¹²

191 34 21
                                    

- Yağmur yağıyor...

Yoichi elini uzattığı gibi tenini okşayan yağmur damlalarına bakarken iç çekmişti. Avuç içi bir kase misali damlacıkları toplarken gözlerini kapatmış ve toprak kokusunun ciğerlerine dolmasına izin vermişti.

- Bu havada motor sürmez herhalde

Beynine bıçak gibi saplanan düşünce üzerine yüzünü buruşturup hemencecik gece mavisi gözlerini aralamış ve bahçesine bakınmıştı.

- Aklıma düşmenden nefret ediyorum.

Şakaklarını ovaladığı sırada mırıldanmış ve arkadaşlarının kendi evine geleceği düşüncesi ile toparlanmaya çalışmıştı.

Kendini huzursuz hissetmekten alıkoyamıyorken yağmurun yağmasını ve ıslanmasını umursamadan çit önündeki zambak çiçeklerinin yanına doğru ilerlemeye başlamıştı.

Gece mavisi gözleri zambak çiçeklerinin altında gezinirken dikkatli olacak bir şekilde çimlere bakınıyordu. Gözüne ilişen beyaz zambaklar arasındaki izmarit üzerine ister istemez burukça tebessüm etmiş ve yere doğru eğilmişti.

- Buldum

Yerdeki izmariti parmaklarının arasına alıp yağmur damlacıklarının neme dönüştürdüğü ıslak avuç içine izmariti koyarken onu nazikçe baş parmağı ile okşamıştı.

İçerlenmesi tuhaf bir hâl almaya başlarken gece mavisine isminin seslenilmesi ile kendisine gelmesi bir olmuştu.

- Kafayı mı yedin dangalak herif? Daha yeni iyileşmedin mi sen?

Hyoma'nın ani çıkışı üzerine gözlerini devirip gülümserken oturduğu yerden bozuntuya vermeden ayağa kalkmış ve elindeki izmariti eşofmanın cebine koymuştu.

- Çok konuşma da kahvaltı hazırlamama yardım et

- Neden orada öylece oturduğunu sorgulayacaktım daha

- Sonra Hyoma sonra...

Yoichi Hyoma'yı geçiştirirken arkadaşı ile birlikte evine girerek kapıyı kapatmıştı.

- Sonra?

- Sonrasında ise geç olduğu için uyuyakalmışız. O da erkenden beni uyandırmadan gitmiş işte.

- İkramlarını yedi mi bari?

Hyoma, orman meyveli çayın çöpünü minik süzgeçten geçirirken başını çevirip pankekleri hazırlamakta olan Yoichi'ye bakmıştı.

- Akşam yemedi, yiyeceğini de düşünmemiştim zaten. Ama sabah bir tane kurabiye yemiş.

Yoichi, tavadaki karışımın hamur olmasını beklerken burukça tebessüm ederek başını sağa doğru yatırmıştı.

- Ağzın kulaklarına varıyor

- Abartma, sadece kurabiyelere boşuna emek vermediğim için mutlu oldum.

- Emin misin? Halbuki Reo ve Ryusei dünden kurabiyelerini yemeye hazırdı.

Hyoma'nın yüzündeki sırıtış genişlerken Yoichi ona sert bir bakış atmakla yetinmişti.

Hyoma gülümsemeye devam ederken süzdüğü çayı ocağın üzerine bırakmış ve kalçasını da tezgaha yaslamıştı.

Yoichi ise teker teker pişen pankekleri tabaklara yerleştirmeye başlarken telefonuna gelen bildirim sesi ile konuşmuştu.

ғᴀʟʟᴇɴ sᴛᴀʀ •rinsagi•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin