Aynanın karşısında hala saçımı nasıl yapacağıma karar vermeye çalışıyordum. Bu oldukça ciddi bir meseleydi. Birazdan annemle onun arkadaşlarına misafirliğe gidecektim, güzel dedikodu dönecekti açık konuşmak gerekirse. Fakat konunun bana gelmemesi için 10/10 bir şekilde gidip öyle davranmam gerekiyordu. Gerçi az çok benim nasıl birisi olduğumu biliyorlardı fakat yine de uslu görünmek de zarar yoktu. Bu yüzden saçlarımı iki alt komşumuzun milletin dilinden düşmeyen hanım hanımcık dedikleri kızı Eva gibi iki yandan örmeye karar verdim.
Örme işlemim bitince aynadan kendime baktım. Hanım hanımcık bir tişört ve eşofman giymiştim. Ayağıma pembe çoraplarımı geçirdikten sonra kapının önüne gittim. Annem ile terliklerimizi giydikten sonra soğuk binanın içinde asansör yerine birkaç altımızda ki komşuya merdivenle indik. Kapıyı ikinci çalışımızda tonton bir nene açtı ve gülümseyerek '' Hoşgeldiniz, buyurun. '' dedi. Terliklerimizi çıkarıp içeri girdik ve mis gibi kokan mutfağın önünden geçip salona ilerledik. Salonda en az on tane teyze dizilmiş yemek yiyorlardı. Bizi görünce hepsi karışık bir şekilde hoş geldiniz dedi. Annem onların arasına yerleşirken ben de kenarda ki puf koltuğa oturmak zorunda kaldım.
Necmiye teyze altın dişlerini göstermek istercesine sırıtarak '' Eee Almira kızım, var mı bir taliplin? '' diye sordu ağzımı yoklamak istercesine. Zaten ne zaman görsem böyle derdi. Beni vermeye pek meraklıydı da kendileri. Sakin kalmaya çalışarak güldüm ve '' Yok be Necmiye teyze, daha öyle evlilik gibi bir düşüncem yok. '' diye yanıtladım onu. Cevabım onu memnun etmemiş gibi suratını astı ardından anneme dönerek '' Bu gidişle evde kalacak senin kız. '' diye söylendi. Ben göz devirirken annem alttan almaya çalışarak '' Önce bir işe girsin de, sonra bakarız. '' dedi.
Necmiye teyze ev sahibi Huriye teyzeye ufak ve anlamlı bakışlar atsa da aralarında ne geçti hiç bir fikrim yok. Huriye teyze bize de birer tabak getirdiğinde ağzımın suyu akarak nefis gün tabağına baktım. Kısır, sarma, mercimek köftesi, kurabiye, rus salatası ve turşu. Bir saniye bile aralık vermeden tabağıma saldırdığım da Muradiye teyze çayını hüpürdeterek '' Kızlar, duydunuz mu aa bizim Figen'in Eyşan evleniymiş, hemi de kuyumcunun oğlu Sami ilen evlenmiş. '' dedi. Eyşan'ı tanırdım, onunda babası benimki gibi asker olduğu için aynı lojmanda büyümüştük. Pek cilveliydi, herkese mavi boncuk dağıtırdı. Şimdi o beğenmedi Sami ile evlenmesi beni şaşırtmıştı.
'' Hayırlı olsun, valla bi sen kaldın evlenmeyen Almira. '' diyen kişi tabi ki Necmiye teyzeydi. Kadın beni evlendirmeden rahat etmeyecekti belli. Yine alttan alarak '' Eee tabi ben okurken Eyşan'a bi görücü geliyor diğer görücü gidiyordu, benden önce evlenmesi normal. '' dedim. Necmiye teyze tip tip bana bakarken kenardan annem gözlerini belertiyordu. Ne demiştim sanki? Doğruları söylemek de suç oldu. Huriye teyze beni süzerken gülümsedi ve '' Kızım, bana bir çay dolduruver hayde. '' diyerek bardağını uzattı. El mecbur ayağa kalkıp bardağını aldım ve mutfağa geçtim.
Hızlıca çayını doldururken bir yandan da kapı çalıyordu. Artık bir zahmet kapıya da onlar baksın diye içimden geçirirken bir anda içeri Huriye teyze girdi ve gülümseyerek '' Almira kızım, sen kapıya bah ben alırım çayımı. '' dedi. Hiç bir şey demeden anında demliği de bardağı da bırakıp kapıya koştum. Daha kimi çağıracaktı bilmiyorum. Ev zaten tıklım tıklımdı. Kendi kendime oflayarak kapıyı açtığım da karşımda elinde çiçek, takım elbise bir Hayri görmeyi beklemiyordum. Hayri, Huriye teyzenin küçük oğlu. Biraz sorunluydu kendisi, mahallenin serserisi gibi davranırdı. Hikayesinden de annesini engelleyip sigaralı storyler paylaşırdı. Bize abilik taslayıp annesinin yanında kedi olur miyavlardı. Çok sohbetimiz yoktu ama sonuçta ortak arkadaşlarımız vardı.
Kapıdan çekildiğim de kaşlarımı çattım ve '' Hayırdır istememe mi var ne bu hal? '' dedim. Sırıtarak '' Aynen, nerden bildin? '' dedi. Göz devirerek salona geçtim. Aynı yerime oturup yemeğime devam ederken bir yandan da koyu dedikoduyu dinliyordum. Şimdi de aşağı mahallede ki kavga eden çifti konuşuyorlardı. Çayımı yudumlarken içeri Huriye teyze ve oğlu girdi. Ümmiye teyze sevinçten ayağa kalkarak '' Uyy benim oğluşum gelmiş! Hayri'm! '' diye sayıklarken Hayri'ye sarıldı.
'' Pek de yakışıklı bir delikanlı olmuşsun Hayri, seni alan yaşadı. '' diyen Necmiye teyze yandan yandan bana bakıyordu. Bakışlarımı kaçırıp sabır çekerken bir anda Hayri'nin '' Almira yaşadı desene direk Necmiye teyze. '' demesiyle gözlerim iri iri açılarak ona baktım. Sesimi yükselterek '' Ne diyorsun sen be!? '' dedim. Hayri pişkin pişkin sırıtarak '' Eee, seni istemeye geldim kızım. '' dedi. Ayağa kalktığım da anneme döndüm ve '' Ne oluyor anne?! '' dedim. Annem de olaylara anlam verememiş gibi ayağa kalktı ve '' Huriye ne diyor oğlun?! '' dedi. Huriye teyze sakinleştirmeye çalışarak '' Aman Yasemin etme, dur. Bir dinle bizi- '' derken sözünü kestim ve '' Ne dinlemesi be! Bana sormadan oğlunla beni evlendirme hayallerimi kurdun sen!? '' dedim. Necmiye teyze ayağa kalkarak '' Aaa, yeter! Ben dedim evlensinler kuzular diye. Ne, Hayri'nin nesini beğenmiyorsun? '' dedi. Sinirden gülerek '' Çok beğendiysen sen evlen! '' dedim.
Herkesin şaşkın bakışları arasında Hayri'ye dönerek '' Sen de ayağını denk al, ben sana bakmam. Sana hayvanları koruma derneği baksın! '' dedim. Sinirden elim ayağım titriyordu fakat bu cooluğumla daha sonra övünecektim. Annemin elini tuttuğum gibi kapıya yöneldim. Tam giderken mutfağı görmemle içimde kalmasını istemediğim için bir çırpıda kısırı tabağa doldurdum ve terliklerimi de giyip topukladım.
Eve girerken annem olayı yeni yeni idrak ederek bağırarak '' Ne yaşadık ya az önce biz!? '' dedi. Omuzlarımı indirip kaldırarak '' Bilmiyorum. '' dedim. Daha sonra odama gittim. Yorgundum. Telefonumu açıp biraz oyun oynayarak kafa dağıtmaya karar verdim. Telefonumu açtım ve yavaş yavaş bildirim yağmuru başladı. Tek tek hepsini yana kaydırırken bir anda bir bildirim gözüme takıldı. Beklediğim bildirim. Hızlıca bildirime tıklayıp uzun yazıyı üşenmeden okudum ve..... Ve telefonu kenar fırlatıp bağırarak annemin yanına koştum.
Annem kaşlarını çatarak '' Noldu kız? '' dedi. Sevinçle koşup ona sarıldım, öptüm, kokladım. Bu hareketlerime anlam veremeyen annem hala ne olduğunu sorgularken ona sımsıkı sarıldım ve '' Başardım. '' dedim. Annem beni kendisinden ayırarak '' Neyi başardın kız çatlatma beni!? '' dedi. Sırıtarak '' Artık öğretmenim! '' dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bordo Aşk
RandomBelki de verdiğim karar benim ölümüm olacaktı, belki de hayatımın kurtuluşu Yakınlarımın onca geri döndürme çabasına rağmen kararımın arkasındayım Ben, Almira Kılıç Ağrı'da müzik öğretmeni olacaktım Nerden bilebilirdim ki orada ilklerimi yaşayacağım...