıma Minho'yla ortaklığı bir iftira yüzünden bittiğindeki yıkılışı geliyor. Yıkılma sebebinin Minho olmayışı, yanlış anlaşılmaktan, iftiradan nefret eden bu adamın hiçbir şeyi siklemeyip seni artık göremeyecek olmasını takmasını unutamıyorum." Hyunjin'in gözleri Chan'da oyalanmaya devam etti. Fazla kendi dünyasındaydı. "Biliyorum ona güvenmiyorsun. Sevmiyorsun ve sevgisine de inanmıyorsun. Bunu ben bile yapıyorum bazen. Ama şu hayatta Chan hakkında emin olduğum bir şey varsa o da sana gerçekten sevgiyle yaklaştığıdır. Sadece bunu nasıl yapmasını gerektiğini bilmiyor. Ne Minho ne Chan'ın sevmek ve sevilmek hakkında en ufak fikirleri yok! Onlara göre güvende tutuluyorsan sevgi gösteriyorsundur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
reminder | hyunchan
FanfictionHwang Hyunjin, beklenmedik bir şekilde kendini düşmanın yanında bulduğunda nereden geldiğini hatırlamak zorundaydı.