1. Yabancı

118 7 6
                                        

"İnsan kendisine yabancı hisseder miydi? Ben hissediyordum."

~Teoman- Hiç kimse Bilmez~

Bölüme başlamadan önce yıldıza basar mısınız? Yorum yapmayı da unutmayınız olur mu :) Umarım bu kitap tüm algılarını yıkıp artık kendine yabancı hissetmemeni sağlar. Bir gün kafes kuşu değil de quetzal kuşu olman dileğiyle. Hepinize keyifli okumalar diliyorum.

Şuraya kalbiniz kadar temiz bir beyaz kalp ve minik bir kuş emojisi alabilir miyim? 🕊️🤍 Tamamdır şimdi okumaya geçebilirsiniz.

 Tarih 4 Haziran 2023 Pazar akşamını gösteriyordu. Haziran'a yeni girmiştik. Sabah sıcak olan hava akşam olunca o buzdan ibaret olan kış mevsimini aratmıyordu. Mevsimler değişmiş gibiydi. İlkbahar'ın tatlı meltemi hâlâ etkisini sürdürüyordu. Yaz'a dair hiçbir belirti yoktu. Yaz mevsimi kendini kaybetmiş gibiydi. Her mevsime dair bir özellik taşıyordu ama kendisine dair hiçbir belirtiye sahip değildi. Utanmasa kar yağdıracaktı. Sanırım yaz mevsimi de kendisi dışında herkesin fikrini önemseyip kendine ona göre şekillendirmişti.

 Ay her zamanki gibi bembeyaz görünüyordu. Saf, parlak, temiz. Sahiden de öyle miydi ki? Gördüğümüz gibi bembeyaz mı? Görmediğimiz tarafı nasıldır acaba? Belki de başkasının ışığını çalan gezegenden başka bir şey değildi. Güneş'e kızarken Ay'ı seviyorduk ama Ay'da ondan çaldığı ışığı yansıtıyordu bize. Birisine çok parlak diye kızarken, diğerine ondan çaldığı ışığı yansıttığı için övgüler yağdırıyorduk. İkisinin arasında birini diğerinden ayıran tek bir farkı vardı; Güneş yakıp kavururken, Ay kendini parlatıp insanlara iyi gözükmeye çalışıyordu. Bizde onun bu sahte ışığına inanıp onu daha çok seviyorduk. Oysa Güneş olmadan o bir hiçti. Biz gerçek olanları sahte diye suçlayıp, sahteleri ayakta alkışlayan insanlardık. Belki de bu yüzden bu hâle geldik. Güneş bizi ısıtıp, korumaya çalışırken, biz gidip, bizi ölüm soğuğuna terk edip tüm yollarımızı karanlığıyla kapatanı sevdik. Bizi karanlığıyla kör ediyordu ama güneş gibi kör edici ışıklar saçmayıp, bizi sıcaktan bunaltmadığı için Ay'ı daha çok sevdik. 

 Güneşten aldığı ışığıyla karanlık olan gölü aydınlatıp, yansımasını suya vururken hiç de dikkat çekmiyordu aslında. Saf, kendi ışığını kendi üreten, iyi biri gibiydi. Buna rağmen seviyordum onu. Bazen böyle olurdu çünkü. Bir insanın her hatasını görmenize rağmen onu sevmekten vazgeçemezdiniz. Bana göre Ay, her zaman güzeldi ama bugünkü güzelliğine güzellik katan bir şey vardı: Dolunay evresinde olması. Güzelliğine güzellik katan şey farklı bir şekilde olmasıydı. Ama bilmesini istediğim tek şey: bu halinin tüm hallerinden daha güzel olması gerçeğiydi. Keşke ona bunu söyleyebilseydim. Bu sefer yalnızca kendi kendime değil de ona da söyleseydim keşke. Ben zaten biliyordum onun güzel olduğunu. Önemli olan onun bilmesiydi.

 İnsan kendisine yabancı hisseder miydi? Ben hissediyordum. Ben Deniz. Asıl ismini hiçbir zaman hak etmediğini düşündüğü için kendi gibi hissettiği o isimle büyüyen, kendisine yabancı bir Deniz. Yalnızca ruhunun değil, yavaş yavaş bünyesinin de yaşlandığı Deniz. Ailesini kaybetmesinin üstünden yedi yıl geçmiş olan Deniz. Yedi yıl önce hayatla tek başına mücadele etmek zorunda kalan Deniz. Çocukluğuyla şu anki halinin arasında gram benzerlik olmayan Denizim ben. Sahi acaba çocukluğum beni şu an görse ne yapardı? Kucağıma mı atlardı ya da ne bileyim sarılırdı belki? Bunların hepsi küçük tatlı yalanlar. Küçük ben şu anki halimi görse yüzüme tükürürdü. "Bu muydu bizim hayalimiz?" derdi belki de. Acaba beni haklı bulur muydu yoksa herkes gibi o da beni mi suçlardı? Söylesene küçük, ne yapardın? Keşke yanımda olsaydın be küçük.

 Ruhumdan farksız olan siyah şortum ve siyah tişörtüm beni, gecenin o güzelliklerle dolu ama aynı zamanda bir o kadar da korkutucu olan karanlığından farksız bırakmıyordu. Gözlerimi kapatsam geceye karışıp gidecektim. Belki de kaybolmalıydım. Geceye karışıp yok olmalıydım. İstediğim bu değil miydi zaten? Hem insanlar da bunu istiyor. İnsan, istenmediği bir dünya da neden kalmak isterdi ki? Şu anda kendimi kessem kimse fark etmeyecekti. Bu zamanıma kadar hiç fark edilmemişken bu saatten sonra da fark edilmezdim, edilmek de istemezdim.

MahkûmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin