Kalbimin tam orta yerinde olan sızı hala orada. Bitmiyor. 8 yıl önce başlayan bu sızı hala beni sıkıyor, bunaltıyor. Nasıl kurtulabilirim bu işkenceden bilemiyorum..
Makarnayı yaklaşık yarım saatte yapıp sofrayı hazırladım ve Demir de bana yardımcı oldu.Birlikte yemeğimizi yedikten sonra Demir ile birlikte mutfağı topladık ve bu süreçte çok garip bir şekilde Demir'e kendimi çok yakın hissettim. Gayet şakalaşarak ve eğlenerek vakit geçirdik.
Şimdi de salona doğru yürüyorduk. Neden oraya gidiyoruz hiç bir fikrim yok Demir mutfaktan çıkınca salona doğru yöneldiği için bende onu takip ettim.
Salona geçtiğimizde Demir ikili koltuğa oturdu ve yanına oturmam için eliyle işaret verdi.
Demir'in yanına yerleştim ve arkama yaslandım.Biliyorum şimdi Demir ile konuşmak zorundayım. Ona açıklama yapmak mecburiyetindeyim.
Bir süre sonra yanımda bir hareketlilik hissettim hafifçe yan döndüğümde Demir'in bana doğru biraz yaklaştığını ve bana döndüğünü gördüm.
Nefesini dışarıya verdi. Ve konuşmaya başladı.
"Bugün asansör beklerken babamı gördüm. Kendisi şu dünya da görmek istemeyeceğim son kişi bile değil." biraz bekledi ve devam etti.
"Annem.. Ben daha 8 yaşındayken annemi kaybettim. O ölünce herşey çok kötü oldu. Biz eskiden çok mutluyduk ailece hep bir aradaydık. Bir gün annem babamın ona ihanetini yakaladı ve babamdan hesap sordu. Babam artık ona karşı bir şey hissetmediğini, evliliklerinin güzel gitmediğini söyleyip evden çıktı. Halbuki çok mutluydular. Babam bizi terk edince annem dayanamadı, bunalımlara girdi ve stres yaptı. Bir iki ay sonra da ölümcül bir hastalığa yakalandı. Tam o sırada amcam geldi ve annemi alıp başka bir yere götürdü.Ben günlerce hatta haftalarca koca evde annesiz babasız durdum."dedi ve sustu. Gözleri doldu, öyle bir hüzünle anlatıyordu ki sesi titremeye başlamıştı.
"Günler sonra amcam tekrar geldi. Ona annemi sorduğumda yerini bilmediğini ve artık bana onun bakıcağını söyledi. Telefonu çalınca boş odaya doğru yürüdü ve yürüken ceketinden bir kağıt düştü. Ona fark ettirmeden kağıdı aldım ve odama gittim. Kağıdın içini açtığımda içinde bir adres vardı. O küçük yaşım da Orda yazan adrese gitmek için evden kaçtım ve bir sürü kişiye bu adresi sordum. Sora sora en sonun da bir otobüse bindim. Otobüsten indikten sonra yaklaşık 15 dakika yürüdüm ve karşıma bizimkinden daha küçük bir ev çıktı. İlk başlar tereddüt ettim girsem mi yoksa gitsem mi diye ama artık kaybedicek bir şeyimin kalmadığını bilerek evin zilini çaldım.Kapıyı açan olmadı evin etrafını dolaştım ve arka kısmında bir cam gördüm. Binanın sağ tarafında bulunan kasaları üst üste koydum ve camdan içeriye baktım."devamını getiremedi. Sözünü bölen gözünden düşen bir damla yaş oldu çünkü..
Bir cesaretle dizlerinin üstünde duran ellerini ellerimin arasına aldım ve okşadım.
" Demir, çok üzgünüm" benim de sesim titremişti. Gerçekten bende ağlamak üzereydim.
"Bak eğer anlatmak istemiyorsan zorlama kendini. Unut onları her ne yaşadıysan unut" kafasını iki yana salladı.
"pencereden baktığımda odanın içerisinde yalnızca tek kişilik bir yatak vardı. Yatağın üstündeyse annem..yatıyordu. Gözleri kapalı bir şekilde yatıyordu sadece.. Şimdi söyle bana bu görüntüyü nasıl unutabilirim ki ben?" ellerini daha çok sıktım ve ona destek olmaya çalıştım.
" yerden aldığım taşlarla hiç düşünmeden camı kırmaya çalıştım. Küçük olduğum için gücüm fazla yetmedi. Camı bir şekilde kırdıktan sonra içeriye girmeye çalıştım. " hafifçe Tebessüm etti ve devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbin Anahtarı 🗝️
Romanceİşinde başarılı olan Eylül görev yüzünden bir adamla evlenme zorunda kalır.