Rutin bir hayat kişiye göre değişen bir içeriğe sahiptir. Öğrenci için okula gitmek, mezarcı için mezar kazmak, tefeci için hesap sorup insan pataklamak onlar için bir rutin haline gelmiştir. Bunlar gibi benimde rutin bir hayatım var. Geceleri çalışıyor gündüzleri yatıyor ve olduğu kadarı ile hayatımı yaşamaya çalışıyorum diyebiliriz.
Bir kaç gün önce kardeşim gibi sevdiğim arkadaşımdan bir haber aldım. Birlikte büyüdüğü ve şirketinde çalıştığı patronu için sekreteri olmamı istiyor. Bunun mantıklı olmadığını ve sekreterlik hakkında en ufak bir bilgim olmadığını söylesem de önceki çalıştığım iş deneyimlerimden faydalanmak istediğini söylemişti.
Sekreter olmaktan ve emir almaktan nefret ediyorum ama gel gör ki insan kardeşinin hayatı mevzu bahis olduğunda pek seçeneği kalmıyor.
Hadi başlayalım o zaman...
Sabahın erken saatinde kararlaştırdığımız gibi kıyafetlerimi giydim eşyalarımı aldım ve tam saatinde şirketin önünde kapı ile bakışırken buradan dönsem ne olur diye aklım hala vaz geçme peşindeydi. İsmimi duyunca sağıma döndüm pars gülümseyerek bana bakıyordu. Kolunda alçı mı var onun. Küçük bir devi andıran pars geniş omuzları olan uzun boylu, kumral ve gülüşü küçüklüğünden beri çok masum olan biriydi. Son on beş yıldır görmediğim o çocuk kocaman adam olmuştu.
Yanıma geldiğinde ise benim için hala küçük olan o çocuğu görür gibi oldum.
"azra hoş geldin beklediğimden de iyi görünüyorsun"
ters bir bakış attım. " zaten vazgeçmek için sebep arıyorum yapma"
"tamam tamam hadi gel seni yöneticimizle tanıştırayım "
başımla onayladığımda içeri geçip asansörle yukarı çıkarken gözüm alçıya takılmıştı.
"koluna ne oldu"
alçıya sıkıntı ile bakıp kafasını kaldırdı." bu işlerde her zaman beceriksiz olduğumu biliyorsun cihan beyi korumak isterken ben yaralandım"
"kim yaptı biliyor musun"
"hayır ama öğreneceğiz"
Asansörün kapısı açıldığında büyük bir avluyu andıran çiçeklerle bezeli alanın bir kaç metre ilerisinde büyük süslü bir kapı vardı. Kapıya yaklaşırken pars sürekli sakin olmam konusunda uyarıyor ve kavga çıkarmamamı tembihliyordu.
"kim bu cihan rüzgar neden durduk yere biri ile kavga edeyim ki "
"ben uyarımı yapayım"
Kapının önüne gelince kapıyı iki kez tıklayıp içeri girdi ve beni taktim edip odadan çıktı.
"hadi geçmiş olsun"
odaya girdiğimde adamın ne kadar abartılı zevkleri olduğunu anlatmaya gerek olmayacak kadar büyük bir oda iki cephede boydan camlar deri koltuklar bir kısmında kitaplık bir köşesinde de kocaman tasarım masanın ardında lacivert takım elbiseli biri oturuyordu.
Yanına doğru yürüyüp karşısında durduğumda başını kaldırmadan dosyadan bir yere odaklanmıştı. Dikkatle yapıldığı belli olan saçları kemikli yüz hatları düzgün şekilli dudakları, geniş omuzları ve bakımlı elleri ile vücudunun her bir noktasına özenle bakıyormuş hissi veriyordu .
Dosyayı kapatıp başını kaldırdığında beni görür görmez sıkıntıyla soluk verdi. Beğenmediği bir şey mi yaptım diye düşünürken tepeden tırnağa kadar inceledi.
" çıkabilirsin"
Şaşkınlıktan ne diyeceğimi şaşırmıştım. "bir şey sormadınız ki"
" kadın sekreter kabul etmiyorum "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRAİL
General FictionÜlkenin en egoist ve mükemmeliyetçi iş adamına sekreter olmak ister miydiniz? Kendini ezdirmeyen sekreterimiz azranın bu adamla olan atışmalarını ve sekreterimizin gerçek kimliği orta çıktığında adamın tavırları görülmeye değer olacaktır. Aksiyonlu...