"Bu gece sarhoş olmayanı ayıplıyorum." Emre herkesi yemekten sonra bara getirmişti. Arif daha saçma bir yer beklerken sonunda Cenan ile bara gelebildikleri için mutluydu.
Ömer ve Cenan sarhoş olmama kararı almışlardı. -Emre ikisinin de yüzlerine tükürmeyi ihmal etmedi.- Çünkü Emre ve Arif ölümüne içmek istiyorlardı, birilerinin de onları eve götürmesi lazımdı.
"Ömeer." Emre içtikçe Ömer'e sarmıştı. Sürekli kolunu çekiştiriyor ve bir şeyler söylüyordu. Yirmi yaşında değil de yedi sekiz yaşlarındaki bir çocuk gibiydi. Ömer onun bu haline yakınsa da aslında onun bu halleri en çok hoşuna giden halleriydi.
Çocuksu, şımarık hallerine bayılıyordu. Başka kimsenin yanında göstermediği bu hallerini Ömer'e göstermesine ayrı bayılıyordu.
Tabi ki Emre'ye bunu söylemiyordu.
"Efendim Emre." Bunu söylerken Emre'nin içmeye çalıştığı bardağı elinden aldı. Sürekli içiyordu ve bu bardağa şuan gerek yoktu. "Biz Ankara'da mıyız?"
Ankara lafını duyan Arif heyecanla Cenan'a döndü. "Ya Cenan, neden yurt dışında olduğumuzu söylemedin?"
"Yurt dışında değiliz gülüm."
"Ama Emre Ankara'dayız dedi." Arif'te hızlı ve çok içmişti. Zaten az içse bile Arif'i sarhoş etmeye yetiyordu.
Ömer ikisine ithafen konuşarak, "Ankara yurt dışında bir ülke değil ve biz de Ankara'da değiliz." dedi. "Hem Ankara nereden çıktı?"
Bunun cevabını Ömer kadar Cenan da merak etmişti.
"Yolda gelirken başkanın soy adı niye yazıyordu o zaman?" Kast ettiği yazı ışıklardan önce arabalar hızlarını azaltsın diye yolda yazan "yavaş" yazısıydı.
"Boşver Emre, anlatsam da anlamayacaksın şuan." Kollarını çocuk gibi önünde birleştirdi Emre. "Mal mıyım ben? Niye anlamiyim?"
"Mal değilsin Emre'cim. Sarhoşsun." Ömer kolunu Emre'nin omzuna atıp onu kendine çekerken Arif siniri bozularak Cenan'a döndü. "Sen niye bana Emre'cim demiyorsun?"
"Senin adın Emre değil çünkü gülüm." Bu açıklamayı mantıklı bulan Arif tekrar Cenan'a sırnaştı.
Cenan'ın gülüm dediğini duyan yan masa onlara bir kaç saniye bakıp tekrar önlerine dönmüşlerdi.
"Ömeerr?" Emre her Ömer dediğinde bilerek ismini uzatmayı seviyordu. "Efendim Emre'cim."
"Neden kaç gündür beni öpmedin?" Cenan'ın ağzından şaşkınlık nidası çıkarken Arif, "ben zaten biliyordum" demeye başlamıştı. "Öperim Emre'cim, öperim. Gel öpeyim." dedikten sonra Emre'nin yanağına bir buse kondurdu ve Cenan'a döndü. "Ya abi söyleyecektik de-" Onun sözünü böldü Cenan. "Ömer bir daha abi deme nolur. Ayrıca sorun yok."
Yan masa yine kulak misafiri olmuştu ve bu sefer "hasbinallah" demişlerdi. Onların sesini duyan Cenan kısa bir bakış atıp tekrar Ömer'le konuşmaya dönmüştü.
"Cenan sen niye abi dememizi istemiyorsun?"
"Sanayi de sürekli usta diyorlar zaten bari siz demeyin olm. Yeterince yaşlandım orada zaten. Yirmi dört değil kırk dört yaşındayım sanki."
"Ha sahi onu soracaktım, sanayi de çalışmak nasıl?" Derin bir nefes alıp verdi Cenan. Bu gece ne sanayiden ne de mahalleden bahsetmek istemiyordu. Zaten ikisi de yeterince yorucuydu. "Boşver be Ömer. Başka zaman konuşuruz."
"Tavuklar çiçek açmış." Herkes bir anda konuşan Emre'ye döndü. "Ellerinde poğaça." Cenan ve Ömer anlamsızca bakarken neyden bahsettiğini tek anlayan Arif'ti. Ve Emre'nin aklına geleni devam ettirdi. "Madem yüzme bilmiyordun, niye çıktın ağaca."
"Ne dedikleri hakkında bir fikrin var mı Cenan?" Başını iki yana salladı. Ömer gibi Cenan'ın da en ufak fikri yoktu. Bu sebepten ikisi saçma konuşmalarına devam ederken kiralardan konuşma başlatmıştı Ömer. Tabi ki sık sık saçmalayan ve alakasız şekilde gülen ikiliyi kontrol etmeyi unutmuyorlardı.
=><=
"Cenaan, sen beni aldatıyor musun mu?" Ömer'le Cenan konuşurken Arif biraz daha içmişti. "O nereden çıktı Arif'im?" Elini Cenan'ın yanağına getirip okşamaya başladı. Ayrıca bir bacağını Cenan'ın bacakları üzerine atarak kucağına çıkmaya çalışıyordu. Bunu anlayınca Arif'in diğer bacağını kaldırarak ona yardım etti. Böylece Arif bacaklarını Cenan'ın bacakları üzerinden uzatmış oldu. Tam olarak kucağında sayılmazdı ve bu sayede dikkat çekmemeyi umdu Cenan. Çünkü yan masadakilerin ara ara onlara olan bakışları hoşuna gitmemişti.
"Sordum işte." Gülerek Arif'inin yanağına bir buse kondurdu. "Ben seni hiç aldatır mıyım sevgilim." Yan masadan gelen bakışlar bu sefer Ömer'in de dikkatini çekmişti.
"Sen niye bana sevgilim demiyorsun Ömer?" Emre ve Arif trip yarısına girmiş gibilerdi. İkisi de birbirinin dediğinden bir trip sebebi çıkarıyordu. "Çünkü öyle dememi sevmiyorsun Emre."
"Sevmiyorum mu?" Emre biraz düşünür gibi sessiz kaldıktan sonra tekrar konuştu. "Doğru ya sevmiyorum."
"Ömer?" Yan masaya kitlenen Cenan, Ömer'e seslendi. Bakışlardan iyice rahatsız olmaya başlamıştı. "Efendim?" Cenan kafası ile yan masayı işaret edince çaktırmadan o tarafa bakması ile onlara kilitlenmiş bakışlar ile karşılaşması bir oldu. "Bunlar ne biçim bakıyor lan bize!"
"Sakin ol Ömer." Tekrar Arif ve Emre'ye dönselerde ikisinin de akılları onları dikizleyenlerde kalmıştı. "Sakinim, sakinim."
=><=><=
"Gerçekten çok sakinmişsin Ömer." Çatık kaşlarla Ömer'e bakıyordu Cenan. Ne olduğundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Cenan ve Ömer, Arif ve Emre ile sohbetlerine devam ederken yan masadaki adamlar sürekli onları izlemiş ve sohbetlerine kulak kabartmışlardı. En sonunda Cenan ve Ömer'e sataşmışlardı. Sebebi ise homofobik olmalarıydı. Onlar sataşınca Ömer de durmamış sataşanlardan birinin yüzüne yumruğunu geçirmişti. Kavga başlayınca mekanın güvenlikleri kavga eden herkesi dışarı atmıştı.Mekandan atılınca adamlar ile tekrar kavga etmemek için topuklarını götlerine vura vura kaçmışlardı. Şimdide ara sokağın birindeki duvara çökmüş oturuyorlardı. Adamlardan kaçarken nereye gittiklerine bakmamışlardı.
Emre ve Arif bir anda yaşadıkları aksiyon sayesinde az çok olayların farkındalardı ama hala kafaları bir milyondu. En sonunda Ömer ve Cenan bir taksi çağırmıştı.
Eve gidip Arif ve Emre'yi yataklarına yatırmışlar, kendileri de yanlarına yatıp uyumuşlardı.
=><=><=><=><=
bölümü atmayı unutmuşum insan bi haber verir ya dsfjhsdkjfh
neyse yarın msü var, sınava girecek olan herkese başarılaarr
öptüüümm
mucuukk :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Sanayi // ArCen (askıda)
Fanfiction- Bi süreliğine askıya aldım. .. Kitaptaki karakter ve kurumların gerçek hayattaki hiçbir kişi ve kurumla alakası bulunmamaktadır. Her şey hayal ürünüdür. .. :)