Bölüm 3 : Karşılaşma
*Yanmıyorsan eğer daha harlanmamıştır, senin cehennemin tam karşında bunu unutma*
***
Belki bir yıkımın içindeyim belki de bir felaketin tam ortasında. neyin içinde olursam olayım çıkış yolu bulamıyorum, ışık yok korkuyorum.
Elimde ki şişeyi o kadar çok odaklanmıştım ki içinde ki suyla boğuluyormuşum gibi hissetmeye başladım. okulun bahçesindeydik mete ile bankta oturmuş öylece susmuştuk. Ankara da ilk okul günüm çok güzel geçiyordu tanımadığım biri bana ölüm tehdidi vermek için okuluma kadar giriyordu ve tanımadığım daha bugün tanıştığım başka biri ise her şeye şahit oluyor.
"Daha iyi misin akça ?" mete'ye baktım, iyi miydim gerçekten ?
"Bilmiyorum." dedim cidden bilmiyordum hiçbir şey
"Akça bak biliyorum yeni tanıştık ve hatta daha bir saat bile olmadı tanışalı ama anlatmak ister misin ?" İster miydim? Çıkmazda hissediyordum kendimi, yüzüne baktım metenin vereceğim cevabı merak ediyordu
"Ben aslında-" cümlemi bitirmeden sözümü kesmişti
"Güven konusunda endişe ediyor olabilirisn, haklısın da ama sana şunun sözünü verebilirim anlatacağın her neyse ya da başka bir şey benden çıkmaz, gömerim en derine mezara kadar benimle gider bu konuda lütfen endişe etme" yüzünde gerçekten güven veren bir gülümseme vardı. Belki de bana yardım edebilirdi
"Yarın olur mu?"
"Nasıl yani?" Aferin akça çocuğun anlayamayacağı bir şekilde sorarsan şaşırır tabi
"Yani yarın müsaitsen anlatmak isterim, şimdi hazır değilim."
"Tabi olur sen ne zaman anlatmak istersen o zaman dinlerim" anlayışla karşılamıştı bu içimde ki sıkıntının az da olsa dağılmasını sağlamıştı
"Teşekkür ederim Mete"
"Rica ederim ama ne için? Ben sana daha hiç bir şey yapmadım"
"Olsun ben yine de teşekkür ederim" dedim mahcup bir şekilde, gülerek cevap verdi.
"Olsun bakalım" ikimizde birbirimize bakıp duruyorduk ne o konuşuyor nede ben. Arkadaş olabilir mıydık acaba?
"Eee şimdi ne yapacaksın akça?" Diye bir soru yöneltti yine aynı cevabı vermiştim
"Bilmiyorum" ciddi bir süre birbirimize baktık ve gülmeye başladık. Ağlanacak halime gülüyordum bir felaketle burun burunayım ama ben yinede gülüyorum. Komik.
***
Bir okul günü daha bitti aslında eve gidecektim ama sonunda vazgeçip sınıfa geri döndüm çıkış saatine kadar kimseyle konuşmamıştım. Yanımda ki çocuk yani emir gitmişti zaten, tektim bütün gün ve bu güzel bir şeydi çok karamsar biriydi Emir ne kendi mutlu olabiliyordu ne de karşısındaki insanı mutlu olmasını istiyor gibi bir hali vardı. Tuhaf.
Arada sırma geldi yanıma, kantinden birdenbire ağlayarak gittiği için özür diledi, gereksiz bir özür olduğunu anlatmaya çalışsam da sürekli inkar etmişti ben de anlatmayı bırakmıştım zaten. Sırma çok duygusal bir yapıya sahipti bakışlarınızla bile onu ağlatabilirdiniz bu kadar güçsüz olmasının altında bir hikaye yaptığını düşünüyordum belki zamanla öğrenirdim. Ya da hiç öğrenmeyip birbirimizi iki yabancı olurduk. Zaman bize ne gösterir bilemeyiz ne de olsa, öyle değil mi?
Mete uğramıştı yanıma tenefüslerde onunla farklı sınıflardaydık, sürekli iyi olup olmadığını soruyordu beni bu kadar düşünmesi Bir saatten sonra gereksiz geldiğini düşündüm ama bunu tabii ki dile getirmedim. Sırma hakkında bir bilgi daha çok meraklı bir kız mete'nin yanıma gelmesi hakkında sürekli sorular sorup durdu. Sonra da öğrendiğim bir bilgi daha Mete okul müdürünün oğluymuş yani okul onlara aitmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ KIRAĞI "Zemheri" (Askıya Alındı)
General FictionKatilin Mektubu Merhaba ufaklık. Tanışalım mı ? O son yağmur tanesi düştüğünde ilk perde başlamalı. Senin gündüzün biteli çok oldu... Ama nihayet o gün geldi. Başlayacak güzel günlerimizi düşündükçe, heyecanımı çok zor zapt ediyorum. Bu dansta bana...