"Volkan Toprak %99,9 ihtimalle Hasan Demirel'in oğludur." Doktor elinde ki diğer kağıda baktı. "Ozan Demirel %99,9 ihtimalle Ömer Toprak'ın çocuğudur." Dedi.
Geçen gün bizi aceleylen arayıp hastanede sorun çıktığını söyleyip, DNA testi için çağırmışlardı.
Ozan -yani ikizim- bir anda ayağa kalktı. "Şaka mısınız? İlk bizi arayıp alaya alır gibi aceleylen çağırıp hiçbir şey yokmuş gibi de DNA testi istediniz, sonuç biz karışmışız hah?" O sırada gözün Ozan ile karışan çocuğa gitti.
Çocuk, ismi Volkandı, onda tuhaf birşey hissettim. Ozanda olamayan bir şey... Hayır nasıl anlatsam bilemiyorum. Kendi yaşından büyük görünüyordu ve sert, duygusuz bir bakışı vardı. Yüzünde kırışıklar olduğunu gördüm. Benim gibi siyah saçları vardı. Benle kıyasla sıska idi. Kirli beyaz tene sahipti. Ela gözleri vardı.
Açıkçası onu görünce aklıma askere gitmiş olan ve bir ay sonra gelicek abim olan Yekta geldi. Onu en son gördüğümde gözleri daha keskindi ama bu keskinlik Volkanda yoktu. Yani Volkan'ı nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
Ama içimde bir ses ona sarılmamı istiyordu.
Babam Hasan "Sizi mahkemeye vereceğim." Dedi. "Bu bir hata olarak sayamazsınız!" Sinirlendi. "Bunu yapan hemşireyi ve sizi batıracağım!"
Doktor babamı sakinleştirmeye çalışıyordu. "E-efendim lütfen sakin olun, hastane sorumluluğu alıp o hemşireyi bulup hemde size tatmin edici bir tazminat verecektir."
Sonunda Ozan'ın asıl ailesi konuştu. "Bizde sizi vereceğiz, gerçek çocuğumuzdan bizi ayırdınız!" Ozan'ın asıl babası Ömer dedi. "Çocuğumuzu siz çaldınız!" Dedi bize dönerek.
Annem Eflal sinirle güldü. "Konumuz bu mu? Siz çocuğunuzla ilgilendiniz ve çocuğunuz olmadığı çıktı. Hemen kenara mı atacaksınız?" Ozan'ın biografik annesi "Elbette hayır bizle büyüdü fakat bizim öz çocuğumuz Ozan, sizde fark ettiğinizi inkâr etmeyin çünkü girdiğinizde sizde onu tanımış olmalısınız." Annem sustu. "Haklı olabilirsiniz ancak çocuklar oyuncak değildir."
Gözüm ikizime kaydı. Sessizce izliyordu. Bu kadar sessin arasında tek konuşmayan oydu. Çünkü diğerleri hep doktor'un üstüne oynamıştı.
"Sakin olun" Diye tok ama bir o kadar da içinde duygu barındırmayan bir sesle herkes sustu. "Hasan bey, Eflal hanım ve Sevgi hanım ve diğerleri doktor'un suçu olmadığını biliyorsunuz o askeri ücret alan bir çalışan, onun bununla alakası yok." Dedi. Gözünü bize dikerek, bir sanise de olsa gözlerim birbirine ilişti.
Tuhaf oldum çünkü içim bir titredi. Koray abim "Karıştırılanlardan biri olduğunun farkındasın değil mi?" Dedi. O da umrunda değilmişcesine "Ee?" Diyince Koray abim kaşlarını çattı. "Sinirlenmedin mi? Hayatın altüst olduğunu öğrendin az önce"
"Haha..." Diye bir ses geldi tam ikizim ağzını açmışken Sevgi hanım "Onun kusuruna bakmayın şoktadır eminim kendisi." Dedi mahcup bir gülümseme ile. Volkan dudakları kıvrıldı. O da yapmacık olduğu belli bir şekilde
"Elbette öyleyim." Gülümsedi.Yutkundum. Çünkü öyle olmadığını biliyordum. Büyük ihtimalle Koray abimde fark etmişti. Ama üstlenmedi.
Doktor biraz olsun sakinlesmiş bir şekilde "Burdan gerisine aileler karar vermeli ya da hukukla karar vermelisiniz..." Saatine baktı. "Umarım düzgünce karar verebilirsiniz, benim gitmem lazım hastam bekliyor."
Ben tekrardan gerçek ikizim olan Volkan'a baktım. Onun hakkında içimde oturmayan birşey vardı. Son konuşmadan sonra sadece geri çekilip susmuştu.
Ömer Toprak konuştu. "Sizden nefret ediyorum. Ama gerçek çocuklarımızı almamız daha doğru olur." Gözleri Ozan'a takıldı. Sonra da tekrar babamlara döndü. "Sizi kesinlikle mahkemeye vereceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Yarım Elma
Teen Fiction(Gerçek ailem, abiler klasiği lakin ana karakter erkek'tir.) Nefesim ağırlaşırken, gözlerim kapanıyordu. Rüyaydı ve fragmandı olanlar. Fragman o kadar yorucuydu idi ki bende artık kelebek olup özgürce uçmak istiyorum ama engelim vardı. Ama nasıl? Za...