pano prensesi

54 11 58
                                    

Changbin'in iyi geceler komutundan sonra kendi odasına geçti küçük olan. Cinsel birliktelik dışında birlikte uyumazlardı. Odasının zümrüt yeşili kapısını açtı ve odasına göz gezdirdi. Evin diğer bölümlerine kıyasla daha hoş döşenmiş bir odaydı. Kapı ile aynı renk duvarları ve halısı vardı.

"Hey Jeongin! İlaçlarını içmeyi unutma."

"Tamam Changbin."

Changbin bu aralar ilaçlar konusunda çok titizdi. En son telefon olayından sonra bu titizlik daha da artmıştı. Genç oğlan çekmeceden ilaçlarının olduğu torbayı çıkarıp masaya koydu. Gözüne ilişen ilaç ile dudakları hafifçe gerildi. Uyuyamadığı geceler için bir uyku ilacı vardı.

Changbin'i kendi silahı ile vuracağım. İlacı alıp bir kaç taneyi masaya koydu. Öğütüp toz haline getirdi. Ardından ufak bir kağıda sarıp cebine attı. Sessizce odasından çıkıp mutfağa adımladı. Kalbi çok hızlı atıyordu. Hızlıca kahveleri yapıp ilacı birinin içine attı. İyice karıştırıp Changbin'in olduğu oturma odasına gitti.

"Al bakalım."

Tatlı bir tını ile söylediği sözlerden sonra gamzesini gösterip gülümsedi. Changbin'in belli etmese de bu gamzelere zaafı olduğunu biliyordu. Tilki gözleri kısıp kahveyi uzattı. Changbin böyle bir şey beklemiyordu. Kahveyi alıp sehpaya koydu. Ve telefonu ile ilgilenmeye devam etti.

"Neden içmiyorsun? İçsene."

Jeongin heyecanlı tavırlardan kaçınıyordu. Gayet profesyonel yapıyordu işini o. Büyüğünün yanına adımlayıp kucağına yerleşti. Bacaklarını beline, kollarını boynuna doladı. Yaramaz bir çocuk gibi davranıyordu şu an. Kendini biraz büyüğüne sürttü ve kafasını göğsüne yasladı. Changbin'in ağzından bir kıkırtı kaçtı. Sehpadan kahveyi alıp bir kaç yudum aldı. Tekrar sehpaya koydu ve telefonu ile ilgilenmeye devam etti.

Jeongin normelde olsa bu davranışı kafasında büyütüp krize girebilirdi. Ama şu an istediğini almıştı. Ufak bir gülümseme takınıp Changbin'in üzerinden kalktı ve yandaki koltuğa yerleşti.

"Hani uykun vardı?"

"Bilmem. Kaçtı bir anda."

Changbin kahveyi bitirdikten sonra esnemeye başlamıştı. Son demlerine gelince Jeongin büyüğünün elindeki telefonu alıp kenara koydu.

"İyi geceler sevgilim."

Changbin anlamsız bir kaç sözden sonra derin bir uykuya dalmıştı. Jeongin bir kaç saati olduğunu biliyordu. Hızla Changbin'in ceketini alıp ceplerine baktı. Arabanın ve 3. katın anahtarı dışında iki anahtar daha vardı. Diğer iki anahtarı yanına alıp dışarı çıktı. Merdivenleri ikişer ikişer inip krizantem motifli kapının önüne geçti.

Hızlıca ilk anahtarı denedi. Kapıyı açıp acele ile içeri geçti. Karşısında gördüğü şeyler ile elindeki anahtarları yere düşürdü. Changbin'in okulda yakın olduğu her öğrencinin fotoğrafı bir panoda asılı duruyordu.

Her fotoğrafın altında ufak notlar ver bir kaç fotoğraf daha vardı. Jeongin'in fotoğrafı en ortada ve diğerine kıyasen daha büyüktü. Panoya yaklaşıp kendi fotoğrafına dokundu. Böyle bir fotoğrafı olduğundan haberi dâhi yoktu. Fotoğrafın altındaki notları okudu.

"Yang Jeongin. 19 yaşında. En sevdiği renk yeşil. Kahveden pek haz etmez. Psikolojik yardım görüyor. Ailesi ile arası yaklaşık bir yıldır kötü. Matematik zekası oldukça yüksek. Masum görüntüsü altında tam bir zıt karakter yatıyor. Çilek yemeyi çok sever. Fakat elmadan pek hoşlanmaz..."

Metin böyle uzayıp gidiyordu. Changbin onun hakkında pek çok şey biliyordu. En sevdiği renkten en sevdiği meyveye kadar. Jeongin diğer fotoğraflara göz gezdirince fotoğraflarda ki kişilerin geçen sene konuştuğu ama bu sene ne olduğunu bilmeden bir anda ortadan kaybolan arkadaşları olduğunu fark etti.

all i want is you /jeongbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin