Birinin benim omzuma dokunup durmasıyla yavaş yavaş gözlerimi açtım. Omuza beni uyandırmak için dokunan Jungkook'tu. Uyandım ve ayağa kalktım. 13 kişiydik ve şimdi bir sınıftaydık. Spor salonunda hepimiz birden uykuya dalıp bir sınıfın içinde uyanıyorduk. Bu durum gerçekten artık normal değildi ve buradaki herkes bunun farkındaydı.
Gözlerimi avuşturup konuşmaya başladım. "Sizde farkettiniz mi? Spor salonunda 1 kişi eksikti." Jennie Yuna'nın olmadığını söyledi. Bende " Evet Yuna spor salonuna gelmemişti ve olduğumuz sınıfta da yoktu." Nayeon " O zaman çıkıp Yuna'yı arayalım." dedi ve sınıftan çıkmak için kapıya yöneldi fakat kapıyı ne kadar zorlasa da açılmadı. Jk "Herneyse kimse geberip gitmedi ve herkes iyi durumda gözüküyor." dedi. Hava almak için camı açtım ve camdan aşağı baktım. Yuna aşağıdaydı. Ama o ölüydü...
Çığlık atıp kendimi yere attım. Herkes korku dolu gözlerle bana baktı ve ne olduğunu sordu. "Yuna.." dedim. "O aşağıda ve." nefes almakta zorlanıyordum söyleyemedim ve onlara aşağı bakmalarını işaret ettim. Tae aşağı baktı ve "Siktir ölmüş lan bu." dedi. Her ne kadar korkmamış görünmeye çalışsada gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Herkes korkuyordu. Daha sonra kapının kilidinin açıldığını duyduk.
Hyunjin "Yeter artık bu kadar oyun fazla." diyip kapıyı sertçe açtı. Kimse yoktu. O zaman kapıyı kim açmıştı? "Hala bunun bi şaka olduğunu mu düşünüyorsun?!" diye öfkeyle bağırdım. Gözümden bi damla yaş düştü ve "Birisi öldü. Her ne kadar sevmeyeni olsa da o öldü. Bu bir oyun değil." dedim.
Hoparlörde yine o kız konuştu. "Arkadaşınız spor salonuna gelmemeyi kendisi seçti ve bunu kendi canıyla ödedi. Şimdi size biraz süre vereyimde kahvaltınızı yapın. Kafeteryadakilerin hepsi sizindir sınırsız yiyecek hakkınız var." daha sonra bir sessizlik oluştu. Bu sessizliği ilk bozan Hyunjin oldu. "Gerçekten şu aptallarla beraber değişik birşeyin içerisindeyiz ve ben bundan gram zevk almıyorum." hepimiz Hyunjin'e baktık ve "Bizde sana bayılmıyoruz Hyunjin. Artık o çeneni kapat ve bizimle bi çıkış yolu ara." dedi Rosie.
Haklıydı, Hyunjin bize hakaret etmekten başka bişey yaptığı yok. "Okuldan ayrılmayı niye akıl edemedik biz?" diye sordu. Jennie'de
"Buradan kaçmanın yolu bu kadar basit ise Yuna neden öldü?" diye sordu. Gerçekten bu kadar basit olmamalı. Okulun bahçesinden çıktığımızda sonumuz Yuna gibi mi olacaktı yoksa kaçabilecek miydik? Bunu denememiz gerekiyordu ama kimse cesaret edemiyordu.Hyunjin "Çok korkaksınız aptal ezikler. Ben çıkarım ama eğer kaçarsam size yardım çağırmayacağım." dedi ve bahçeye çıktı. Bizde peşinden ilerledik. Jennie'nin koluna girmiş korka korka Hyunjin'i izliyordum. Taehyung ve Jungkook hemen arkamızdalardı ve fısıldaşıyorlardı. "Eğer şu Hyunjin denilen beyinsiz tekrar bize hakaret ederse bu sefer hayalet kızın öldürmesini bekleyemeyip ben Hyunjin'i öldüreceğim." dedi Taehyung.
Jungkook'ta onun arkasında olduğunu söyledi ve güldü. Gülüşü çok tatlıydı. Bekle bana noluyo böyle gülüşü tatlı mıydı? Hayır hayır değildi. Hyunjin "BEN KAÇACAĞIM VE SİZE YARDIM ÇAĞIRMAYACAĞIM EZİKLER!" diye bağırıp el salladı ve ilerledi. Bahçeden çıkmasına son 1 adımı kalmıştı. Bahçenin kapısı sonuna kadar açıktı ama bahçenin çevresi beyaz şeritler vardı. Sanırım sınır çizgimiz beyaz çizgilerdi.
