⁵^

18 5 12
                                    

Yb geldiiiii

Tekrarlıyorum hayalet okuyucu olmayın lütfen ğaaa

Jeongin~

Birinin omzumu dürtmesi ile yavaşça gözlerimi açtım. Yeni uyandığım için etraf bulanıktı, yavaş yavaş görüş açım düzlemeye başlayınca beni dürten kişinin minho hyung olduğunu fark ettim. Yerimde biraz kıpırdanıp sırtımı ağaca yasladım. Minho hyung ise yanıma oturmuş ve benim gibi sırtını ağaca yasalamıştı.

M: bir buçuk saattir uyuyorsun diğerleri ikinci görevlerine geçti peki sen?

Hâlâ uyku sersemi olduğum için tam olarak algılayamamıştım. Yere bakıp düşündüm. Bilmeceyi çözdüm ama kara gülü nereden bulucam? Yakınlarda varmıdır ki?

J: daha görevimi bitirmedim. Hyung kara gül hiç gördünmü?

M: gördüm sanırım. Bir mezarlık gibi bir yerdeydi.

Mezarlıkta ne işi vardı ki? Sanırım görev içindir... dimi? Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım.

J: saol hyung ama benim gidip bi yüzümü yıkamam lazım tam olarak uyanamadımda.

Gülümseyip oturuduğum yerden kalktım ve son kez minho hyunga baktım. Bana gülümseyip kafasını ağaca yasladı. Önüme dönüp patika yoldan yürümeye başladım.

Yol kenarında gördüğüm çeşmede yüzümü yıkadım. Ama bir gariplik vardı sanki yol kenarında bir çeşmenin olması? Birden karşımda ayna belirdi kafamı kaldırıp baktığımda yüzümün kenarlarının kan olduğunu fark ettim. Küçük çığlık atıp geri çekildim. Kalbim çok hızlı atıyordu, ayağımın taşa takılmasıyla düştüm. Hızlıca gözlerimi açtığımda tekrardan çeşmenin karşısındaydım. Yine karşımda ayna vardı ama yüzümdeki kanlar gitmişti. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım. Noluyor burda?

H: A jeongin sendemi burdaydın?

Arkamdan gelen ses ile gözlerimi açıp arkama döndüm. Bana sırıtarak bakan ve elleri cebin bir hyunjin ile karşılaşmayı beklemiyordum. Islık çalarak bana doğru yürüdü daha sonra yanınada ağaca yaslanıp kafasını bana doğru çevirdi.

J: ne işin var burda?

H: hiç ikinci görevimi yapmak için mezarlığa gidiyordum. Peki senin burda ne işin var? Hm?

J: bu seni alakadar etmez.

H: evet etmez ama umrumda değil

Yaslandığı ağaçtan bana doğru yürümeye başladı, bende refleks olarak yerde duran çantamı elime alıp sıkıca tuttum. Nedensizce aşırı gerilmiştim.

H: o çantada ne var?

J: seni ilgilendirmiyecek şeyler

H: hadi ama jeongin sadece konuşmaya çalışıyorum

J: o günde öyle demiştin

H: eski konuları benim açmam gerek aslında

J: hyunjin sana kaç defa dicem ben seni aldatmadım

Yüzünde hiçbir mimik bile oynamıyordu. Yavaşça bana yaklaşmaya başladı. Gerilmiştim bir adım geri atmaya başladım.

H: demek aldatmadın. Hah! Bende buna inandım! Yalan söyleme jeongin! Gözlerimle gördüm!

Ellerini cebinden çıkartıp üstüme doğru yürümeye devam etti. En sonunda sırtım ağaca çarptığında kaçacak bir yerim kalmamıştı. İki elimin arasındaki çantayı sıkıca tutmaya başladım. Ben onu aldatmadımki... Ya da yanlış mı hatırlamıyorum..?

Vampir köylü *Hyunin*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin