Mike:
Mike: Bak, insanlar dışarıda sana bakıyor olabilir fakat...
Yapamayacağım...
Mike: Olmuyor! Yapamıyorum!
Bir anda kapı çaldı.
Mike: Ugh! Açmak istemiyorum!
???: Orada biri var biliyorum!
???: Bayım çok gerekli olmasaydı sizi rahatsız etmezdik!
Sonunda kapıya elimi uzattım, demir kapı kolu elimi soğutuyor.
Mike: Nefes nefese Yapamayacağım!
Bir anda elimi kilide attım ve kapıyı üç kere kilitledim.
Şu anda kapının önünde nefes nefese bekliyorum.
???: Lütfen kapıyı açar mısınız?!
Mike: Hayır!
???: Peki o zaman gidiyoruz!
Tim:
Bu da olmadı! Düşünüyorum da... Acaba benim kapımı çalsalar açar mıydım, açardım herhalde yani.
Lucas: Şimdi nereye?
Tim: Şu ev var ya, işte oraya!
Lucas: Eve gitmek istiyorum.
Tim: Evet, ben de.
Gösterdiğim eve gidip kapıyı çaldık, kapıyı açan kişi...
Tim: Carla?
Carla: Of! Bari arkadaşımın evinde beni rahat bıraksan?
Tim: Olmaz.
Lucas: Merhaba!
Carla: Yine nasıl aptalca bir şey planlıyorsun?
Lucas: Merhaba dedim.
Tim: Sadece... Sende Monstermon kartı var mı diye soracaktım.
Carla: Neden bunun için başka birini bulmuyorsun?
Tim: Çünkü bütün şehirde dolaşmadığım bir tek bu ev kaldı.
Carla: Bekle o zaman. Lenora! Bir saniye gelebilir misin?
Lenora: Efendim.
Tim: S-sen...
Lenora: B-ben?
Tim: Sen beni 3. Sınıfta reddedip 3 ay sonra da okuldan ayrılan kızsın.
Lenora: Sen de ilk geldiğim anda bana asılıp bana evlenme teklifi eden çocuksun!
Tim: Özlemişim seni!
Lenora ve Tim (ARKADAŞÇA) bir sarılma yaptılar.
(O değil de tam şey yani gerçekte en yakın arkadaş olup Valorant'ta birbirlerini öldürünce kızlar:
Daha ilk günden evlenme teklifi edip aşırı kabaca reddedildikten sonra Tim ve Lenora:
He bunları da ileride birazcık shipleyebilirim ama ship kitabı olmadığı için pek belli olmaz.)
Tim: Neyse, sende Monstermon kartı var mı?
Lenora: O ne?
Tim: Of 3. sınıftan beri hiç değişiklik yok!
Lucas: Merhabaaaaaaaaa!
Lenora: Yani... Aslında bir koleksiyoncuya gitmek daha mantıklı değil mi?