Atilla ağa duyduklarını sakin karşılamış ancak içi öfke ve üzüntüyle dolmuştu. Şafak'ın kendisine inat yaptığını düşünüyordu, geçip giden yılların acısını burayı birbirine katarak çıkarmak istediğini düşünüyordu ancak kalbinin ufacık bir köşesinde de onun bu kızı gerçekten istediği düşüncesi gizleniyordu.
"Beni yanlış anlamayın Atilla ağam, size bir sözüm yoktur. Bu konağa ve size ailemle yıllarımı verdim. Oğlunuza da saygım vardır ancak kızım nişanlıdır. Herkes bilir bunu." demişti Azap, büyük bir üzüntüyle. Atilla ağa'yı çok seviyordu. Ona babalık yapmıştı Atilla, düştüğünde elinden tutmuş onu karısı ve kucağındaki bebekle buraya getirip iş vermişti, oğlundan sonra en güvendiği adam yapmıştı. Onu nasıl bırakıp gidebilirdi? Kızı için bunu yapması gerekirse elbette ki yapacaktı ancak bunun olmaması için çabalıyordu.
Atilla oğlunun bir başkasının evine bu şekilde girdiğini duyunca kızgınlığı artmıştı. Kamer'i severdi, sessiz sakin bir kızdı ve Şafak'ın bu davranışından korktuğuna emindi. Bu durumu düzeltecekti.
"Gönlün rahat olsun, Azap." derken elindeki bastonu parmakları arasında sıkmıştı Atilla ağa. "Şafak'dan size bir zarar gelmeyecektir. Onu benim kadar sen de tanırsın." demişti ama içinde kopan fırtınanın haddi hesabı yoktu. Bir zarar gelmezdi... Evet eskiden bir zarar gelmezdi ama şimdi bu ailenin Şafak'dan neden korktuğunu ve kızlarını uzak tuttuğunu biliyordu. Çünkü oğlu katildi. Zarar vermişti birine.
"Tanırım, ağam..."demişti Azap, "Tanırım."
***
Telefon çalmaya başladığında doğradığı patateslerden gözlerini alıp telefona doğru bakmıştı Kamer. İki gündür ne evden çıkmış ne de çalan telefonlara o bakmıştı. Babası eve gelir gelmez onu hep sarıp sarmalamış, onunla ders çalışmış kızının üzüntüsünü ve korkusunu hafifletmek için elinden geleni yapmıştı ancak Ayşe bu konuda oldukça katıydı. Çünkü içindeki korku öyle büyüktü ki bu öfke olarak yansıyordu tüm eve. Düşündüğü her şeyin gerçek çıktığı gerçeği onu deliye döndürmüştü çünkü Şafak'ın söylediği şeyleri yapacağı gerçeğini de hissediyordu. Bu yüzden öfkeliydi, nasıl engel olabileceğini bilmediği için. Kızını bir katilin eline vermek istemediği için. Telefon bir kaç kez daha çaldığında Kamer elindeki bıçağı yavaşça bırakmış ve telefona doğru adım atmak için hazırlanmıştı ki, Ayşe salondan çıkıp çıka gelmişti.
"Telefona bakayım demeyesin, ben bakarım." derken kızına doğru bakmıştı, kimin aradığını az çok tahmin ediyordu. Ya konakta ona ihtiyaç duyulmuştu, mutfağa gitmesi için Sultan arıyordu ya da Derin arıyordu. Kamer başını öne doğru eğerek önüne dönmüştü. Annesiyle tek kelime etmeye çekiniyordu, onun bu tavırlarına o kadar üzülüyordu ki ağlamaktan gözyaşları kuruyacak sanmıştı. Anne ve babasını çok seviyordu, evin bu huzursuzluğuna hiç alışık değildi.
"Buyur kızım," demişti Ayşe, telefondaki sesin Derin'a ait olduğunu duyduğunda. Tahmin ettiği gibiydi, bunu yaptığı için kendisi de üzülüyordu ancak onun için tek önemli olan kendi kızını bu aileden uzak tutmaktı. Derinse üzgündü, o olaydan sonra iki gün boyunca ne o Kamer'i aramış ne de Kamer onu aramıştı. Bir kez bile görememişti arkadaşını. Bu konu kapanmış gibiydi, Şafak abisinde farklı bir şey görmüyordu ve başka bir şey de duymamıştı. Belki de her şey düzelir diye düşünmüştü Derin, çekinse de aramıştı arkadaşını ancak telefonu Ayşe açtığında üzülmüştü.
"Merhaba Ayşe teyze, Kamer'i aramıştım." demişti Derin, ne tepki alacağını bilmiyordu ancak arkadaşından vazgeçemeyecek kadar çok seviyordu.
"Kamer..." derken gözlerini telefondan alıp kızına doğru bakmıştı Ayşe. Kamer annesine doğru döndüğünde göz göze gelmişlerdi, Derin'in onu arıyor olması bir yanını çok mutlu etmiş diğer yanını da yakmıştı. "Kamer hastadır kızım biraz, uyuyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMER (Köy serisi III) Devam ediyor
Fiksi UmumTek kurşun. O gece tek kurşun sesi duyulmuştu köyde. Her şeyi bilen sadece Kamer'di, bir de onu sonsuza kadar bu sırrı saklaması için uyaran Derin'in abisi, Şafak Kirman. Derin ise yerde kanlar içinde yatıyordu, bir de onun arka tarafında yere yı...