⁷^

11 4 27
                                    


Okuyan şahıslar ulan oy verin lan!

Jeongin'den

Ben onları izlemeye dalmış iken yanında birden dori belirdi. Bu sefer korkmamıştım azda olsa alıştım sonuçta. Kafamı çevirip ona anlamsız bakışlarımla baktım. Yavaşça baş aşağı dönüp gülerek bana baktı. Bunda gülüncek ne var?

D: çok şey var ama neyseee bu iki dangalak napıyor?

J: dikkatlerini dağıtıyorlar

D: anladımm neyse size kolay gelsinnn eğer kolaysa tabi.

Göz kırpıp toz oldu birden. Gözümü kırpıştırıp kendime geldim. Tekrak bizimkilere baktığımda üst üste yığılmış bir şekilde dinleniyorlardı. Minho ile hyunjin ise onalara bakıyordu.

Jisung hyung ve felix hyungu burda bırakıp gidemezdim ama gitmemde gerek of. Jisung hyung'a baktığımda alttan elini git şekilde sallayınca burda daha fazla durmama gerek kalmamıştı. Hemen arkamı dönüp topukladım. Merdivenlerden ikişer ikişer inip kapıya doğru koştum.

Tabii koşarken ayağımı burkmuş olabilirim. Topallayarak kapıya kadar gelmişti ki üstüme iki hayvanın atlamasıyla yere düşmüştüm.

J: ANANIZI VARYA KALKIN LAN ÜSTÜMDEN

F: şşşş böyle deme haram

Js: haramu haram jeongin

İkisimide üstümden itip(!) Üstümü sirkeledim. İkisi hâlâ yerde yattıklarını görünce göz devirip burkuk olan ayağımı umursamadam kapıyı açıp çıktım. Peşimden gelen ayak seslerini umursamadan bu evden biraz uzakta olan piknik yeri olarak bildiğim yere gittim. O sırada zaten jisung hyung ve felix hyung gelmiştiler.

Js: ya...bi dur...ay ölcem nefessizlikten

F: ne hızlı yürüyon amına koyim

İkiside nefes nefese yanıma gelip yere atmıştılar kendilerini. Ben ise yere oturup elimdeki belgeleri incelemeye başladım. Bunlar şimdi ne için gerekliydiki? Hem aldım belgeleri neden tamamlanmadı görev? Kulağıma gelen tiz ses ile yüzümü buruşturdum.

J: sesi sizde duydunuzmu?

F: ne sesi ayol?

Js: biz birşey duymadık

Nasıl ya? Kaşımı çatıp onlara baktım. Nasıl duymadılar? Tiz ve rahatsız edici ses ve bir okadarda yüksek sesliydi. Duymamaları imkansızdı.

J: tamam siz burda durun ben gelicem hemen.

Js: tamam.

Ayağa kalkıp çantamı aldım. Ulan ben bu çantayı nasıl unutmuyorum ya halbuki çoktan benim bunu kaybetmem yada bir yerde unutmam gerekti. Oyunun yarattığı olay sanırım. Sıkıca tuttuğum çantam ile sesin geldiği, yani ormanın oraya yürüyordum. Biraz korksamda, yani normal ıssız yerdeyiz neredeyse, büyük uzun ağaçlar ve sadece oraya özgü olduğunu düşündüğüm sis. Korksamda korkunun ecele faydasının olmadığını var sayarak ormana adımımı attım.

Biraz yürüyüp sesin geldiği yere varmıştım. Ama yerde can çekişen seungmin hyung'u beklemiyordum.

J: SEUNGMİN HYUNG!

Hızlıca koşup yanına gittim. Sırtı bana dönük olduğu için kolundan tutup yavaşça bana bakmasını sağladım. Boynunu tutuyordu. Vampir ısırmış olmalı. Tahmin etmesi zor değildi. Hemen çantamı açıp içinde bu durumlar için bir ilaç olduğunu düşündüğüm şişeyi alıp yanında olan pamuğa azcık döktüm.

J: bu biraz acıta bilir...yani sanırım

Önce boynundaki elini çektim. Isırdığı yer kararmaya başlamıştı bile. Bu olay vampir ısırdığında bir süre sonra ısırdığı yer kararak ısırılan kişiyi acı çektirerek öldürüyordu. Bunu kütüphane de rasgele kitapları okurken görmüştüm. İyikide görmüşüm. Isırılan yere ilaç olan pamuğu bastırdım. Acımış olmalıki çığlık atacakken eliyle ağzını kapamıştı.

Vampir köylü *Hyunin*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin