Reisin Kandırılışı

35 2 0
                                    

İstasyon ekibi tekrar boş eve giderken Başsavcı elde ettigi dosyayı nasıl kaybedebilirim diye düşünüyordu. Sonuçta dosyayı aldığına dair imza atmıştı. Durduk yere kaybolursa suçlusu direk kendisiydi.

Necdet abi odaya girerken çıkan adam ondan sonra tekrar girmişti. O da adliyede satılmış bir hakimdi. Başsavcı bekir ve selim hakim adliyenin iki satılmışı odada konuşuyorlardı. Konuşmalarında ki reis ise köpekleri olduğu devlet adamıydı.

- Reisin bahsettiği dosya elimde. Bunu kendimizi de yakmadan kaybetmemiz gerekiyor.
- Reis... Şimdi piyango bize vurdu. Şu dosyayı bir kaybedelim mutlaka bir ödülümüz olur...
- Zırvalamayı kes selim. Nasıl yok edeceğimizi düşün.
- Aslında aklıma çok daha mantıklı bir şey geliyor. Reis bugünlerde birçok tehlike atlatıyor. Ne zaman foyası ortaya çıkar belli değil.
- Hakkın var selim birçok açık verdi bu sıralar. Ama ne anlatmak istiyorsun.
- Böyleleri düşerken mutlaka yanında birilerini de çeker. Yani reisin ayağının kırılması bizimde sonumuzu getirir.
- Mevzuya gel artık.
- Biz bu dosyayı yok etmeyelim. Gidelim herkesten habersiz gömelim. Reise de yaktık kaybettik diyelim. Bize karşı yaptığı bir yamukta onun cezasız kalması bana bir hayli koyar.
- Hay aklında bin yaşa hakim. Şimdi reisi arayalım ve dosyasının elimizde olduğunu ve yakacağımızı söyleyelim.
- Hayır. Dosyayı aldığımızı duyarsa kaybetme isini bize bırakmaz. Bu akşam gidip karşı ormanlığa gomelim yarin sabahta yok ettiğimizi söyleriz.

Ikiside gülümsedi ve onayladı. İstasyon ekibi bu sırada eve geldi. Masanın başında oturdular. Semih konuşmaya başladı.

- Adamlar ekinin peşini bırakmış olmalılar. Sonuçta ekin sadece olayı gördü. Elinde ne bir delil ne bir düşmanlık vardı. O an yakalasalar belki kafasına sıkarlardı.
- Allah korusun..
- Tek sorunumuz necdet abinin peşinde olmaları.
- Neyse ki karım ve çocuğum burada değiller.

Haklıydılar. Çünkü reis ziya savcıyı öldüren çeteye necdeti yakalamasını ve dosyanın onda olup olmadığını sorgulamasını söylemişti.

Fatih:"bu arada bizim patron istasyonu tamir ettiriyormuş. Olanlara bizim sebep olduğumuzu bilse bizden çıkarırdı parasını." Herkesin suratında bir gülümseme oluştu.

Akşama doğru yine bir yağmur başladı. Bereketli yağıyordu. Başsavcı bekir ve selim hakim adliyenin karşısındaki ormanlığa dosyayı gömmek için birkaç tane poşet ve kürek aldılar. Yerini kaybetmeyecekleri belli bir yerde 1 metreden az bir çukur açtılar.

- Kac poşete sardın selim. Ben kazdım kazacağım kadar. Hadi hava yağmurlu, çamur olmadan at şunu çukura.

- 4 tane sardım. Yeter bence. Atalım artık da kimseye görünmeden gidelim buradan.

Dosyayı gömdüler ve evlerine gittiler.

O gece istasyon ekibi kırık camı biraz kapatmışlardı.

Sabah olunca bekir adliyedeki telefonla reisi aradı.

- Buyrun
- Reis ile mi görüşüyorum?
- Evet kimsin.
- Ben Başsavcı.
- Ne yaptın verdiler mi dosyayı.
- Evet efendim. Alır almaz yaktık. Iciniz rahat olsun.
- Size güvenerek doğru karar vermişim demek ki. Size ikramımı göndereceğim.
- Sağolun efendim. Bu gece adliyedeki odamda etrafı dağıtacağım bu da dosyanın kaybolma süsü olacak. Bunun için telaslanmayın.
- Peki peki ... sizin üstünüze kalmaması için başkaları yapmış gibi göstereceksiniz yani. Tamam anlaşıldı... görüşmek üzere. ..

Odaya telefon kapanırken giren Selim sordu:"Reis inandı mı savcım?"
Bekir sadece alaycı bir gülüş atarak cevap verdi.

Reis görev verdiği ceteyi aradı ve şoförü bulduğunda dosyadan asla bahsetmeyip sadece gördükleri için susmasını söylemesi gerektiğini belirtti.

Istasyon ekibi istayona bakmak için yola koyuldular. Ve oraya vardıklarında ki manzara geri kaçmaya yeterliydi....

Satılmış SavaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin