Zehir

1.3K 37 10
                                    

Osman Beyin hanesi çifte mutluluk yaşarlardı . Güzeller güzeli gelinleri Nilüfer ve Gonca gebeydiler bu haber herkesi öyle mutlu etmişti ki etraftan gülücükler eksik olmazdı .

O sabah Osman Bey diğer beyliklerin beyleri ile görüşme yapmak için yanına bir kaç alp alarak gitmişti ancak geri kalan aile üyeleri sofra başındaydı .

Fatma yavaşça ağabeylerine doğru sokulup ikisinin ortasına oturdu .

" Söyleyin bakalım ağabeylerim na bu yengemler sizi üzer mi "

Orhan Fatmaya " Aman bacım ne edersin " demişti . Alaeddin sus der gibi elini dudaklarına götürmüş, Nilüferin kaşları çatılmış Fatmaya ters ters bakmaktaydı . Gonca ise umursamazca omuzunu silkmişti .

Nilüfer : " Bilirmisin Fatma genelde tam tersi olur üzülen hep gelin kısmı olur üzeni de var sen düşün " der .
" Aşk olsun Hatunum ben seni ne zaman üzdüm "

" Bilmem hatırla zekisindir sen birazdan belki bulursun"

Bala Hatun Fatma kızım ne uğraşırsın gebe yengelerinle diyerek onaylamaz bakışlar atar . Malhun Hatun ise Fatmanın gelinlerle uğraşmasına içten içe gülerek karşılık verir.

En sonunda söze Gonca karışır " Fatma ağabeylerini pek seversin anladık da bizi ne deyü harcarsın onlar göreve gider bizim elimize kalırsın "

Alaeddinin sofraya oturduklarından beri dikkatinden kaçmayan bir şey vardı Hatunu'nun gözleri öyle baygın öyle kırılgan bakardı ki gebe kaldığından beri dokunsan ağlayacak gibi tam adının hakkını verir nazlı bir gül goncası olmuştu . Kırıldı mı acaba Fatmanın sözüne diye gözlerinin içine iyice bakmış ama bir şey anlamımıştı oysa ki o Hatunu'nu çok iyi tanırdı . Bir bakışıyla ne ister derdi nedir üzüldü mü sinirlendi mi anlardı ancak gebelikten beri karşısında çok farklı bir Gonca vardı çözemezdi onu .

" Şaka yaparım yengelerim yoksa sizi ne kadar sevdiğimi bilmez misiniz "

" Biliriz Fatma öyle iyi biliriz ki sen bizi pek seversin dikkat et de severken gözümüzü çıkarma "

" O nasıl kelam yenge ağabeylerim nicedir görevde yeni döndüler ben şaka ettim "

Bu gebelik Nilüfer Hatunu hırçın öfkeli bir Hatuna Goncayı ise kırılgan nazlı bir çiçeğe döndürmüştü . Hane halkı Goncanın bu hallerine alışık değillerdi çünkü onlara göre Gonca hep gözü pek cesur kuvvetli dirayetli tuttuğunu koparan bir kızdı ancak şuan Gonca odasından dahi çıkmak istemeyen doğru düzgün beyi dışında kimseyle konuşmayan yemek yemeyen kendi kabuğuna çekilen bir kız olmuştu . Gebeydi elbet ancak bu ani ve hızlı değişim diğer aile üyelerini şaşırtıyordu.

Ancak bilmedikleri bir şey vardı ki Gonca nelerle uğraşırdı. Alaeddin görevde olduğu için bilmezdi ancak Gonca ne acılar çekerdi. Başta her şey normaldi tabi midesi bulanır yemek yiyemezdi ancak sonradan birden olaya şiddetli karın ve kasık ağrıları nefes darlığı da eklenmişti . Özellikle son zamanlarda kasıklarına saplanan ağrılardan uyuyamaz olmuştu . Aldığı nefes dahi göğsüne ok gibi batardı.

Ancak Gonca yine aynı Goncaydı belli etmemeye çalışırdı derdini ama bu meret içten kemirir adeta yer bitirirdi onu . Kimseye belli etmek istemediğinden odasına kapanmış kimselere görünmez olmuştu . Yemek yemez su içmezdi çünkü yediği yemekler istifra olarak geri dönerdi . Gebe hatun hele ki gebeliğin beşinci altıncı ayındaki Hatunlar iyice kilo alır karnı sişerdi nitekim Nilüfer Hatun da öyle olmuştu ancak Gonca tam tersi zayıflamış iyice narinleşmisti. Herkes gebeliğe yorardı onda ki bu değişimi ancak yolunda gitmeyen bir şeyler vardı bu çok belliydi .

AlgonistanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin