Gezi

120 41 12
                                    

Tarih:16 Ocak
Bu gün çok mutlu olduğum bir gün. Çünkü bugün Jennie'm doğdu. Tam 18 yıl önce bugün. Okula bi an önce hazırlanıp gitmek ve Jennie'ye kocaman sarılmak istiyorum iyi ki doğmuş. Normalde geç uyandığım için okula hep geç kalırım ama bugün Jennie için çok erken kalktım.

Saçlarımı yaptım, poplin tarzında pantolonumu giyindim ve üstüme siyah crop geçirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçlarımı yaptım, poplin tarzında pantolonumu giyindim ve üstüme siyah crop geçirdim. Şimdi okula gitmeye hazırdım. "Niye forma giyinmedin?" diye soranlar illaki olacaktır. Okul forma giyinmeyi zorunlu tutmuyor ayrıca en değerlimin doğum gününü okul formasıyla kutlamak istemem açıkçası.

Saat 7.30 da okula vardım ve Jennie'yi beklemeye başladım. Jennie normalde erken gelen birisiydi ama bugün biraz daha geç geldi. Jennie'yi görür görmez onun yanına gittim ve doğum gününü kutladım. O da teşekkür etti ve bana sarıldı. Ardından yanımıza Jisoo ve Rosie geldi.

Jisoo "Jennie'nin doğum günü için okul çıkışı biryerlere mi gitsek?" diye sordu. Tabiki hepimiz tamam dedik ve okul çıkışını sabırsızlıkla beklemeye başladık. Bahçeye indik ve biraz bahçede oturduk daha sonra zil çaldı. Sınıf çıktığımızda hoca içerideydi. Hoca da Jennie'nin doğum gününü kutladı ve bi geziden bahsetti. Gezi bugün yapılacakmış ve ücretsiz olacakmış.

Gidip gitmeyeceğimizi sordu çünkü çoğu 12. sınıflar gidecekti. Ben ve Jisoo çok gitmek istemesekte Rosie ve Jennie gitmemiz için ısrar ettiği için ikimizde kabul ettik. Bizle beraber bizim sınıftan toplam 7 kişi gidiyordu. Geziden sorumlu olan öğretmen bizi sınıftan aldı ve aşağı indik. Aşağıda aşağı yukarı bizle beraber 14-15 kişi vardı. Oysaki hoca bize çoğu 12. sınıfların geleceğini söylemişti.

Görevliye sorduğumuzda otobüse binmemiz gerektiğini, kalan öğrencilerinde başka otobüslerle okula geleceğini söylemişti. Bu durumu garipsemiştim çünkü otobüs 30 kişi alabilirken biz sadece 14 kişi gidiyorduk. Saçmaydı. Jennie'ye son kez "Gitmesek bence daha iyi olur gibime geliyor Jennie." dedim. Jennie ise "Bugün benim doğum günüm Lisa lütfen beni kırma çok gitmek istiyorum." deyince onu kırmak istemedim ve otobüse bindim.

Herkes binince otobüs hareket etti. Bariz bir şekilde otobüs çok boş görünüyordu. Rosie'ye "Otobüste 30 kişi gitmeliyiz niye sadece 14 kişiyiz?" diye sordum. Rosie "Boşver Lisa bak ne güzel bomboş gidiyoruz." dedi ve beni geçiştirdi. Bende bi süre sonra sorgulamayı bıraktım ve başımı Jennie'nin omzuna koydum. Sonra da uyuyakalmışım.

Jennie "Uyan Lisa geldik." diye beni dürttü. Gözlerimi açtım ve otobüsün camından nereye geldiğimize baktım. Aslında biliyordum üniversite gezisiydi ama bu üniversite fotoğraflarda göründüğünden daha büyük ve çok görkemliydi.

Otobüsten sıra sıra indik ve Üniversiteye girdik. İçeride kimsecikler yoktu. Bu sefer tek ben değil Nayeon, Tae, Jk ve Jisoo'da durumu garipsemişti. Çünkü her üniversite gezisine gittiğimizde hademeler, öğretmenler, güvenlik, müdür veya müdür yardımcısı okulda olurdu. Tam arkamı dönüp gezi için sorumlu olan öğretmene niye kimse burada yok diyecekken arkamızda kimsenin olmadığını gördüm.

