11. Bölüm: Nugget'ın Notu

23 3 108
                                    

Selaaaaaaaaaaaaam benim Wattpad'i kalitelik, saflık ve kaliteli mizahla anan sevgili okurlarım, bugün içimde ayrı bir yazma isteği var, hikaye yazmak için yapıp tutuşuyorum resmen! Uzun zamandır başlangıç konuşması yapmıyorum fakat sezon finali yaklaşıyor! Neyse çok boş konuştum girelim.

Tim: Ne yaptın?

Lucas: Hiçbir şey görmedin.

Tim: Hiçbir şey... Görmedim...

Lucas sonunda uykuya daldı muhtemelen, ben de televizyonu kapatıp yatmaya koyuldum.

Uyandığımda Lucas'ın yanına çıktım, bir yandan da aklımda "Acaba Luke bu evin parasını kendisinin ödediğini söyleyip bizi evden kovar mı?" düşüncesi vardı.

Tim: Lucas! Uyandın mı?

Odasına baktığımda Lucas yoktu ve bnvbbh ub (Ted'in ruhu geldi random attı yemin ederim kendiliğinden oldu) Nugget'ın odasından sesler geliyordu, gittiğimde Lucas'ı buldum, eşyaları karıştırıyordu, tam ona seslenecektim ki masada bir kağıt buldum, eski ve biraz ıslaktı, sanki önce çok ıslanmıştı da kurumuş gibiydi.

Ben normalde yapmıştım ama silinmiş, üstünde "Eğer Nugget'ı tekrar görmek istiyorsan 50 Monstermon kartını topla ve Nugget'ın mağarasına gel." yazıyor.

Notun Nugget'tan olduğu çok belliydi, çünkü imzası vardı ve el yazısı aynıydı, bu notu biraz hatırlıyordum, Nugget'ın bunu lbana da verdiğinden emindim fakat ne zaman ve neden verdiğini hatırlamıyordum, tek hatırladığım okulda Luke ve bana gizlice attığıydı, fakat ben onu düşünmüştüm, yani bu benimki olamazdı...

Yani bu Luke'undu, her ne kadar onunla konuşmak istemesem bile ona mesaj attım, bu fotoğrafı gönderip altına "Bu senin mi?" Yazdım.

Ve Lucas beni fark etti.

Lucas: Abi! Ne yapıyorsun?

Tim: Bu kağıdı nerede buldun?

Lucas: Çantadan.

Tim: Hangi çantadan?

Lucas: Mavi olandan.

Tim: Evet... Demek ki...

Telefonuma bir mesaj geldi, Luke."Evet." yazmıştı.

Tim: Ne zaman vermişti hatırlıyor musun?

Luke: Evet, okul çıkışıydı, ilkokuldayken, bulmaya çalıştım fakat üretimi durdurulmuştu, belki yeni serisi gelir diye bekledim fakat gelmedi, bir daha da bu konuyu açmadı.

Tim: Güzel. Sağol.

Luke: Şimdi kemiğinle oynamaya devam et, cici köpek.

Luke (Çevrimdışı)

Bekle...

Hayatımın Anlamsızlığı (Çevrimdışı)

Luke:

Cici Köpek (Çevrimdışı)

Peh, galiba şimdi Monstermon kartlarını toplamaya çalışacak...

Aslında... Galiba bu benim de yapmam gereken bir şey... Eğer Penny'nin yanına annesini diriltmenin bir yolu olduğunu ve benim de onu bulduğumu söylersem, sonunda patronluğu bana devredebilir!

Galiba... Tim bulmadan hepsini bulmam lazım!

O zaman en iyi yaptığım şeyi yaparım, ihanet!

Evet! Onun tarafına geri dönmüş gibi yapacağım, sonra da... Onun elinden bütün kartları alacağım!

Tim:

Olanları biraz düşünmek ve kafamı toplarlamak için Moonbucks'a gittim.

(Şimdi biraz konuşalım buradaki Starbucks göndermesi yüzünden İsrail'i boykot edecek değiliz, kitap okumaya böyle şeyler getirmek, eve iş getirmek gibidir, başka bir şeyle ilgilenemezsin, her zaman ilgi odağın o olur ve başka bir şeye vakit ayıramazsın, yani şimdi kitabı normal bir şeklide okumaya devam edin, teşekkürler.)

Lucas da yanımda geliyordu, onu bu sefer evde bırakmayacaktım tabii. Oturduk, kendime bir latte aldım, Lucas'a da bir sütlü kahve aldım.

Bir masaya oturduk ve beklemeye başladık.

Tim: Lucas.

Lucas: Efendim?

Tim: Şu Tom hakkında, onu nasıl tarif edebilirsin.

Lucas: Bilmiyorum, sadece... Dışarı çıkmamı isteyen oydu yani bana değil ona kızabilirsin!

Tim: Peki Tom kaç yaşında?

Lucas: Bilmiyorum belki 11 vardır.

Tim: Onu hiç gördün mü peki?

Lucas: Aslında hayır.

Tim: Hevesini kırmak istemem ama... 23 yaşında. Fakat aynı şekilde ben 10 yaşındayken de 11'di. Ona sormayı deneyebilir misin?

Lucas: Bilmiyorum ki şu an kafamın içinde bir yerlerde, belki de bizi dinliyor.

Bir süre sonra kahveler geldi.

Tim: Of, benimkine yine Tom yazmışlar.

Bir anda Tom insanların arasından çıktı ve elimdeki kahveyi aldı.

Tom: Çünkü o benim. Seninkisi orada.

Tom üstünde Jim yazan bardağı gösterdi.

Tim: Of, bir dahakine Timothy yazdıracağım.

Lucas da kendininkini alıp uzun bir yudum çekti.

Tom: Eee, ne yapıyoruz?

Lucas: Hey, bu adamın kim olduğunu söyleyebilir misin?

Tim: Tanıştırayım, Tom.

Lucas: Vay be! O gerçek miydi?

Tim: Ne bileyim? Sadece biz görüyoruz gibi bir şey herhalde. Neyse garip bir hayatım var zaten.

Lattemden bir yudum daha aldım.

Tim: Felix Huxley diye bir adam hapisten kaçmış, güzelmiş.

Tom: Bu arada, bunları arıyor olabilirsin.

Tom masaya 10 tane Monstermon kartı koydu.

Tim: Vay be, bunlardan hiç görmemiştim.

Tom: Özel seri çünkü onlar, her yerde bulamazsın.

Tim: Bunlar harika, belki bunlarla diğerlerini bulmada biraz daha yol kat edebilirim.

Tom: Çok çocuksu olmaya başladın.

Tim: Lucas sayesinde.

Tom: Güzel, gitme saa-

Tom yok oldu.

Tim: Bu garipti.

Lucas: Evet, kesinlikle.

...

Lucas: Onlara bakabilir miyim?

Tim: Al.

Lucas: Umm... Bu A4 kağıdı ile yapılmış. Yazıcı ile basılmış.

Tim: Of Tom! Bir kere mantıklı bir şey yap!

Son

Evet şimdi böyle konuşacağız herhalde. Şimdi aşırı çocuksu oldu farkındayım ama onunla alakalı bir spoiler var, o yüzden söylemiyorum, kısa oldu ama uzun süre sonra geri döndüm yani sonraki bölüm zaten uzun olacak, diğer bölümü bu bölümün telafisi olarak düşünün.

Bay baaaaaaaaaaaay

Kindergarten Yeni Çocuk 2. Sezon: Robotun İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin