Kahvaltıları sırasında Emre ve Ömer aramıştı, Arif ile konuşmaya başlamışlardı. Cenan konuşmaya bilerek katılmak istememişti. Katılırsa Emre ve Ömer'in dalga geçeceğine çok emindi.
"Cenan yok mu olm?" Ömer'in sorusundan sonra elini kameraya uzatarak el salladı. Arif, Cenan'ın bu haline gülmemek için zor duruyordu. "Biraz keyifsiz bugün. Yanımda oturuyor, ama dinliyor."
"Cenan abi enişte, hangi takımlısın?" Emre'nin hitap şekline Arif ve Cenan gülerken, Ömer "salak" diyerek yanında duran Emre'nin kafasına vurmuştu. Ömer kendisine vurduğu için Emre de Ömer'e bir tane vurmuştu ama Ömer'in vurduğuna kıyasla daha fazla ses çıkmıştı. "Olum ben sana öyle mi vurdum?" dedikten sonra Ömer tekrardan vurmuştu. Emre de tekrardan vurunca Arif bunun uzayacağını anlamıştı.
"Onlar bir kaç dakika dalaşır böyle, sonra normale dönerler. Takım?" Bir elini çenesinin altına koyarak Cenan'a dönmüştü Arif. Ayrıca sesinden net bir şekilde cilve duyuluyordu. "Bu da soru mu? Tabi ki Beşiktaş."
"Helal be. İşte benim sevgilim." Arif uzanıp Cenan'ın dudağına bir buse kondurdu. Fakat dudağındaki şişlik sabahtan beri tam olarak geçmediği için acımıştı. İstemeden ağzından "ah" diye bir inleme duyuldu.
Çıkan sesten sonra Emre ve Ömer birbirine vurmayı keserek ekrana baktılar. Arif de çıkan sese sırıtırken etrafın sessizleşmesi dolayısıyla yüzündeki gülüşü silerek ekrana baktı. "NOLUYOR LAN?" diye bağırdı Ömer. Hemen ardından Emre, "ÖNÜMÜZDE SEVİŞMEYİN" dedi.
Cenan kadrajda görünmüyor olmasına rağmen daha çok uzaklaşmaya çalışırken Arif onun bu haline gülüyor, bir yandan da gitmesin diye kolundan tutuyordu. "Cenan, kal burada. Emre, Ömer siz de yanlış anladınız. Cenan yarasını vurdu."
Sabah yaşanan olayı ifşa etmemek için böyle demişti Arif. Cenan'ın uzaklaşmaya çalışmaktan vazgeçtiğini düşününce tuttuğu kolunu bıraktı. "Bu arada Cenan abi bey enişte-" Ömer, Emre'nin sözünü yarıda böldü. "Olum sen niye adama sürekli yeni hitap ekliyorsun?"
"Nasıl hitap etsem karar veremiyorum bende söylüyorum hepsini." Bundan sonra Ömer Emre'nin kafasına bir kez daha vurdu. Ama bu sefer Emre'nin geri vurmak isteyeceği kadar sert değildi. "Cenan demen yeterli. Beşiktaşlıyım."
"OOO ENİŞTE DE BİZDEN" Emre ve Ömer bağıra bağıra sevinirken Cenan mutfağa gitti ve kendilerine çay koyup geri geldi. Arif'in yanına geri oturduğu sırada Emre ve Ömer'in sevinci yeni bitiyordu.
Konuşmaları bir süre devam ettikten sonra Ömer iş için hazırlanması gerektiğini söyleyerek yanlarından ayrıldı. Giderken Emre'ye, iş için giydiği giysileri nereye bıraktığını sormayı da unutmadı. Dün işten çıktığı gibi Emre'ye gelmişti, Emre'de o şekilde durmasın diye kendine bol gelen bir eşofman ve tişört vermişti.
Cenan kendi telefonunun çaldığını duyunca masada duran telefonunu eline aldı. "Kim?" diye merakla sordu Arif. "Yasin." diyerek onu yanıtladı Cenan. Daha sonra da telefonu açtı. "Efendim Yasin abi?"
"Oğlum nerdesin?" Yasin'in sesinde belli bir kızgınlık ve endişe mevcuttu. "Seni bekliyoruz hadi gelmiyor musun?"
"Neye bekliyorsunuz?"
"Annenleri ziyaret edecektik ya Cenan." Bu tamamen Cenan'ın aklından çıkmıştı. Arada bir anne ve babasını ziyaret etmeye giderdi. Tek gitmek istemediği için de Yasin ona eşlik ederdi. Zamanını Arif'le geçirirken bunu tamamiyle unutmuştu. "Ya abi ben unutmuşum onu. Tamam geliyorum hemen." Telefonu kapattıktan hemen sonra Arif'in "Ne oldu? Nereye?" diyen sesi duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Sanayi // ArCen (askıda)
Fanfiction- Bi süreliğine askıya aldım. .. Kitaptaki karakter ve kurumların gerçek hayattaki hiçbir kişi ve kurumla alakası bulunmamaktadır. Her şey hayal ürünüdür. .. :)