Yeni kitap - 🍁 Orman Gülü 🍁

4 1 1
                                    


Khai elindeki yeşil kapaklı ve altın rengi detayları olan bir kitabı rafa bıraktı. Yeni kavuştuğu abisi Palladium kehribar rengi gözleriyle ona bakıyor ve yumuşak bir şekilde tebessüm ediyordu.

"Cidden Tolkien'in kitaplarındaki hayatların kurgu olduğuna inanamıyorum abi. Keşke gerçek olsa."

Palladium kardeşinin yanına oturdu ve onun siyah saçlarını okşadı. Khai göğsüne doğru kıvrılsa da içinden hayıflanıyordu. Tamam bu evrende harikaydı ama yine de daha fazla elf görmek isterdi.

"Sana bu isteğinin gerçekleşebileceğini söylesem."

Palladium derin bir nefes alınca Khai heyecanlı bir şekilde ayağa kalktı.

"Bana şaka yapıyorsan hiç komik değil. Yarama tuz basma."

Palladium kahkaha attı ve turuncu saçlarını sırtına attı. Kardeşinin olması güzel bir histi gerçekten.

"Şaka yapmıyorum cidden. Hineria gezegeni tamamen elflerden oluşur ve birkaç türe ayrılır. Kış çok görülmez orada ve hava hep yumuşaktır. Ancak seninde bildiğin gibi Ateş ve Doğa'nın Savaşı çok büyük bir savaştı ve gezegenleri bile yerinden oynattı."

Khai bunları elbette biliyordu. Abisinin lafı uzatmasını sevmiyordu ama profesör olduğu için bunun normal olduğunu düşünüyordu.

"İşte bu gezegenlerden dördü Hineria'ya yaklaştı ve istilacı türler orasını kuşattı. Oradan bana bir kehanet kaldı geriye. 'Yaprakların içinde seslerin efendisi kaybolacak gölgesinde. Kendini ararken asil birisi üçler karanlığı getirecek magix evreninde."

Khai sıkıntıyla ofladı. Sihirli boyutta savaşında acınında sonu yoktu. Kendisi ise bütün bunlar için oldukça üşengeçti.

"Tamam ama bütün bunların benimle ilgisi ne?"

Palladium onun saçlarını karıştırırken kapı açıldı. Koyu gri saçlı ve esmer bir erkek içeri girdi. Palladium yutkunmakta zorluk çekerken Avalon elleri ceplerinde başlarında dikildi.

"İlgin şu ki Khai sen Hineria'nın gardiyan perisisin. Kehanette bahsedilen peri yıllar sonra gelecek gibi ve onu koruman gerekiyor."

Khai saçlarını düzeltirken ona ters ters baktı. Abisini kurtarırken bütün bu olanları bilmiyordu ve şimdi bir bebeğe bakıcılık yapmak zorunda kalacaktı. Bebekler onu pek sevmezdi, eh duyguları karşılıklıydı ama Flora'ya bayılırlardı tabi orası ayrı konuydu.

"Neyse ya zamanı gelince düşünürüm. Şu an oraya ulaşamıyoruz zaten. Abicim benim için düşünür değil mi yapacaklarını?"

Khai mor gözlerini belertip Palladium'a bakarken kalbi sevgiyle yumuşadı. Aslında kendisi Hineria krallarının önemli yardımcılarının,bir nevi vezir, asil soyundan geliyordu. O yüzden kraliyet ailesini korumalıydı ve en son haberleri aldığında Müdüre Faragondadan onun profesörlüğünü bitirmesini istemişti.

"Evet ama ondan önce size bir hikaye anlatmam izin verin. Bundan yüz binlerce yıl önce Khai'nin okuduğu evren gerçekti. Zamanla insanlar,cüceler, hobbitler oradan göç ettiler. Elflerin çoğu ise Valinor'a gitti. Yine de Orta Dünya'nın sihrine kapılan elflerin bir kısmı orada kaldı. İşte bu kitapta."

Dedi ve yatağın altından kırmızı kapaklı bir kitap çıkardı. Khai'nin gözleri parladı çünkü Lee Pace'nin Thranduil rolüyle olan yakışıklı yüzü kitaba basılmıştı. Yanında da sarı saçlı, beyaz tenli çekici bir kadın duruyordu.

"Yıllarca yanlış anlaşılan, Kuyutormanın kralı, Legolasın babası ve kraliyet soyunun atası olan Thranduil'in hayatını göreceğiz."

Khai heyecanlı bir şekilde el çırptı. Çünkü abisi haklıydı Thranduil konusunda ama dilek tutarken gerçek olacağını düşünmemişti. Bilseydi eski sevgilisinden intikam alabilmeyi dilerdi de neyse.

Kitabı önce kalbine bastırdı ve kapağını okşadı. Nereden baksan bir 400 sayfa vardı ama olsun Khai için sıkıntı değildi.

Ardından kitabı açtı ve yazarın ön sözünü yüksek sesli bir şekilde okumaya başladı.

- "Efsane bir seri olan yüzüklerin efendisini ve hobbit serisini bilirsiniz. Ondan önce Winx club'ta dışlandığını düşündüğüm doğa perisi Flora'nın hayatını yazdım. Şimdi evrenler arası geçiş yapıyoruz ve sivri kulakların, winxteki gibi simlerle yayılmayan uhrevi sihrin, tarihin,entrikaların ve birçok farklı türün barındığı Orta Dünya'ya gidiyoruz.

Khai winxten bahsedildiğini duyunca şaşırmıştı. Bu yazar bir kahin olmalıydı ki yüz binlerce yıl öncesinden bugünkü olayları tahmin etmişti. Bundan kesinlikle Flora'ya bahsetmeliydi. Dostu şu an muhtemelen 7 aylık daha doğmamış Roxanne ile birlikte Linphea'yı yönetiyordu.

- "Serileri izleyen bilir. Sarışın yakışıklı prens Legolas'ın hayat hikayesi oldukça ilgi çekicidir ve kuyutormandan geldiği bilinir. Hobbit serisinde ise babası kibirli,soğuk,gizemli,acımasız iyi bir savaşçı ve söylememe gerek var mı oldukça yakışıklıdır. Şimdi izleyince dedim ki bu adamın bu hale gelmesinin bir sebebi olmalı. Kimse durduk yere böyle olmaz. Sonra birtakım araştırmalar yaparak ve kendi hayal gücümle Kuyutorman kralı Thranduil'in hikayesini yazmaya karar verdim.

- "Eh tabi oldukça yaşlı birinden yardım aldım hayal gücü konusunda. Kendisi şu an pipo içiyor ve bana çay ikram ediyor."

Gandalf mı yoksa Bilbo olabilir mi diye düşündü. Belki de Frodo'nun ta kendisi de olabilirdi ama bu kadar bilgiliyse muhtemelen Gandalf'tı. Derin bir nefes aldı ve okumaya devam etti.

- "Orman Gülü'nde Thranduil'in babası Oropher'i, Noldor ve Teleri soylarını, Thranduil'in prenslik ve gençlik yıllarını, o dillere destan güzellikteki eşini ve tanışma hikayelerini, ikinci çağın bazı olaylarını göreceğiz.

İkinci kısımda ise beş ordular savaşını, cüceleri, Bilbo'yu, Tauriel ve Legolas'ı, yüzük savaşı sırasında Kuyutorman'da gerçekleşen ağaçlar altında savaşı göreceksiniz."

Khai çığlık atmadan duramadı tam da en merak edilen olaylar anlatılacaktı.

⚜️🧝🏻✨

"Ben Orta Dünya'nın tekrar ışığa kavuştuğunu göremeyecek olsam bile ion nin sen ve Legolas göreceksiniz Thranduil."

Elfler ve insanların son kez Sauron'a karşı birlik olduğu Son İttifak savaşında şimdilerde ismi Kuyutorman olarak anılan ama daha güneşin genç olduğu dönemlerde Yeşilorman denen diyarın Kralı Oropher vadesinin dolduğunu biliyordu. Endişelendiği tek şey oğlu,gelini ve torunuydu. Savaştan yüzlerce yıl sonra orman güllerinin arasında bir kızıl ateş varoldu. Thranduil ismini Tauriel koydu. Ormanın kızı savurduğunda saçlarını taşlar dökülecek yerinden kartlar dağıtılacak yeniden.

"Eğer senin dediğin gibi küstah,soğuk ve kibirli biri olsaydım sevgili Lillian,seni ormanda bırakır ve o Goblin'e yem olmanı bekleyip evime geri dönerdim."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KARA DELİKTEN KALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin