[26. Bölüm]

855 125 46
                                    

Soobin bir hastane odasındaydı.

414 numaralı odada.

"Yanında ziyaretçisi var. Sonra sizi alabilirim."

Aralık kapıdan odanın içerisine baktım. Beomgyu yanı başında bekliyordu. Bedeni Soobin'in yüzünü kapatıyordu bu yüzden onu göremedim. Hemşire odanın kapısını kapattı ve bana bakarak yanımdan geçip gitti.

"Girsene içeriye. Neyi bekliyorsun?" Hyuka arkamdan koşarak yanıma geldi. Merdivenleri o kadar hızlı çıkmıştım ki bana yetişmek için o'da nefes nefese kalmıştı. Düşmüş omuzlarımla ona döndüm. "O içeride." dedim dudaklarım tekrardan ağlamak için büzülürken.

Hyuka kapıyı açmak için öne atıldığında kolundan tuttum. "Girme." Kaşlarını çatarak bana döndü. "Beomgyu kim oğlum bizim o odada olmamız lazım. Senin olman lazım."

Kafamı hafifçe hayır dercesine salladım. "Benim cesaretim yok Hyuka. Karşısına çıkamam." Gözlerimi kaçırdım, tavana diktim. Tekrardan ağlayacaktım. Doktor iyi olduğunu söylemişti. Sadece bacağındaki dokunun zedelendiğini başka bir şeyi olmadığını söylemişti. Yine de canım yanıyordu. İçim gidiyordu.

Hyuka'yı orada bırakıp koridordaki sandalyelerden birisine oturdum. "Benim yüzümden oldu." Gözümden birkaç damla yaş süzüldü. Hyuka yanıma gelip önümde diz çöktü. "Cesaretin değil yüzün yok Yeonjun."

"Yapma Hyuka. Zaten çok kötü hissediyorum."

"İşte o yüzden gir şimdi o odaya. Soobin seni yanında isiyor, Beomgyu'yu değil." Elleri destek verircesine dizlerimi sıktı.

Dudaklarımı birbirine bastırıp aşağı doğru büzdüm. "Bilmiyorum."

Soobin'i o halde görmek istemiyordum. Onun canı yansın istemiyordum. Hiçbir zamanda istememiştim, o benim canımı yakmak istese bile. Şimdi hastaneye yataklarında onu güçsüz görmek ağlamak istememe neden oluyordu.

Ayağa kalkıp camdan kendi yansımama baktım. Yüzüm ve gözlerim ağladığım için kıpkırmızıydı. Kazağımın kollarıyla yüzümü sildim. Ona böyle gözükmek istemiyordum. Hyuka arkamdan geldi. Elim odasının kapısını tuttuğu an kalbim hızlandı. Kulpu eğip kapıyı açacağım sırada hemşirenin sesini duydum. "İçeride ziyaretçi yoksa girebilirsiniz diğer türlü-"

Kapıyı açtım. Beomgyu'nun bakışları bana dönerken önünden çekildiği Soobin'i gördüm. Gözgöze geldik. Yüzündeki yaraları gördüm. Elindeki sargı bezi, ayağındaki bez, dağılmış saçları...Kapıyı çekip çıkmak istedim. Konuşacak gücüm bile yoktu. Boğazımda kocaman bir düğüm vardı. Konuşamayacaktım. Konuşursam ağlamaya başlardım.

Beomgyu beni görür görmez suratını astı. "Gelmişsin." dedi bana doğru gelirken. "Ona iyi bak Yeonjun. Yoksa bunu bir sonraki kez sen yaşarsın." Tehditkar sesi saadece benim duyabileceğim bir tondaydı. Soobin'e döndü. Yüzüne eğilip alnını öptü. "Tekrar geleceğim sevgilim."

Şu an Beomgyu'nun ne dediği umrumda değildi. Tek istediğim Soobin'in iyi olmasıydı. Tekrardan benimle konuşması. Beomgyu yanımdan geçerken bana omuz attı. Kapıyı arkasından çekip çıktı.

"Soobin." Adını söyler söylemez ağlamaya başladım. Soobin ifadesizce beni izliyordu ama dudaklarından, "Ağlama Yeonjun." cümlesi çıktı.

Ona arkamı döndüm. Kolumu ağzıma bastırıp hıçkırarak birkaç saniye ağladıktan sonra yüzümü silip ona döndüm. Artık ağlamıyordum. Artık güzelce konuşabilecek gibi hissediyordum. Yatağına yaklaştım. Beomgyu'nun zaten yatağın yanına çekmiş olduğu sandalyeye otururken ikimizinde gözleri birbirindeydi.

"Özür dilerim." dedim. Kafam önüme eğik, kucağımda birleştirdiğim ellerimle oynuyordum. İç çektim. "Gelmeni söylememeliydim. Özür dilerim." İçim titriyordu. Ona bakamıyordum bile. Gözlerim üzerinde geziniyordu ama gözlerine tekrardan bakamıyordum.

"Senin suçun değildi." Yorgun sesi kalbimi kırdı. "Sana gelmek için arabayı hızlı sürdüm. Hem adam sarhoştu."

Birden kafamı kaldırıp ona baktım. "Şükürler olsun Soobin. Kötü bir yaralanma olmadan atlattın. Tanrı'ya şükürler olsun. Seni benden alsaydı ondan nefret ederdim."

"Yeonjun-" Ellerini tuttum.

"Sana bir şey olduğunu sandım. Kaza yaptığını duyunca şok oldum, kendime gelemedim. Ağlayamadım bile ama buraya gelirken tutamadım kendimi. Hala bile tutamıyorum. Tanrı'ya dua edeceğim-" Ellerimizi iç içe geçirdi. Beni yavaşça kendisine çekiyordu. "Tanrı'ya seni bana tekrardan verdiği için dua edeceğim."

"Bana gelmen için böyle bir şey mi yaşamam gerekiyordu?"

Kafamı iki yana salladım. "Hayır Soobin. Hayır, böyle düşünme. Böyle düşünemezsin."

"Ölseydim?"

Ellerimi ellerinden çekip sinirle ayağa kalktım. "Konuşma böyle! Buradasın, yaşıyorsun."

"Bacağım iyi değil." Ellerimizi birleştirip ona yaklaşırken ağlayacak gibi oldum. "İyileşeceksin. Ben bakarım sana. Tamam mı? Bizim evde kalırsın. Derslere de hyuka gider. O not tutar bize. Kalmayız derslerden-"

Yüzü asıldı. "Yeonjun ben hemen iyileşmek istiyorum."

Telaşla her sorusunu cevaplamaya çalışıyordum. Yanlış bir şey söyleyip de üzmek istemiyordum. "Zamanla olacak. Hemen iyileşemezsin ki." dedim ikna etmeye çalışırken.

"Beni öpersen iyileşirim."

"Ama hemen iyi- Ne?!" Soobin şaşkınlığıma bakıp sırıttı.

"Bana iyi gelecek tek ilaç sensin. Biliyorsun değil mi?"

"Soobin, hastanedeyiz."

"Sen benim sevgilimsin."

"Henüz değil." dedim dişlerimi birbirine bastırarak. Hâlâ bu konuda ısrarcıydım. Soobin birden elimden beni yatağa, üzerine çekti ve dengemi kaybedip göğsüne düştüm.

"Seni özledim Yeonjun."

"Hastasın Soobin."

"Biliyorum. Sana hastayım."

"Haftalar öncesine kadar böyle demiyordun ama." dedim imayla.

Dilini yanağının içinde gezdirdi. "Unutmayacak mısın hiçbirini?"

"Unutmayacağım."

Bekledi. Gözlerimin içine baktı. Sonra da kafasını dikleştirip bana yaklaştı. "Bunu da unutma o zaman."

İkinci kez hastane odasında o yaralıyken, ben istemeden dudaklarıma yapıştı. Ama bu sefer farklı olan bir şey vardı. Bu sefer, öpüşüne karşılık veriyordum.

-

merhaba.

ben valjie.

sanırım genel olarak wattpad'de sorun varmış. anlayamadım pek. umarım bildirim gelir size.

başka bir texting kitabı yazmayı düşünüyorum. bakalım biraz bu yoldan ilerleyeceğim gibi duruyor 🫣🫣

memories - yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin