soobin
yeonjun
telrfinu aç
(01.42)yeonjun
kaç defa aratdim
telefonu aç
(01.43)YEONJUN
konuşmakız gefekiyor
telfnionu aç
(01.44)
(görüldü)-
Hyuka ile akşamdan kalan mutfağı hızlıca topladık. O dışarı çıkacaktı bende tek başıma film izleyecektim. Beni de dışarıya davet etmişti ama onlar içeceği için ben reddetmiştim. Henüz yeni iyileşmişken içki içmek doğru gelmiyordu.
Hyuka bulaşıkları yarıda bırakıp hazırlanmaya gitti. O sırada hepsini ben tek başıma halledip kek yapmak için gerekli olan malzemeleri çıkardım. Her zamanki gibi tarçınlı kek yapacaktım. Bu benim ve onun en sevdiği kekti. Ne zaman annem yapsa onu da yemesi için eve çağırırdım ya da fakülteye gidiyorsam ona da götürürdüm. Ama artık o yoktu. Fakat tarçınlı kek hâlâ hayatımdaydı. Bu yüzden bunun tadını çıkarmalıydım.
Hızlı hızlı yapıyordum. Sanki bir yere yetişmem gerekiyormuş gibiydim oysaki hiçbir acelem yoktu. Neden sakin olamıyordum? Elim ayağım birbirine dolanıyordu. Odaklanamıyordum bile. Kafam dopdolu, sürekli oraya buraya koşturuyordum.
"Ben çıkıyorum. Dışarıdan bir şey istiyor musun?" Hyuka ceketini ve ayakkabılarını giyerken bana seslendi. "Hayır. Kendine dikkat et yeter." dedim. Kapıyı açıp kendisini hızla dışarı attı çünkü arkadaşları binanın önünde herkesi uykusundan kaldıracak bir sesle kornaya basıyordu. Bir süre sonra sesler kesildi.
Kek pişti. Filmi açtım. Işıkları söndürdüm. Kendime yaptığım çayı yanıma alıp battaniyemi üzerime çektim ve filmi başlattım. Kafamda sürekli Soobin vardı. Attığı mesajların hiçbirine dönmemiştim. Çünkü sarhoştu. Doğru düzgün mesaj bile yazamıyordu. Onunla bu haldeyken konuşamazdım. Henüz filmin yarısındayken telefonum iki kere titredi. Bakmadım. Birden çaldı. Soobin arıyordu ama açmadım. Mesajlarını okudum.
soobin
yeonjun
evde miksin?
iyi defilim
sana gelpiyorumPanikledim. Soobin buraya geliyordu. Yanıma. Gece gece bu saatte neden geliyordu ki? Mesajına geri dönmedim. O da aramadı. Herhalde gelmez diye düşünerek filmi izlemeye devam ettim. Sıradan bir aşk filmiydi. Her zamanki gibi. Tarçınlı kekle bu iyi giderdi. Ve kış çayı. Kış çayı en güzeliydi!
Filmdeki kız oğlana deliler gibi aşıktı ama oğlan ona hiç pas vermiyordu. Kekimden yedim. Gözlerim etraftaydı, kulağım kapıda. Bekliyordum. Gelmesini isteyip istemediğimi bilmiyordum ama bekliyordum. Neredeyse beş dakika sonra kapı çaldı. Onun geldiğini anladım.
Soobin evime gelmişti. Heyecanlandım. Çayımı ve kekimi bir kenara bırakıp ayaklandım. Buradaydı. Eve almam gerekecekti. Düşünceler kafamı yordu. Ne yapacağımı bilmiyordum.
Yavaş adımlarım kapıya ulaştı. Soobin ben gelene kadar defalarca kez kapıyı çaldı ve bana seslendi. Kapıyı açtığım gibi rahatsız edici bir içki kokusunu aldım. İçmişti."Yeonjun." Kapıyı ittirdi. Geriye gittim. Kafasının yerinde olmadığını görebiliyordum. İyi değildi. Kafasını kaldırıp bana baktı. Gözleri kızarmış, yanakları ıslaktı. Ağlamıştı. "Neden telefonlarımı açmıyorsun?" İçeri girerken kendi kendine konuştu. Hiçbir şey demedim. Ayakkabılarını çıkarırken sendeledi. Düşecek gibi oldu ama duvardan tutunup dengesini sağladı.
Ona bakarken içim gitti. Neyin onu bu hale getirdiğini merak ettim. Beomgyu'ya bu kadar mı aşıktı? Kavga ettiklerinde içip kafayı bulup ağlayacak kadar? Bu düşünce canımı yaktı.
"Sevgiline git Soobin. Doğru yerde değilsin."
Birden bana döndü. "Yapamıyorum." dedi gözlerim içine bakarak. "Olmuyor Yeonjun." Gözümden bir damla yaş düştü. Soobin, koskoca adam, karşımda ağlıyordu. "Denedim. Çok kez denedim başkalarıyla. Ama olmuyor." Birkaç adım attı, bana yaklaştı.
"Benden vaz mı geçtin yoksa?" Bunu sorarken gözlerinden boncuk boncuk yaşlar akıyordu. Kendimi tutamadım. Gözlerim ağlamamak için kendimi sıktığımdan acıyordu. Soobin'in yanından geçip oturma odasına gittim. Peşimden geldi. Işıkları açmadı.
"Tarçınlı kek yaptım. Yemek ister misin?" Sesim titreyecek gibi oldu. Arkamda olduğunu biliyordum ve bu yüzden dönüp de bakamıyordum. "Sen seversin. Yeni fırından çıkardım zaten. Sıcak sıcak-" Aniden arkamdan bana sarıldı. Üç ay sonra ilk defa böylesine temas ediyordu benimle. Gözlerim doldu.
"Silmedim ben seni Yeonjun. Silemem. Geçmişim sendin. Geleceğimde sen ol istiyorum."
"Soobin-"
"Ona dokunmadım bile. Beomgyu ile sevişmedim. Aynı yatakta uyumadım. Senden başkasıyla yapamam bunları. Seni özledim Yeonjun. Kokunu özledim."
"Soobin sarhoşsun. Pişman olacağın şeyler söyleme." Sesim titredi. Pes ederek omuzlarımı düşürdüm ve ona doğru döndüm. Soobin kollarını benden çekti. Şimdi yüzyüzeydik.
"Yeonjun," Ağlıyordu. Bir eli yanağımı okşadı. "Biriciğim." dedi beni severken. "Hala biriciğimsin."
İçim titredi. Soobin farkında olmadan söylediği sözlerle yine canımı yakıyordu. Yanağımdaki elini tutup aşağı indirdim. "Değilim."
"Öylesin!" Bana yaklaştı. Geriye doğru sendelediğimde beni tuttu. Kendisine çekti. "Biricik Yeonjun'um. Benim güzel sevgilim-"
"Soobin sarhoşsun." Onu ittirmeye çalıştım. Ama gitmedi. Kollarını belime sarıp beni kendisine çekip sarıldı. Özlediğim bedeni şimdi buradaydı. Beni özlediğini söylüyordu ama sarhoş olduğunu bilerek bunlara inanamazdım.
Soobin bir süre öylece bana sarıldı. Kollarım aşağıda, sadece bedenimle destek vererek tutmaya çalıştım onu. Deli gibi ağlamak istiyordum. Kendimi tutamıyordum. Bu yanlıştı.
Bana aylar sonra biriciğim demişti. Soobin ağırlığını tamamen bana verip omzumda uyuya kaldığında onu koltuğa yatırıp üzerini örttüm ve kendi odama geçtim. Ondan biriciğim'i bu şekilde duymak istemiyordum. Uyandığında ne dediğini hatırlamayacak ve hepsi için özür dileyecekti. Ama bana verdiği zararı asla bilmeyecekti.
-
merhaba.
ben valjie.
basit bir texting kitabı ama yazmak benim nasıl hoşuma gidiyor anlatamammmm^^