Karşısında dolu gözlerimle ona bakıyordum. Buradaydı. Benim evimde. "Gelmemeni söylemiştim." İç çekerek kafamı yere eğdim. Soobin sessizce beni izliyordu.
"Yüzyüze konuşmak istedim." Sakindi. Benim aksime olaya tarafsız yaklaşıyordu. Benim ya da onun tarafından bakmıyordu. Ellerimin tersiyle yanaklarımı ve gözlerimi sildim. "Yüzyüze konuşunca ne olacak? Hem...konuşacak bir şey yok işte. Git."
Bana attığı mesajlar aklıma geliyor, birlikte geçirdiğimiz anlar gözümün önünden asla gitmiyordu. Hepsi birbiriyle çelişiyordu. Şu an da karşımda olması bile kendisiyle çeliştiğini gösteriyordu.
"Konuşacağız Yeonjun." Tek dediği buydu. Karşısında ben sessizce gözyaşı dökerken beni izliyor, hiçbir şey söylemiyordu. İzinsiz gelmişti buraya. Ben gelmesini istememiştim. Sormamıştı bile.
"Yorgun görünüyorsun." Yerinden kalktı. Bana doğru gelirken kafamı diğer tarafa çevirip ona sırtımı döndüm. Soobin ise dizlerinin üzerine çöküp önümde eğildi. "Çocuk gibi benden kaçacak mısın?" Ellerini dizlerime yerleştirdi. "Hislerinden kaçacak mısın?" Bir eli yukarı uzanıp çenemi kavradı. Yüzümü kendisine çevirdi. "Kendini ne kadar yalnızlaştırdığına bak."
Nasıl hissettirdiğini bilmiyordu. Onu görmek, ona dokunmak, onunla olmak bana hep iyi gelmişti. Hep korktuğum için itmiştim onu. Benden gidecek diye korkuyordum. Beni terk etmesinden, başkalarıyla olmasından korkuyordum. Asla söyleyemedim. Asla ona kendimi açamadım. Korktuğumu bile bilmedi. Soobin'in beni tam anlamıyla bilmesine izin vermedim. Ben hep planın dışında kalan, sonradan davet edilen ve gitmeye korkan kişiydim. Hiçbir zaman kendimi başkalarını dertlerimle yoracak kadar değerli görmedim. Hep bu konuda kötü hissettim. Birisi benim için bir şey yaptığında mahçup oldum. Kimseye muhtaç olmadan yaşamak istedim. Bu yüzden babama katlandım. Bu yüzden annem ne dediyse yaptım.
Düşündükçe durmak bilmeyen gözyaşlarım kendisini bir şelale gibi gözlerimden atıyordu. Yanaklarım gittikçe ıslanıyor, Soobin ise aşağıdan benim kızarmış yüzümü izliyordu.
"Konuş benimle." dediği an kafamı iki yana hayır anlamında sallayıp birden ayaklandım. Yüzyüze konuşacak kadar güçlü değildim. Cesaretim yoktu. Kendimi o kadar önemli görmüyordum hala. Hem anlatsam anlar mıydı ki? Yanımda olur muydu? Artık bitmişti. Birbirimiz için sadece yabancıydık.
Soobin'e arkamı döndüm. Bana bakmasını istemiyordum. Üzerimdeki kazağın kollarıyla yüzümdeki yaşları sildim. Gözlerimi sildim, yanaklarımı. "Gitmelisin." Sesim çatallı çıktı. "Konuşacak bir şey yok."
"Var Yeonjun." Hala beni bekleyen sesini duymak biraz olsun rahatlattı.
"Anlatsam bile bir daha birlikte olmayacağız. Bu yüzden bilmene gerek yok." Ona döndüm. Benim gibi ayağa kalkmış, omuzlarını düşürmüş bir halde bana bakıyordu.
"En azından eski sevgilimin nelerle savaştığını bilmeme izin ver."
Omuz silktim. "Bildiğinde bir şey değişmeyecek. Hem sen ben hayatından çıktığım için mutlu değil misin? İyi ki çıkmadım mı senin hayatından? Biz takılmıştık zaten. Ben sana aşıktım, sen değildin. İlgilenme benimle-" Nefesim kesildi. Yutkundum. "Hem baksana buraya gelmen, benimle konuşman bile umut verici. Ah! Ama ne var biliyor musun Soobin? Soğudum senden."
Kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Dikkatlice beni dinliyordu. "Başkasına dokundun. Başkasıyla yattın, başkasını öptün. Kaldıramıyorum bunları."
Elini alnına çıkarıp ovaladı. Sonra da bana kaşlarının altından terslercesine bakıp hızlı adımlarla yanımdan geçip gitti. Peşinden gittim. "Nereye? Hani konuş-"
"Sigara içeceğim. Sen sevmezsin, gelme."
"Beni susturmak için mi gidiyorsun?" Mutfağa girerken peşinden gidip bağırdım. Balkonun kapısını açıp omzunun üzerinden bana döndü. "Söylediğin tüm saçmalıkları sindirmek için gidiyorum Yeonjun. Başkasına dokunduğumu düşünmen komik."
Kendisini balkona atıp arkasından kapıyı çekti. Sigaradan ve kokusundan nefret ettiğimi biliyordu. Ama konuşmam bitmemişti. Madem konuşmak için buradaydı o zaman konuşacaktık. Balkonun kapısını açtığım an sesi yükseldi. "Kapat o kapıyı. Daha yeni iyileştin." Onu umursamadım. Balkona çıkıp kapıyı içeri soğumasın diye çektim. Soobin elinde tuttuğu sigarasının dumanını başka tarafa üfledi.
"Beomgyu'yu öptün." Tam arkasında duruyordum. Sırtım duvara yaslı, kollarım göğsümde bağlıydı. O ise kollarını balkon demirliklerine yaslamış aşağıya bakarak sigarasını içiyordu. "Gözlerimin içine baka baka öptün. Fakültede."
"Seni kıskandırmak içindi."
"Beni kıskandırmak için bu kadar iğrençleştin yani." Sert bir rüzgar esti. Tüm vücudum titredi. İçeri girmek istiyordum ama henüz sırası değildi.
"İğrenmelik bir durum yok."
"Gidip başka birisini öptüğümde benden iğrenmeyecek misin?"
"Aynı şey değil."
"Nasıl aynı şey değil Soobin? Seni kıskandırmak için gidip arkadaşlarından birisiyle öpüşsem-"
"Düzgün konuş."
"Taehyun kesin benimle öpüşürdü."
Birden arkasını döndü. Dişlerini sıkarak üzerime doğru gelirken, "Bir daha duymayacağım." dedi sertçe.
"Ayrıyız biz Soobin. Sen benden sonra kaç kişiyle sevgili oldun. Belki de benim gibi onlarla da takıldın."
"Siktir git Yeonjun. Takılma mevzusunu nerden çıkardın? Seninle takıldığımı nasıl düşünürsün?"
Acıyla sırıttım. "Sonuçta ailem hakkında hiçbir şey bilmiyordun-" Sigarasını dudaklarının arasından aldı. Kafasını yana çevirip dumanı başka tarafa üfledi. "Ailen hakkında bir şeyler bilmemek seni tanımamak mı oluyor? Aileni tanımamak oluyor. Siktiğimin ailesini de merak etmiyorum zaten. Seni döven bir babayı neden merak edeyim?"
Dudaklarım titredi. "Söyleme." dedim uyarırcasına. Her seferinde aynı şeyi yapıyordu. O babamın beni dövdüğünü söyledikçe o anlar gözümün önüne geliyordu.
Soobin bana doğru birkaç adım attı. Duvarla arasına aldı. Sigarasını dudaklarının arasına götürdü, çekti. Dumanı birden yüzüme üfledi. "Nasıl başladığını hatırlıyor musun?"
Hatırlıyorum.
Bir kafede, Soobin'in arkadaş grubu ve benimkiler birlikte otururken Soobin ile karşı karşıya oturmamızla konuşmaya başlamıştık. O gece beni eve bırakmak istemişti. Paketindeki son sigarasını benimle yürürken içmişti ve son dumanı beni öperek dudaklarımız arasında dağıtmıştı.
Birkaç öksürükten sonra gözlerine baktım. "Aynı şekilde mi bitireceksin?"
"Bitirmeyeceğim." İzmariti rastgele arkasında bir yere attı ve sigara tuttuğu parmaklarını yanağıma çıkarıp yanağımı okşadı. Baş parmağı dudağıma değdi. Dudaklarımı birbirinden ayırdı. "Tekrar başlatacağım."
Beni öptü.
Soobin evimin balkonunda beni öptü.