Bölüm 4 : İlk Kurşun
*Bir kurşunla dağıldı cam kırıkları ve başka bir kurşun arkasında getirdi. hiç durmayacak bir felaketi.*
...Yaşarken ölmek nedir siz bilir misiniz? Nefes alamamak hatta aldığınız nefesin içinizi yakması, yaktıkça kül olması işte o acıyı asla tarif edemem.
Elimde korku dolu baktığım mektup karşımda ise dağınık saçlı o adam vardı. Birbirimize bakıyor hiç tepki vermiyorduk. Sadece o her zaman ki gibi gülüyordu. Bu adam neden sürekli gülüyor akça. Bilmiyorum iç ses inan ki bilmiyorum.
"Sana demiştim" dedi biraz önce ki cümlesini tekrar ederek bu adam ne demek istiyordu.
"N-neyi?" dedim saf saf adamın yüzüne bakıyordum.
"Sapık olduğunu tabiki de" dedi
Çok güzel sapık gibi gözüküyordum tanımadığım bir adamın gözünde. Cidden daha demin bu adamdan mı korkmuştum.
"Böyle bir düşünceye nasıl vardığınızı merak ediyorum" dedim sinirli olmaya çalışarak korkumu bastırmam korkumu belli etmemem gerekti.
"Çünkü."
"Ne?" Çok güzel kafayı sıyıran ben değilim tek
"Çünkü' nün neresini anlamadın bakalım sen " bu adam bizimle dalga geçiyor akça. Farkındayım iç ses sus o yüzden
"Ne kadar komiksiniz. Hatırlatın sonra gülücem. Görüşürüz." tam hayal ettiğim gibi havalı bir şekilde yürümek isterken dağınık saç. Evet ismini bilmiyorum gerek de yok. Kolumu tuttu acıtmayacak bir şekilde ciddi bir yüz ifadesi ile gözlerime baktı. gözleri hala anlamdıramadığım bir yeşilin tonuydu
"Sabahın bu saatinde kargalar daha bokunu bile yemeden. sen nereye gidiyorsun" kesin bize aşık. Sen susacak mısın artık iç ses. kolumu çektim ilk önce ellinden sonra sorgular gibi baktım
"Size ne. hayır anlamıyorum ne bu merak" güldü. yeter ama artık süreklide gülünmez be adam sanki ortada komik bir şey var
"Çünkü ben meraklı biriyim" sinirden gülüyordum artık
"Hiç belli olmuyor inanır mısınız?" dedim kinayeli bir şekilde. Gözleri gülüşüme kaydı sesiz bir şekilde "aynı" dedi yada ben öyle zannetim emin olamıyorum. boğazını temizledi
"Şimdi sana ciddi olacağım küçük hanım, Ankara burası nereye giddiyorsun bilmiyorum ama sabahın bu saatlerin de pek de iyiler olmaz sokakta. Tehlikeli yani"
Şimdi ne diyebilirdim ki adam haklıydı aynılarını babamda söylemişti ve evden çıkmamı da söylemişti babam hem. ama ihtiyacım vardı ne yapabilirdim ki
"Teşekkür ederim uyarınız için daha dikkatli olacağım" dedim sevecen bir gülümseme ile yada öyle olması için uğraştım artık ne kadar başarabildiysem. karşımda ki adamın kaşları çatılmıştı bakışlarında öfke vardı cevap vermeyecektim. daha fazla düşünmeden doğru bildiğim şeyi yapmak için bir adım geri gittim "Görüşürüz" dedim ve arkamı döndüm cevap vermesine izin vermeden sitenin çıkışına doğru ilerledim, rüzgar esti bir damla sonra başka bir damla başımı yukarı kaldırdım, evet yağmur çiseliyordu kapüşonumu başıma geçirerek daha hızlı adımlarla siteden dışarı çıktım. Korkak adımlarla sokakta yürüyordum hava daha aydınlık değildi tam türüs ama ben deli cesaretle çıkmıştım.
Dün babam okula götürürken arabanın içinde buralara yakın bir market görmüştüm şuan tek temelim hiç bir şey olmadan ihtiyacım olan şeyi alıp eve gitmekti tabi birde ıslanmadan. sola döndüm dar bir sokağa girdim, ne biçim şehirdi burası insanı kendini takip ettiriyor hissi veriyordu. çok değil sadece bir kaç adım attığım da sokağın başından gelen çığlıklar beni korkutmaya yetmişti. arkamı döndüm ama bu tarafa gelen bir grup genç vardı. bura da ki insanlar iyi değildi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ KIRAĞI "Zemheri" (Askıya Alındı)
General FictionKatilin Mektubu Merhaba ufaklık. Tanışalım mı ? O son yağmur tanesi düştüğünde ilk perde başlamalı. Senin gündüzün biteli çok oldu... Ama nihayet o gün geldi. Başlayacak güzel günlerimizi düşündükçe, heyecanımı çok zor zapt ediyorum. Bu dansta bana...