"Abi," diyerek neşeyle gülmüştü Derin, abisini gördüğünde adımlarını hızlandırırken. İçi rahat etmemiş ve Kamer'i görmeye gelmişti ancak abisi de burada görmek en son bekleyeceği bir şey bile değildi. "Burada ne yapıyorsun?" diye sormuştu abisinin yanına ulaştığında. Hemen karşılarında da Kamer vardı ama rengi atmıştı ve kötü görünüyordu, bu kadar fazla mı hasta olmuştu?
Şafak, bir şey söylemek yerine kardeşine doğru dönüp elini saçlarına doğru götürmüş ve hafifçe okşamıştı. Derin abisine gülümserken onun bir şey söyleyeceğini düşünmüştü ama Şafak bir şey söylemeden oradan ayrılmıştı. Hem Kamer'e kötü hissettirmek istemiyordu hem de bunu yapamıyordu çünkü içindeki hisler buna izin vermiyordu. Kamer'i alana kadar da durabilecek gibi değildi. Engel olamadığı bir şeyle karşı karşıyaydı ve daha önce hiç bunu yaşamamıştı, karşı koyamadığı bu şey de onu öfkelendiriyor ve hırsını körüklüyordu.
"Kamer, abim neden gelmiş ki buraya?" diye Kamer'e doğru dönmüştü Derin. Aklında hiçbir fikir yoktu, abisinin Kamer'e aşık olduğu düşüncesi asla zihninin bir köşesinden geçmemişti. Kimsenin geçmezdi ancak herkes şaşıracaktı.
"Bilmiyorum." demişti Kamer, sesi titriyordu ama öfkeden değildi. Korkuyordu, hislerinden ve olabileceklerden.
"Bir günde nasıl bu kadar hasta olmayı başardın? Yürü hadi içeri ben çorbayı hazırlayayım sana." demişti Derin, Kamer'in elini tutarak eve girerken. Girmeden önce ayakkabılarını çıkarmıştı. Konakta bunu yapmıyorlardı ama buraya geldiği zaman yapardı. İçeri girdiklerinde Kamer mutfaktaki koltuğa oturmuştu. O kadar çok düşüncelerle doluydu ki zihni, uyuşmuş gibiydi sanki. Derin çorbayı ısıtırken Kamer'e doğru bakıyordu. Sanki başka bir sıkıntısı var da ona anlatmıyormuş gibi hissediyordu.
"Kamer," derken arkadaşına üzgün bir tavırla bakmıştı Derin. Kamer, gözlerini yerden alıp kendisine seslenen Derin'e baktığında korkmuştu. Yine abisinin burada ne yaptığını mı soracaktı? Biliyordu, biliyordu ne onun ne ailesinin bir suçu yoktu ama çekiniyordu. Şafak ne de olsa onun abisiydi. Sessizce Derin'e bakmakla yetinmişti Kamer.
"Bir sorunun var da bana mı söylemek istemiyorsun?" diye sorarken ocağı kapatıp arkadaşına doğru yaklaşmıştı Derin. "Eğer öyleyse bunu anlarım ve sana kızmam."
"Hiçbir şey yok, Derin." derken gülümsemeye çalışmıştı Kamer. Ona hiçbir zaman yalan söylememişti ancak şimdi söylüyordu. Bu ona kötü hissettirmişti.
"Ama ben görebiliyorum," diyerek üstelemişti Derin. "Sen hasta olmaktan daha çok üzgün gibisin. Ne oldu da benden saklamak istiyorsun bilmiyorum ama durumun böyle olduğuna eminim."
O sırada çalan kapı, Kamer'i içten içe rahatlatmıştı. Annesi ya da babası gelmişti muhtemelen ve bu konu burada kapanır diye düşünmüştü Kamer.
"Ben bakarım, otur sen." demişti Derin, kalkmak için hareket eden Kamer'e doğru bakarken. Gidip kapıyı açtığında Ayşe teyzesini görmüş ve gülümsemişti. Ayşe'ye teyze diye hitap ederdi. Annesi Sadegül hanım çok kez Ayşe abla desene kızım diye uyarmasına rağmen Derin böylesini daha samimi buluyordu.
"Hoş geldin Ayşe teyze." demişti gülümseyerek. Ayşe de gülümsemişti ancak abisine olan öfkesi ve sabah yaşananların stresi onun gülüşünde eski samimiyeti barındırmamıştı.
"Sen de hoş gelmişsin kızım." diyerek içeri geçmişti Ayşe. "Bir şey mi istemiştin, bana söyleseydin." demişti Derin'le beraber Kamer'in yanına doğru ilerlerken. Kamer, annesinin Derin'in burada olmasından rahatsız olduğunun farkındaydı. Çok üzülüyordu. Her şey bir an da nasıl böyle tepe taklak olmuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAMER (Köy serisi III) Devam ediyor
Fiksi UmumTek kurşun. O gece tek kurşun sesi duyulmuştu köyde. Her şeyi bilen sadece Kamer'di, bir de onu sonsuza kadar bu sırrı saklaması için uyaran Derin'in abisi, Şafak Kirman. Derin ise yerde kanlar içinde yatıyordu, bir de onun arka tarafında yere yı...