Hepimizin gözü Hyunjin'deydi son kez arkasını döndü ve bize baktı. Bu onun bize attığı son bakışıydı. Çünkü o beyaz şeriti geçtiği zaman yere düştü hepimiz korkuyla ona bakıyorduk. Öldüğünü sandık. Daha sonra düştüğü yerden ayağa kalktı. Bize baktı ama korkunç bi görüntü vardı yüzünde göz bebekleri gitmiş. Gözleri bembeyaz, vücudu mosmor olmuştu.
Tae Jennie'nin bakmamasını bakarsa etkileneceğini söyledi. Ve Jennie'yi yanına aldı. Tek kalmıştım ayrıca korkuyordumda. Arkamdan biri Hyunjin'e bakmamam için gözlerimi kapattı. Gözlerim belli bir süre kapalı kaldı daha sonra açıldı. Yerde Hyunjin yatıyordu. Üstü kan revan içerisindeydi. O da ölmüştü ve artık 12 kişiydik.
Roise ve Jisoo'yu aradım ama onlar bahçede değillerdi aynı zamanda Jimin ve Jin de ortalıklarda yoktu. Dörtlünün beraber olduğunu düşündük ve zaten öyleydi. Gerçekten Rosie ve Jimin yakışıyordu. Jisoo ve Jin'de öyle. Ama şuan içinde bulunduğumuz durum çok mantıklı değildi ki aşk hayatımızı bir kenara bırakmak zorundaydık bu durumdan çıkana kadar.
Jk acıktığını söyledi ve kafeterya ya gitmeyi teklif etti. Hepimiz kafeterya ya indik Jimin,Rosie,Jisoo ve Jin çoktan oradaydılar. Jin soğuk kanlılıkla "Hyunjin öldü değil mi?" diye sordu. Üzgün bir şekilde başımı salladım. Jisoo "Üzülme Lisa. Ölmesi kötü oldu ama ölmeseydide kavga etmeden bir gün geçiremeyecektik." dedi. Haklıydı o yüzden üzülmeyi bıraktım ve normal davranmaya çalıştım.
Jennie çok üzgün görünüyordu. Taehyung ve ben bunu farketmiştik ama ben sormak istemedim. Aslında tam soracakken Tae sordu. "Jennie neyin var? Biliyorum içinde bulunduğumuz durum mutlu olmanı engelliyor ama sanki sen herkesten daha da bi üzgünsün."dedi. Kai Jennie'ye baktı ve "Ne oldu Jennie? Benden ayrıldığın için mi üzgünsün istersen tekrar olabiliriz." dedi. Bencilin teki ne olacak. Tae "Kes sesini Kai." diye Kai'yi susturdu.
Jennie "Dün benim doğum günümdü ben ısrar ettim buraya gelmeyi yoksa kızlar istemiyordu. Eğer ısrar etmeseydim şuan ben, Lisa, Roise ve Jisoo burada olmayacaktık hepsi benim suçum." diyip ağlamaya başladı. Yanına gittim ve ona sarıldım. Rosie "Bu senin suçun değil Jen üzülme buraya gelmeyi en az senin kadar bende istedim ve ısrar ettim." dedi.
Jisoo'da "Buranın böyle bir cehennem olduğunu bilmiyordun Jennie. Kendini üzme." dedi. Jennie tekrar tekrar özür dileyip iyice ağlıyordu. Jennie'yi aldım ve lavaboya götürüp elini yüzünü yıkattım. Ve ona moral verdim artık biraz daha iyiydi. Tekrar o lanet olası ses duyuldu. "Kahvaltılar yapıldıysa herkes spor salonuna."
Jimin'in bağırışları lavaboya kadar gelmişti. "HANGİ CEHENNEMDESİN LANET OLASI!"
Rosie Jimin'e sakinliğini koruması gerektiğini aksi taktirde bu varlık artık her neyse Jimin'e de zarar verebileceğini söyledi. Hep birlikte spor salonuna indik. "Aranızdan 2 kişi ayrıldı. Cezalarını çektiler sözümden çıkarsanız neler olduğunu gördünüz diye düşünüyorum çocuklar." dedi ve sustu. "SUSMA ARTIK KONUŞ!" diye öfkeyle bağırdım. "Senin akıllı bir kız olduğunu düşünmüştüm Lalisa Monabal. Fakat öyle değilmişsin." sanırım onu kızdırmıştım. Kolum kesilmiş gibi acımaya başladı. Kolumu tuttum ve bağırmaya başladım. "KOLUMA NAPTIN?!" kolum sızlamaya başladı ve bir süre sonrada kolum kanamaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kim?
FanficLalisa Monabal adındaki genç kız ve onun okul arkadaşları gezi için bir okula girerler ve okuldaki katili bulma oyunu oynamak zorunda kalırlar.