Ardından Yuna "Burada niye kimse yok?" diye yanındaki arkadaşı Nayeon'a sordu. Nayeon biraz etrafına bakındı ve "Gerçekten kimse gözükmüyor etrafta acaba bi oyunun içinde miyiz?" diyerek güldü. Yuna ona gözlerini devirdi ve daha sonra Momo "Kimse yok mu?" diye etrafa bağırdı. Bizde tabi o sırada etrafa bakıyorduk ve birinin olup olmadığına bakıyorduk.

Görünürde kimse yoktu. Jisoo "Bahçeye çıkıp otobüse geri dönmeliyiz bence." dedi ve herkes bahçeye çıktı. Ama bahçede ne bi otobüs ne de bir insan vardı, kimse yoktu. Üniversite de tam ormanlık alanın içerisindeydi kısaca bizi geri okulumuza götürecek tek bir Allah'ın kulu yoktu.

Kai okulu aramak için telefonunu çıkarttı ama telefonun çekmediğini görünce "Hassiktir telefon çekmiyor!" diye öfkeyle bağırdı. Jk'de "Bizi gezi için getirdikleri okulun yerini sikeyim." dedi sinirli bir şekilde. Ona sakin olmasını söyledim ve kendi telefonumu çıkarttım. Benimkiside çekmiyordu. Jennie'ye, Jisoo'ya ve Rosé'ye sordum. Tabiki onlarında telefonu çekmiyordu. Herkes okulu,annesini ve babasını aramayı denedi ama kimsenin telefonu çekmedi.

Bizde üniversitenin içine girip bizden başka birinin olup olmadığını baktık. Ama kimsecikler yoktu. Tae "Kameraların olduğu odaya bakalım eğer üniversitede biri varsa kameralardan görünür. Eğer birisi yoksada boşuna arayıp kendimizi yormamış oluruz." dedi. Jennie Tae'ye hak verdi ve kameraların izlendiği odayı aramaya başladık. Odayı bulmamız zor olsada bulduk ve kameraları izlemeye başladık. Biz üniversiteye gelmeden hemen önce üniversitede bir sürü kişinin olduğu gözüküyor.

Şimdi ise tek bir insan bile yok. Jimin "Biz nasıl bir oyunun içindeyiz ya." diye kendi kendine sordu. Yuna Jimin'e yaklaşıp kulağına bişey fısıldadı. Ne fısıldadığını bilmiyorum ama ondan sonra Jimin Yuna'dan uzak durmaya çalıştı. Üniversitede boş boş gezinip insan aradığımız için zamanın nasıl hızlı geçtiğini anlamamıştık ama tam tamına 2 saat geçmişti.

2 saatin sonunda okulun hoparlöründen birisi konuşmaya başladı. Konuşanın kim olduğunu bilmiyorduk fakat bizim yaşlarımızdaki bi kızım sesine benziyordu. Kız hepimizin spor salonuna geçmesi gerektiğini söyledi. İlk gitmek istemedik ama aradan 5 dakika geçtiği zaman o tatlı ses tonu olan kız gitti sanki içine şeytan girmiş biri bizimle konuştu. Yada belki gerçektende şeytandır bizimle konuşan?

"Eğer spor salonuna inmezseniz bunu canınızla ödemek zorunda kalacaksınız." dedi ve kahkaha attı daha sonra ses kesildi. Jin "Hey baksana sen kamera şakası falan mısın bizimle alay mı ediyorsun?" diye bağırdı. Ses gelmedi. Momo "Bence 3. bi uyarı daha almadan gitmeliyiz." dedi. Erkeklerin gitmeye niyeti yoktu ama biz kızlar gitmek isteyince onlarda peşimizden geldiler.

Spor salonuna inerken Hyunjin "Bu aptallarla değerli zamanımı kaybediyorum." diye söylenmeye başladı. Ve sonra bağırmaya başladı. "Beni bu aptallarla bir arada tutmak zorunda mısın sen?!" Arkamı döndüm ve "Aptaldan başka kelime bilmez misin sen?" diye sordum ve sinirli sinirli baktım. Hyunjin gözlerini devirdi ve beni geçerek spor salonuna uğlaştı. Teker teker içeriye girdik ama aramızda bir kişi eksikti Yuna. Yuna yoktu ve daha sonra yine o tatlı ses tonu duyuldu. "Beni dinlediğiniz için teşekkürler çocuklar. Şimdi biraz uyuyun yarın çok yorulacaksınız." dedi ve hepimizin gözleri kapandı.

Katil Kim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin