-Jay's pov
Jungwon'un bakışları denizde gezinirken ben de kıyıya çarpan dalgalarla bakışmaya başladım. Dalgaların hırçınlığı ile yüreğim sakinleşirken elimdeki tenekeyi kenara bıraktım. Jungwon hakkında daha fazla şey bilmek istiyordum ama nasıl sorular sormam gerektiğini bilmiyordum. Dizlerimi kendime doğru çektikten sonra bakışlarımı Jungwon'a çevirdim.
"Senin de karşına mükemmel bir ilişki yaşayabileceğin biri çıkacaktır mutlaka sadece aşktan ümidini kesme yeter."
Jungwon'un yüzündeki minik gülümseme beni de güldürürken derin bir nefes aldım ve rüzgardan dolayı dalgalanan saçları ve hafif kızarmış yanaklarıyla bana bakan çocuk dışında bir şeyler düşünmeye çalıştım.
"Mükemmel bir ilişkide de gözüm yok ki... Ama ne yaparsam yapayım birine zarar verme düşüncesi çok kötü hissettiriyor ve birinden hoşlanmaktan bile geri duruyorum."
Söylediklerinin ağırlığını Jungwon da yeni fark etmiş gibi hafifçe silkelendi ve içeceğini yudumlayıp ellerini kumların arasında gezdirmeye başladı.
"Sen kimseye zarar vermedin Jungwon, böyle düşünmesi gereken kişi sen değilsin o. Lütfen kendini bu konu yüzünden suçlamayı bırak hem bak üzerinden ne kadar zaman geçti artık bunu atlatıp önümüze bakmamız lazım."
Hafifçe başını sallayarak gözünün önüne gelen saçlarını geriye attıktan sonra gülümsedi ve kum bulaşmış ellerini yavaş yavaş temizlemeye başladı.
"Haklısın, eminim ki ben de zamanla aşıp aradığım aşkı bulacağım! Peki ya sen, sen ne düşünüyorsun bu konu hakkında?"
"Ha, ne-"
"Aşk işte şapşal, sen neler hissediyorsun mesela?"
Kendi düşüncemin sorulmasıyla şaşıp kalırken hafifçe aralanmış olan ağzımı kapattım ve başımı dizlerime yaslayarak düşünmeye başladım, bu soruyu hiç kendime sormamıştım.
"Bilmem ki..."
"Wooaahh eminim bu zamana kadar çok sevgilin olmuştur, peki gerçekten aşkı bulduğunu hissettin mi hiç?"
Başımı olumsuz anlamda sallarken ensemi kaşıyarak gülümsedim.
"Beni ne olarak görüyorsun bilmiyorum ama o kadar da sevgilim olmadı yani.."
Jungwon hızlıca başını sallarken bir elini omzuma çıkardı.
"Kendini yeni bir aşka hazır hissediyor musun peki, atlatabildin mi yaşananları?"
Derin bir nefesin ardından omuz silkerek başımı Jungwon'un eline doğru yasladım ve mırıldandım.
"Hazır olsam da olmasam da geliyor sanki..."
Jungwon ne dediğimi anlamadığı için yüzüme yaklaşırken şaşkınlıkla yüzünde gezdirdim gözlerimi. Bu kadar mükemmel bir varlığı yaratmak için ne çok uğraşmıştır kim bilir tanrı. Her bir özelliği kusursuzken üstüne bir de çok düşünceli biriydi. Kalp atışlarımı duyması korkusuyla kendimi geri çekerken hafifçe öksürdüm ve bakışlarımı kaçırdım.
"Ne dediğini anlamadım ya tekrar eder misin hyung?"
Omuz silkerek bitmiş içeceğimi aldım ve çöpe atıp tekrar Jungwon'un yanına döndüm.
"Unuttum bile ya tüh, hadi kalk da gidelim."
Jungwon küçük çocuklar gibi heyecanla yerinden kalktıktan sonra üzerindeki tüm kumları silkeledi ve yanıma geldi her zamanki kocaman gülümsemesiyle.
"Ellerinde hep kum kalmış şapşal nasıl becerdin bunu?"
Kıkırdayarak kurduğum cümleden sonra bir elini avucumun içine aldım ve kumları iyice silkeledikten sonra göz kırparak önden yürümeye başladım. Arkama dönüp baktığımda Jungwon hala eline bakıyordu, bu yüzden yanına adımlayarak gülümsedim, kolumu omzuna attım ve benimle beraber yürümesini sağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
other women #jaywon
FanficSunghoon: AMK NE DEMEK BENI ALDATTIGI COCUGA ASIK OLDUM Jay: kanka hayatin tuzu biberi