Bölüm 2

141 8 0
                                    

    En son hatırladığım şey onun sesiydi. Doruk benim çocukluğumdu. Gözlerimi araladığımda ada ve doruk başımda dikiliyordu. Ayağa kalkmak için doğruldum. Ada benden bir cevap bekliyor gibiydi. Ama doruğun yüzü donuktu. Korkmuş olmalıydı herhalde.

    "İyiyim ada birşeyim yok. Telaşlanmayın lütfen"

    Ada "son zamanlarda böyle sürekli bayılıyorsun neyin var biraz dinlendikten sonra hemen doktora gidiyoruz erva"

    Doruğun gözlerinin içine baktım ve o hiçbirşey demiyordu. Son zamanlarda değişen tek kişi ben değildim dorukta değişmişti. Artık daha soğuk bakıyordu gözleri. Anlam veremediğim şeylerden biride buydu.

    Doruk "canım iyi misin? Çok korktum."

    Sonunda ondan beklediğim tepkiyi verebilmiş ve aklımdaki soruları birkez daha yok etmeyi başarmıştı.

    "Ben iyiyim merak etmeyin. Ada hadi alışverişe gidelim. Bak ayağada kalktım." dedim ve çantamı alıp kapıya yöneldim. Doruk kolumdan tutup beni kendine cekti.

    Doruk "daha ayakta durmayı beceremiyorsun nereye gittiğini sanıyorsun sen"

    "Elbisemi alıp dönecez söz veriyorum" dedim ve adanın kolundan tutup çıktım. Biraz yürüdükten sonra doruk arabayla bizi aldı ve elbisemi almaya gittik. İşimiz bittiginde ilk olarak adayı eve bıraktık. Daha sonra dorukla biraz yürümeye karar verdik.

    "Evet 2 gün sonra doğum günüm hediyemi almışsındır umarım."

    Doruk "günler öncesinden hediyen odamın bir köşesinde seni bekliyor yavrum"

    "Peki ne aldığını söylemicek misin? Lütfen söyle lütfenn" diye kendimi biraz acındırdım. Peki doruk bu numaralara kanar mı? Kanmadı tabikide.

    "Annenin geçen sene gönderdiği hediyeyi açtın mı?" dedi konuyu değiştirerek.

    "Açmam gerekseydi yanımda olup kendisi verirdi. Anneme çok kızgın olduğumu biliyorsun. Her saniyesinde yanımdaydın annem beni terk ettiğinde."

    "Erva lütfen bunu kendine yapma böyle olması gerekiyormuş demek ki."

    "Doruk sana inanamıyorum. Ben daha 8 yaşındaydım. Çocuktum inandım ona geri geleceğini söyledi ve doğum günümden hemen sonra bu saçma kolyeyi bana verip gitti. Beni terk etti öylece bıraktı beni. Ve sen hala annemi savunuyorsun bana. O babamla beni terk edip gitti. Nasıl birşey engel olabilir bir annenin kızını bırakmasına" gözyaşlarımı tutamıyordum hiç farketmeden yine boşalıyordu gözlerimden bu su. O günden sonra günlerce ağlamıştım. Annem geleceğini ve beni çok sevdiğini söylemiş bana sıkıca sarılmıştı. Haftalarca kapının önünde onu bekledim. Gelmedi...

    Gittiğini ve bir daha dönmeyeceğini anladığımda yüzümdeki ifade donuklaşmış artık ağlamayı bırakmıştım. Doruk o zamanlarda hep yanımda olmuştu. Babamsa sanki hiçbirşey olmamış gibi bana hiçbirşeyin değişmediğini göstermek için çabalıyordu.

    "Erva ağlama lütfen özür dilerim bu konuda hassas olduğunu biliyorum ve hala üstüne geldiğim için üzgünüm" deyip işaret parmağıyla hafifçe gözyaşımı sildi. Yüzümü avuçlarının içine aldı ve burnuma narin bir öpücük kondurdu. "Çok özür dilerim üzgünüm. Affet beni" diye fısıldadı kulağımın ucundan.Yine kızarmıştım ve onun yüzüne yayılan o gülümseme tüm bedenimi ısıtmayı başarmıştı.

ERVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin