5: Son Umut

160 16 8
                                    

Şatoya birlikte dönüyorlardı ama yolda tek kelime bile etmemişlerdi. Louis tek kelime etmeden sadece başını eğmiş arada mesafe bırakmaya dikkat ederek onu takip ediyordu. Bazı sokak köşelerinde ve özellikle yalnız kaldıklarında daha da uzaklaşıyordu. Bu Tom Riddle'ı keyiflendirmişti sanki, onu izlerken durdu. "Benden korkuyor musun?"

"Sadece ben değil, bütün okul sizden korkuyor."

Güldü, "Seni korkutan kandı ama değil mi?" Çocuğun açtığı boşluğu kapatarak ona doğru yürüdü. Asasını çıkardığında çocuk inatla geri kaçtı işte şimdi korktuğunu fazlasıyla belli ediyordu. Öyle acınası bir hal almıştı ki Tom bir an için kaşlarını çattı. "Gömleğime kan bulaşması için ne yaptığımı düşünüyorsun?" diye sordu sakin bir sesle birdenbire.

"Siz iyi biri değilsiniz." diye cevap verdi çocuk, korkusuna rağmen çekingesizce.

"Akıllı çocuk."

"Profesör lütfen-"

"Madem iyi biri olmadığımı düşünüyorsun neden Dumbledore'a yalan söyledin?"

"Dumbledore bunu bilerek sizi işe almış zaten yoksa neden sizi takip etsin? Kanı görmüştü ve her halükarda anlamıştı eğer anlarsa bedelini bana ödeteceğinizi söylemiştiniz-"

"Onunla kalıp beni şikayet edebilirdin."

"Sizinle gelmeseydim sizi küçük düşürmüş olacaktım. Bana daha çok kızardınız-"

"Çok mu aptalsın çok mu zeki?" Tom Riddle'ın gerçekten ilgisini çekmiş gibi gözüküyordu. "Sana zarar vereceğimden korkmuyor musun?"

"Bana her halükarda zarar vermeyecek misiniz zaten?"

Tom Riddle bu kez gerçekten güldü. Gerçek bir gülümsemeyle asasını indirdi ve dudaklarını büktü. "Hayır sadece hafızanı silecektim."

Yola hiçbir şey olmamış gibi devam ederken kalın siyah cübbesini düzeltti ve çocuğun gerçekten arkasından gelmediğini farketti. Başını çevirdiğinde arkasından gelmek için yeteri kadar uzakta olduğundan emin olmak isteyen köşeye sinmiş çocuğu gördü. Durumun ciddiyetini ve çocuğun gerçekten nasıl bir korku içinde ondan uzak durmaya çalıştığını farkettiğinde alaylı gülümsemesi silikleşti. Sinirlenmişti ama nedenini kendisi de bilmiyordu. Cebinden bir sigara çıkartıp dudaklarına götürdü.

Kafa yormaması gerekirdi. Bu düşüneceği en son şey bile değildi. Ölüm yiyenleriyle buluşmak için çıkmış ve on bir yaşında bir çocukla geri dönüyordu. Sinirlendiği şey bu içine düştüğü durum olmalıydı. Ama hayır, o bir profesör olmaktan daha kötü durumlara da düşmüştü. Hepsi bir amaç uğruna katlandığı kendi tercihleri sonucundaydı. Bu da öyleydi. Tam olarak hiç bir farkı yoktu. Ama beş saniye de olsa kendini düşünmekten alamadı.

Köşedeki sinmiş haline sinir olmuştu, ona bir şey olursa Dumbledore'un geleceği ilk kişi olmak sinirlerini bozmuştu, bir aptal gibi ondan uzak durursa daha az zarar göreceğini düşünmesi sinirlerini bozmuştu, çok zeki olmasına rağmen aptal gibi davranması sinirlerini bozmuştu. Hayır, kesinlikle ondan korkmasına rağmen peşinden gelirkenki acizliği sinirlerini bozmamıştı. Ondan sorumlu olma düşüncesi onu mahvediyordu ki düşündüğü şurada boynunu kırsa suçu onlarca kişinin üstüne atabilip, sıfır zararla kurtulabileceğiydi. Ama gereksizdi, çok gereksiz. Çocuğun harcanmasına razı olamayacağı bir potansiyeli vardı ve belkide gelecekte onun ölüm yiyenlerinden olacaktı.

İnsanlık Kırıntıları  (Profesör Tom Riddle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin