"Sana söylemiştim, Azap. Sana söylemiştim." diyerek huzursuzca oturduğu yerden kocasına doğru bakıyordu, Ayşe. Akşam yemeğinde olan şeyleri kendi gözleriyle görmüştü. Şafak'ın kızına olan ilgisini farketmişti, içindeki korkuların gerçeğe dönüşüyor olması onu normalinden daha fazla endişelendiriyordu. O gece akşam yemeğinden sonra mutfakta işleri hallederken Şafak'ın annesiyle mutfak kapısında bir şeyler konuştuğunu görmüştü Ayşe ve o an ona mantıklı gelen bir şey yapmış, Sultan'la konuşurken bu hafta evde de yoğun olacağını çünkü kuzeni Kerim'in kızını istemeye geleceğini söylemişti. Bu bir yalan değildi. Ayşe'nin ablası Zeynep, Kerim 4 yaşındayken doğan Kamer'i hep seni oğluma alacağım diye sevmişti. Onlar doğduklarından beri beraberlerdi.
"Duyup duymadığını bilmem ama ben Kamer'in bir nişanlı olduğunu anlatmaya çalıştım, kızıma musallat olmadan önce bunu bilse iyi olacaktır." demişti Ayşe, koltuğa otururken. Ama yüreği öyle huzursuzdu ki hiç rahat hissetmiyordu.
"Ayşe fazla endişeleniyorsun, biraz sakin davran artık kendine hakim ol. Senin bu hareketlerin yüzünden iki gündür kızın yüzü gülmez." diye kızmıştı Azap, kızının yüzünün gülmemesine dayanamıyordu. Onu hep neşeli görmüştü bu zamana kadar, şimdi böyle görünce canı yanıyordu.
"Nasıl sakin olayım, dün akşam nasıl baktığını görseydin sen de beni anlardın! Korkarım Azap, korkarım!"
"Anne, neden kızıyorsun babama yine?" diyerek salona girmişti Kamer, annesiyle şakalaşarak. "Ona kızma bana kız." derken babasına doğru ilerlemiş ve yanına oturup koluna sarılmıştı. Ayşe kızına doğru ters bir bakış atarken derin bir nefes almıştı. Onun korkusu Kamer'i bu aileye yem etmemekti. Çünkü o adamla olursa kızı yemden başka hiçbir şey olmayacaktı. O adam ne olursa olsun bir annenin evladını öldürmüştü, bütün köy onu Atilla ağanın katil oğlu diye biliyordu.
"Günaydın kızım, bakma annene sen her zaman ki halidir." demişti Azap gülümseyerek kızının saçlarını okşarken.
"Kamer, kalk kahvaltıyı hazırla ben konağa gidip geleyim." derken oturduğu yerden kalkmıştı Ayşe.
"Tamam anne, hazırlarım hemen."
"Ben gelene kadar hazır olsun, bahçeye falan çıkayım demeyesin çiçekleri ben sularım." demişti Ayşe, evlerinin önünde Kamer'in küçük bir çiçek alanı vardı, her sabah onları sulardı ama şimdi kızının bahçeye çıkmasından bile endişelenir olmuştu. Aklı çok karışıktı, yüreği çok endişeliydi. Evladının zarar görmesinden korkan güçsüz bir anneydi. Bu aileye göre ellerinde hiçbir güç yoktu, bu korkutucuydu.
"Annem bu sabah yine formunda." diyerek gülmüştü Kamer. Yüzü gülüyordu ama içi endişe doluydu onun da. Annesinin korkusunun nedenini biliyordu, bilmesine rağmen tek kelime edemiyor ve kimseye derdini anlatamıyordu. Babası da üzülsün endişelensin istemiyordu.
"Her zaman ki gibi." diyerek gülmüştü babası, Kamer sonra kalkıp mutfağa geçmişti. Bir sürü şey düşünerek kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı. Bir kaç gün öncesine kadar çok severek ve eğlenerek hazırlardı kahvaltıyı ancak şimdi evin içindeki huzursuzluğu hissediyordu. Bir süre sonra annesi geri dönmüş ve mutfağa gelmişti.
"Konakta işler nasıl anne, kahvaltı işi bitti mi?" diye sorarken kestiği domateslere tuz atıyordu, Kamer. Önce konakta kahvaltı hazırlarlar, sonra da annesi gelene kadar Kamer evde ailesine kahvaltı hazırlar ve birlikte kahvaltı yaparlardı.
"Kahvaltı yaparlardı ben çıkarken, oyalanmayalım hemen hazırla da gideyim tekrar." demişti Ayşe, zaten yeterince huzursuzdu.
"Baba, yumurtayı senin sevdiğin gibi yaptım."derken gülmüştü Kamer, babasına doğru bakarken. Azap, elindeki not defterini bırakıp kızına doğru bakmıştı. O olmasa bu evde ne yaparlardı bilmiyordu. Evin neşesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMER (Köy serisi III) Devam ediyor
General FictionTek kurşun. O gece tek kurşun sesi duyulmuştu köyde. Her şeyi bilen sadece Kamer'di, bir de onu sonsuza kadar bu sırrı saklaması için uyaran Derin'in abisi, Şafak Kirman. Derin ise yerde kanlar içinde yatıyordu, bir de onun arka tarafında yere yı...