~1~

62 9 0
                                    

Bir kış günü gece vakti karların arasında yürürken bir yandan telefonuma bakıyor diğer yandan da yola bakıyordum. Kar yağışlı,hafif rüzgarların estiği hava bana huzur veriyordu ve manzara çok hoştu. Fazla olmasa bile hala sokakta gidip gelen arabalar vardı.

Benim ise hiç vakit kaybetmeden eve gitmem lazımdı çünkü eğer eve biraz daha geç gidersem benim için hiç iyi olmayacaktı. Zaten ailem düzgün değildi üstüne bende eve geç gidersem sinirlerini benden cikartirlardi. Bunu istemiyordum o yüzden adımlarımı biraz daha hizlandirarak ve elimdeki sigara paketini daha sıkı tutarak yürümeye başladım. Eve fazla bir yolum yoktu ama geçen her saniye onlar için bir saatti.

Eve geldiğimde içimde olan küçücük korku duygusunu bastırmaya çalıştım ama sadece kendimi kandirmistim. Kapı açıldığında içeri cekilmemle beraber sorular eş zamanlı gelince neye uğradığımı şaşırmıştım ama fazla geçmeden kendime gelmiştim ve sorulan soruları cevaplamistim.

"Nerdesin sen?!"

"Şey- istediğiniz sigarayı aldım"

Diyebilmistim sadece ama yalandı. Kendimi o güzel havaya o kadar kaptirmistimki zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım.

"Bu saate kadar sigara mı aldın?"

Sigara kelimesini bastırarak söylediğinde sadece başımı sallamakla yetinmistim.

"Sence sana napmaliyim he söyle"

Bişey diyememis ve gözlerimi devirmiş, kafamı eğmiş ve yere bakıyordum.

"SÖYLE"

Aniden bagirdiginda yerimden sıçramış ve sonra bekletmeden cevap vermiştim çünkü vermeseydim belki daha kötü şeyler olabilirdi.

"Ü-üzgünüm baba bir daha geç gelmicem söz"

"Bu kaçıncı sözün saydinmi hiç"

Başımı iki yana sallayabilmistim sadece ve kurtulmak istiyordum bu lanet adamdan ama işte yapamazdim. Kaçmak istesem beceriksiz olduğum için yakalanirdim ve zaten gidicek yerimde yok, polisi arasam hem elinde suçsuz olduğuna dair kanıtlar var, hem de kendine özel avukatlar tutmuştu. O kadar parası vardı ama bana ihtiyacım olan paradan daha az verirdi ve bana verdigi parada hic biseye yetmezdi sadece bir ekmek alabilirdim.

"Seni cezalandirmam gerek sanırsam"

Belki korkudan tir tir titriyordum ama ben bunun farkında değildim ve suna eminimki o dediğini yapacaktı ve beni ya aç-susuz birakcak yada sırtımda adı ile dolasacaktim.

Kemerini çıkardıktan sonra elindeki kemeri ikiye katlamis ve bir eliyle beni yere itmisti. Bende zaten güçsüz olduğum ve ona karşı gelemeyecegim için yere düşmüştüm. Tabi oda düştüğüm gibi vurmaya başladı. Tek umduğum fazla vurmamasiydi. Ve sanırım hayatımdaki bütün şansımı burada kullandım. Daha fazla vurmayi birakarak elimdeki sigara paketini istemiş ve beni odama yollamıştı. Yine her zamanki gibi sinirini benden çıkarmıştı. Her sinirlendiginde bana satasirdi. Buna rağmen fazla vurmamıştı ama vurduğu yerler yine yanıyordu.

Bende her zamanki gibi yaralarimi umursamamis ve akan göz yaslarimla beraber banyoya girmiştim. Ilık bir düşün ardından pijamalarimi giyerek dikkatli olmaya özen gostererek yatağıma girmiştim ve uyumuştum.

İyiki annem yoktu yoksa yediğim dayagin iki katını yerdim...

Sabah olduğunda alarmim ile uyanmış ve okula gitmek için uyanmıştım. Elimi yüzümü yıkayıp üstümü değiştirip okul formasını giymiştim. Bu okul formalarını hiç sevmiyordum çünkü çok rahatsız ediciydi. Okulda hiç güzel değil uyumak varken sabahın 6'sında güzelim yatağımdan kalkıp bir kaç grup abaza için okula gidiyordum. Birde 11. sinifken her şey daha zordu benim açımdan. En azından küçükken beni seven ve huzurlu bir ailem vardı ama artık beni sevmemelerine alıştım.

Anahtarlarimi aldım, ayakkabilarimi giydim ve okulun yolunu tuttum. Yine kar yağıyordu, yine hafif rüzgar esiyordu ve esen rüzgarda hafiften yüzüme vuruyordu. Ama ben en çok akşamları seviyordum bu havayı daha güzel oluyordu.

Karları ezerek okula girdiğimde ust kata sinifima gitmiştim. Sirama oturarak kafamı masanın üzerinde ki kollarıma gömmüştüm. İlk dersin beden eğitimi olduğunu biliyordum ama dışarı çıkmayı istemiyordum. Bugün günlerden cumaydi ve bizim ilk dersimiz bedendi. Neden pazartesine almiyorlardi ki bedeni anlamiyordum ama ben katilmayacaktim derse yani en azından sadece iki ders uyuyabilecektim tabi uyandirmazsalar uydurdum çünkü bu okulda bana saygı duyan bir öğrenci -ki sadece öğrenciler değil- yoktu. O yüzden zorbamda vardı. Sırf okula onun eğlence kaynağı olduğum için gelmem gerektiğini aksi takdirde olacaklardan ben sorumlu değilim demişti ve beni bu okula maruz bırakmıştı. Aslında ne yapacağını bilmiyordum ve işin sonu boka sarmasin diyede sesimi cikartmiyodum.

İki dersin sonunda çalan zil ile uyanmış ve diğer derslere de zorla olsa katılmıştım. Öğle arası yemeğe çıktığımda ise sırada beklerke beni iterek önüme geçmişti sevgili zorbam. Ses etmeden yemeğimi almış ve masalardan birine oturmustum. Kısa bir süre sonra yemeğimi bitirmiş ve aşağı inicekken sevgili zorbam üstüme sözde yanlışlıkla yapmış olduğu ama kasten üzerime dökmüş olduğu çorba için sahte ozurlerini yagdiriyordu ve bunu sırf gıcıklıgına olsun diye yapıyordu.

Bende ses etmeyerek aşağı inmiş ve üzerimi temizlemeye calismistim ama tam temizlenmemisti. Bende sınıfa giderek yedek kıyafet getirmisimdir umuduyla çantamı aramaya başladım. Ve sanırım şans bu seferde benden yanaydı. Bir süre sonra üstümü değiştirip sınıfa gittim ve diğer derslere de az da olsa katılarak günü bitirmiştim. Evin yolunu tutarak yine karların arasında yürümeye başladım.

Umarım beğenirsiniz yazdığım ilk ficim ve gerçekten çok acemiyim🥲
Bi boklar çıkarmaya caliscam
Bay bayy😊👋

gözlerindeki ışık güneşten parlak /yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin