"Kısır yap bence."
"Aynen Emre, kısır yapsın. Cenan da zaten Arif'e güne geliyordu değil mi?" Ömer ve Emre, yine önemli olduğunu düşündükleri hararetli bir tartışma içine girmişlerdi. Arif'in Cenan'da kaldığı günün üzerinden geçen dört gün sonrasında Arif, Cenan'ı iş çıkışı akşam yemeğine çağırmıştı. Cenan'da sanayiden erken çıkmaya çalışıp geleceğini söylemişti. Bu sebeple Arif, Emre ve Ömer'e ne yemek yapması gerektiğini sormuştu ama sorduğuna pişman olmuştu. İkili olayı fazla ciddiye almışlardı. "Kısır sadece günlerde mi yapılır. Normal günde yapılmaz mı kardeşim?"
"Kuru fasulye pilav yapayım ne dersiniz?" Araya girmeye çalışan Arif'i ikisi de takmıyordu. Kendi aralarında didişip duruyorlardı.
"Oldu, bir de yanına börek yapsın kısırın, mahallenin teyzeleri ile dedikodu yapsınlar." Arif ikisinin susmayacağını fark edince kuru fasulye yapmaya başladı. Yanına da pilav yapacaktı. Dolapta dün yaptığı yaprak sarmalar vardı. Bir de salata ile tamamlayacaktı menüyü.
"Hayır Emre, babamlar senin annenler ile yan masalarda oturmasın. Aynı masaya alırız onları." Arif tekrar telefonu eline aldığında ikilinin neyden bahsettiğini anlayamadı. Konuyu kim bilir yine nereden nereye getirmişlerdi. "Olum ya tartışma falan olursa?"
"Sen salak mısın Ömer, niye tartışma olsun durduk yere?" İkisinin de onu takmadığını fark edince telefonu tekrar bıraktı ve yemeklere döndü Arif. Nasıl olsa Emre ve Ömer aralarında konuşmaya başlayınca Arif'i takmıyorlardı.
Tüm yemekler hazır olana kadar Emre ve Ömer saçma sapan bir sürü konudan konuşmuşlardı Arif ise hiçbirini dinlememişti. En son aralarındaki saçma muhabbet bitince dinlemeye başlamıştı.
"Olm, ne kadar kaldı Cenan'ın gelmesine?" Telefondaki bildirimlere bakıp Cenan'ın mesaj attığını gördü. Sanayiden çıktığını, birazdan orada olacağını söylemişti. "Mesaj atmış. Yoldaymış."
"Bak Arif, beni iyi dinle." Emre'nin sesi o kadar ciddi çıkmıştı ki, Arif Emre'nin gerçekten ciddi bir şey söyleyeceğini düşünmüştü. "İlk buluşmadan verme."
"İlk buluşmaları değil ki olm."
"Doğru lan. Arif ver. Öpüşün sevişin." İkisinin salaklığına güldükten sonra telefonu kapattı. Sofra tamamen hazırdı.
Heyecanlı bir bekleyişle geçen dakikalar sonucu Arif'in kapısı çaldı. Son kez eksik bir şey var mı diye baktıktan sonra koşarak kapıyı açtı Arif. Cenan'ın üstündeki temiz kıyafetler buraya gelmeden eve uğradığını belli ediyordu. Siyah pantolon üzerine beyaz tişört, üzerine de yine siyah bir hırka giymişti.
"Hoş geldin." Kapının yanından çekilerek Cenan'ı içeri davet etti. "Hoş buldum Arif'im." Arkasından kapıyı kapattıktan sonra Cenan'ın üzerindeki hırkayı çıkarttı Arif. İçerisi tişört ile gezilecek kadar sıcaktı. "Sence de biraz hızlı gitmiyor muyuz gülüm?"
Yanaklarına sıcaklık basmıştı Arif'in. Cenan yine hep yaptığını yapıyordu, Arif'i etkiliyordu. Fakat bu sefer yaptığı her şeyi bilinçli yapıyordu. Onu etkilemek istiyordu.
"Hadi sofraya geçelim biz en iyisi." Beraber Arif'in hazırladığı sofraya oturdular. Arif'in yaptığı yemekleri o kadar beğenmişti ki Cenan, hep onun elinden yemek yiyebilirdi. "Ellerine sağlık Arif'im."
"Afiyet olsun Cenan'ım." Arif ilk kez ona böyle seslenmişti ve bu Cenan'ın çok hoşuna gitmişti. Keşke ona hep böyle seslenseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Sanayi // ArCen (askıda)
Fanfic- Bi süreliğine askıya aldım. .. Kitaptaki karakter ve kurumların gerçek hayattaki hiçbir kişi ve kurumla alakası bulunmamaktadır. Her şey hayal ürünüdür. .. :)